Hayal arşivlerini temizlemek

alt

İnsanın hayal koridoru kişinin baktığı, gördüğü, meşgul olduğu şeyle alâkalı olarak sürekli sûretler depolar. Bu suretlerin haramlığı, necisliği nispetinde de kişi günahlara daha yakın, itikadî açıdan da vesveseye daha müsaittir. Kişinin hayal koridorunu ulvî mânâlar ve suretler oluşturuyor ise bu insanın hem aklî hem kalbî melekeleri gelişmiştir.

Hayaller iradî olmasa da, hayalleri oluşturan, besleyen şeyler, meselâ bakmak iradîdir. İnsanın gördüğü çirkin haram bir manzara öylesine geçip gitmemekte, hayal arşivinde depolanmaktadır. Bu bakışların artışı nispetinde kişinin hayallerinde marazlar oluşur ve insan ruhen, kalben ve aklen hasta olabilir.

Bakmak zihinde hayali doğurur. Hayaller düşünceleri, düşünceler şehveti, şehvet ise, iradeyi aktif hale getirir. İnsanın iradesi bu noktada güçlendiğinde ise artık bu kesin bir karara dönüşür ve insan günah işlemekten kurtulamaz. Bu yüzden Kur’ân-ı Kerim’de, “Zinaya yaklaşmayınız” âyeti, zina fiiline götürecek her türlü yolu kapatmak noktasında bir emirdir.

Bakış, hayal ve oradan da düşünce hâline gelmiş bir fiilden kurtulmak baştaki bakıştan daha zordur. Yine fiiliyata geçmiş bir günahtan kurtulmak, düşüncesinden, hayalinden kurtulmaktan daha zordur.

İşte bakışlar hayır ve şerrin başlangıcıdırlar. İradeler, niyetler, kasıt ve kararlar hep bundan doğar. Bu yüzden fikir ve vesveselerine hakim olan bir kişi nefsinin dizginini eline almış bir kişidir.

İnsanın bakıştan sonraki her aşamasında biraz daha zorlanacağı ve sonunda da belki kurtulamayacağı günahlara düşmemesi için, elbette zihin dünyasını, hayal ve düşüncelerini besleyen her türlü haramdan uzak olması, gayretini bu noktadan itibaren başlatması en doğru olanıdır.

İnsanın zihnine gelen hayaller, vesveseler belki iradî değildir. Fakat bakışı, nazarları iradîdir. Bu yüzden bakışları zapt etmek, sürekli üzüntü yaşamaktan çok daha hafiftir. Nitekim Nur Sûresi 30-31. âyetlerde şöyle buyrulur: “İnanmış erkek ve kadınlar gözlerini harama bakmaktan korusunlar.” Evet, gözleri harama bakmaktan, nazar etmekten öyle korumak gerekiyor ki adeta gözleri kapalıymış da hiç görmemiş gibi hayallerini, zihinlerini kirletmesinler anlamındadır. İmam-ı Şiblî, bu âyeti tefsir ederken, “Sadece kafa gözlerini kapamakla kalmasınlar, kalp gözlerini de kapalı tutsunlar, hayallerine haramları almasınlar” demiştir. Her taraftan günahların hücum ettiği böyle bir zamanda bunu başarabilmek her halde peygamber ve sahabe ahlâkıyla ahlâklanmak anlamına gelir.

Bunun için belki de çok lüzumlu olmadıkça sokağa ve çarşıya çıkmamak, tek başına dolaşmamak, amaç ve gayeli yürüyüşler, ziyaretler yapmak, evlerin içindeki tv’lerdeki müstehcen yayınları açmamak, böyle dergi ve gazeteleri okumamak pratikte yapılabilecek tedbirlerdir. Öyle bir zamandayız ki nereden yüzünüzü çevirseniz, başka bir yerden haram nazarlarınıza ilişebilmektedir. Nazarları tamamen haramlardan korumak bu âhirzamanda mümkün olmayabilir, fakat yine de insanın iradesi ile yapabileceği şeyler muhakkak vardır.

Kişi, iradesini nefsin ve şeytanın eline vermekten kurtardığı her ânı bir kazanım olarak değerlendirmeli ve böyle anların artması, nefse galip olması için muhakkak duâ etmelidir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*