Hayata iman gözlükleriyle, Vedûd penceresinden bakmak

Muhabbet üzerine kurulmuş olan kâinata Vedûd penceresinden bakmak gerekir diyerek, kalemimi, muhabbetle kâğıdıma götürüp yazmaya başladım.
O Vedûd’dur, seven ve sevilendir.
O Vedûd’dur, mahlûkatını sever.
O Vedûd’dur, kendisine muhabbet edenleri sever.
O Vedûd’dur, kendine teveccüh edene muhabbet eder.

Rahmetinin güzel meyveleriyle insanları sevdiğini gösteren Rabb-i Rahim, kullarının da kendisini sevmesini istemektedir. Kul ise, güzel olanı sever, muhabbet eder. Âlemlerin yaratıcısı nihayetsiz cemal ve kemal sahibi olması hasebiyle sevilmeye en lâyıktır.“Onun cemalini bir dakika görmek bütün Cennet lezzetlerinden üstündür” hadisi de bunu en güzel şekilde belirtiyor.Muhabbetini Ona hasrettiğin vakit, sâfi muhabbetini lâyık olduğu mercie tevcih etmiş olursun. Çünkü kâinattaki dağınık bütün muhabbetlerin, Mahbub-u Ezelinin esma ve sıfatına karşı verilmiş bir muhabbet olduğunu hatırdan çıkartmamak gerekir.Şayet sen o muhabbeti yerinde sarf etmez su-i istimal edersen senin hakkın merhametsiz bir muhabbettir.Çünkü kâinattaki hüsün ve cemallere nefis hesabıyla baksan nefis seni yaralar, seni tanımaz, muhabbetin için seni tahkir eder. Çünkü Samed aynası olan bâtın-ı kalp, sanem misal dünyevî mahbupları istemez reddeder.Lâkin Cenab-ı Hak hesabına bakarsan fânilerin arkasındaki bekayı görürsün. Çünkü Onun muhabbeti hiç bir şeyle kıyaslanamaz. Bir muhabbet fedaisi olan Bediüzzaman Hazretleri bu hususta şöyle der:“Mahbub-u Ezelinin bir zerre muhabbeti kâinata bedel olur, kâinat Onun muhabbetinin tecellisinin bir cüz’üne bedel olamaz.”Muhabbet ihtiyarî değildir, lâkin insan kendi iradesiyle ve tercihiyle o muhabbetin yüzünü birinden diğerine tercih edebilir. Meselâ bir sevgilinin çirkinliğini görmekle asıl muhabbete lâyık olana yüzünü çevirebilir. Bu şekilde yüzünü mecazi mahbuptan hakikî mahbuba çevirmiş olur.
Muhabbetin Cenab-ı Hak hesabına ve onun namına olmalı ki, huzur bulasın. Çünkü Allah hesabına olmayan muhabbetin meşakkati çok, sefaları, lezzetleri, rahatları pek azdır.
Meselâ Leylâ ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber dünyevî sevginin destanlaşmış öyküleridir. Fâninin arkasındaki bâkiyi bulmanın imtihanıdır. Mecnun çölde Leylâ’sını ararken Mevlâ’sını bulmuştu. Önemli olan Leylâ’nın ardındaki Mevlâ’ya ulaşmaktır.
Zahirde medeniyet, özde esaret olan fâni sevgililerin sillesinden ancak seni kurtaracak olan daire-i terbiye-i İslâmiyedir.
Zaten insanın kalbine derç edilen muhabbet, umur-u uhrevîyeyi kazanmak ve Allah’ın zatını, isimlerini, sıfatlarını sevmek için verilmiştir.

Meczup âşık…

Bir gün Rabia el-Adeviyye’nin (k.s.) karşına bir meczup çıktı ve şöyle bir nara attı:
“Ey hanım! Bütün varlığımla sana bağlıyım! Seni seviyorum!”
Rabia Hatun gayet sakin ve vakur bir şekilde, “Doğrudur! Ben de seni seviyorum!” dedi.
Bu cevap meczubun hoşuna gitti. Rabia Hatun eliyle geriye işaret ederek, şöyle devam etti:
“Ancak benim bir kız kardeşim var. O benden daha güzel, geriden geliyor!” dedi.
Meczup dönüp geriye baktığında, Rabia Hatun onun yüzüne şiddetli bir tokat vurdu ve şöyle dedi:
“Benden uzak ol! Seni yalancı, vefasız, sahte kahraman! Be¬ni sevdiğini iddia ediyorsun, ama dönüp başkasına bakıyor¬sun! Beni güzel bulduğunu söylüyorsun, başka güzel peşinde¬sin! Sen nerede, sevmek nerede, güzelin kıymetini bilmek ne¬rede? Defol git! Konuşunca seni irfan sahibi, dürüst, vefalı, âşık biri san¬dım. Aşktaki ciddiyetini denedim, yalancı olduğunu anladım! Sende ne âriflerin temizliği var, ne de onlardan bir işaret ve mürüvvet! Hele âşıkların yolu, senin gittiğin yoldan hiç geçmez…“
Bunun üzerine meczup, deli gibi bağırmaya ve başına toprak saçmaya başladı.
Şöyle diyordu: “Yazık bana! Ben bir kulu sevdiğimi iddia ettim! Ondan yüz çevirince tokat yedim! Korkuyorum; Hakkı sevdiğimi iddia eder de, Ondan başkasına bakarsam hâlim ne olacak? Yiyeceğim tokadın şiddeti nasıl olacak?”
Madem ki, gerçek muhabbet baki-i hakikîye yöneltilen muhabbettir, öyle ise bütün muhabbetleri topla hakikî sahibine verip fâninin sillesinden kurtul.
Allah’ım! Bizi dünyada Senin sevgin ve bizi Sana ve Senin emrettiğin gibi istikametli olmaya yaklaştıracak şeylerin sevgisiyle, ahirette ise rahmetin ve cemalini bize göstermekle rızıklandır. Muhabbetullaha müştak bir muhabbet fedaisi olmayı nasip eyle.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. makele cok güzel yazilmis, ne yazikki esma kardesimin yazdi makalede de görülüyorki insanlar güzelik lerden doymuyor ve nefislerinin arkasindan kosup gidiyorlar. nefis doymadigi icin hep kosuyor ve böylece arkada kalanlari yikip gittiginin farkinda olmuyor. rabbim herzaman bizi dünyada sevgin ve bizi rabbimin emrettiğin gibi istikametli olmaya yaklaştıracak şeylerin sevgisiyle, ahirette ise rahmetin ve cemalini bize göstermekle rızıklandır.
    allahin rahmeti üzerinizde olsun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*