Heykelin Hatırlattığı

Image

Bir ülke: Türkmenistan.
Başkent Aşkabat’ın merkezinde dev bir heykel var.
Saparmurad Türkmenbaşı’nın.
Bu heykel, 1998 yılında tam 12 milyon dolara yapılmış. Yerden 75 metre yükseklikte bulunan 2 metrelik heykelin bir özelliği de tamamen “altın” olması.

Türkmenbaşı 2006 yılında öldükten sonra yerine Gurbanguli Berdimuhammedov geçti.
Türkmenbaşı, 21 yıllık diktatörlüğü boyunca ülkesini inletirken “eşsiz” icraatlarıyla tüm dünyayı kendisine güldürmeyi becerdi. 
Hangi icraatları mı? Şöyle bir göz atalım isterseniz:
-Kendisini ömürboyu “başkan” ilan ettirdi.
-Kendi yazdığı “Ruhname” eserini müfredata koydu. (Devlet memurlarının okunmasını zorunlu kılarak)
-Gökten düşen taşlara adını verdi.
-Ay ve gün adlarını değiştirdi. Ocak ayına kendi adını, nisana annesinin adını verdi.
-Çöle buzdan saray yaptırdı.
-Güçlü dişlere sahip olması için herkesin kemik kemirmesini istedi.
-Hastalanan başkente gelsin ve “Türkmenler nasıl olsa okumuyor” diyerek kırsal kesimdeki hastane ve kütüphaneleri kapattı.
-Kızdığı bakanlara tarlada pamuk toplattı.
-Gençlerin sakal bırakmasını yasakladı.
-Dünya Kupası’nda Türkiye’nin Senegal’i yenmesini ardından Aşkabat’ta Türklerin ve Türkmenlerin sevinç gösterileri düzenlemesine kızarak polis müdürünün maaşını kestirdi.
Daha neler neler… Demek diktatörlerin böylesi garip istekleri oluyor. Çünkü komünizmin çocuğuydu… Türkmenbaşı bir numaralı adam olunca kendini “eşsiz ve ulaşılmaz” zannetti. Ama unuttuğu bir şey vardı. Her fani gibi o da ölecekti ve öldü.
Ölümünden sonra, ikinci başkan onun heykeline tahammül edemedi. Altından yapılan ve her daim güneş gören heykelini şehrin varoşlarına taşınması emrini verdi. Yerine, “yeni bir mimari eser” konulacakmış diyor gazeteler.
Bazı ülkelerde hâlâ diktatörlerin heykellerinin kalıcı olması ne ilginç!

DARÜLECEZE’DE BİR İHTİYAR

Geçen hafta, Darülaceze’yle ilgili bir yazı yazmıştım… Yine bir ziyaretimizde ihtiyar bir adam yolumuzu kesti.
Hoş-beş sohbetten sonra ihtiyacı olup olmadığını sordum. Dedi ki:
“Yavrum burada her şeyimiz var. Her ihtiyacımızı karşılıyorlar. Yiyecek, giyecek. Üstümüz yıkanıyor, yemeğimiz üç çeşit ve sıcak çıkıyor… Yetkililer ellerinden gelen gayreti gösteriyor.”
“Ancak” diyor ve devamında:
“Maneviyatımız eksik… Namazımı kılıyorum ama her hafta bir sohbet yapılsa, moral takviyesi olsa ne iyi olur?”
Haksız değil.
Ekliyor:
“Geçenlerde sayın Valimiz ‘böyle yerlerin sayıların artmasını istiyorum’ türünden bir söz söyledi. Ben de basının önünde Valime, ‘Hayır artmasın’ dedim. ‘Herşeyi ucuzlatın, insanlar geçim derdine düşmesin ve aileler parçalanmasın’ dedim. Geçim derdi yüzünden parçalananan o kadar çok aile var ki” dedi.
Geçim derdini bahane edip ihtiyar anne ve babasına bakmaktan imtina edenler yarın mahşerde ne hesap verecek merak ediyorum.

GÜNÜN SÖZÜ:

“Zaman büyük bir öğretmendir; ne yazık ki, bütün öğrencilerini öldürür.”
Curt Goetz

Image

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. Türkmenbaşı’nı okuyunca isminden ve yaptıklarından aklıma sadece bir isim geldi nedense: “Atatürk” Ne hikmetse her ikisi de Türklerin başı anlamında isimler taşıyorlar. Ama yaptıkları Türklere layık mıdır? Orası da size kalsın…

    Abi ne diyosun? Darülacezede dini sohbet mi? Aman ha duyulmasın! İrtica hortladı (!) diye gazeteler manşet atar sonra..

  2. Muhterem Yazar’ın yazısını okuyunca epey düşündüm: Cisimleşmişleri bunlar, ya heykel haline (tabu) getirilmiş beni ademlere ne diyeceğiz? Ya onları, o hale getirenlere… ( “Müstebid” edilen -Münazarat- insanlar da bir nevi heykel değil midir?)

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*