Hizmet insanı

Gönlü hakikatlerle örülmüş, kalbi Kur’ân nurlarıyla işlenmiş, aklı bin bir türlü girift bilmeceden kolayca çıkabilen, ruhu her an, her yerde arş-ı âlâya kanat açabilen mümtaz simalara ihtiyacımız var. İçten pazarlık yapmayacak kadar saf niyet taşıyan, ekonomik hesap yapmadan hizmete verebilen, aklını kendi menfaatleri için çalıştırmadan bu hizmette durabilen aklıselim sahiplerine ihtiyacımız pek ziyade.

Hizmet insanı Allah’ın sonsuz kudretine inanmalı. O’nun “Ol der, oluverir” emrine yürekten bağlanmalı. Dıştan gelen dürtülerle değil, içinden, inancından gelen coşkunlukla çağlamalı. Bir küheylan gibi şahlanmalı imansızlık yollarında. Bir mum gibi değil, hidroelektrik santrali gibi ışıtmalı etrafını. Sadece kendini aydınlatmakla kalmayıp cümle âlemi aydınlatmalı. Hizmet ederken asla korku duygusu taşımamalı… Makam mevkiden olma, tecrit, sürgün, mal kaybı, zarara uğrama endişesi gütmemeli. Hiçbir zaman bunlar için endişe duymamalı.

Hizmet insanı bir motordur. O susarsa âlem susar. Hizmet insanı bir paratonerdir. O olmazsa her yer yanar, kül olur. Hizmet insanı bir duruştur. Maddeye kendini satanlara, materyalizmin kölesi olanlara, makam mevki elde etme uğruna kırk takla atanlara karşı, ruhuyla, kalbiyle, aklıyla, bedeniyle bir duruştur. Diğerlerinin köle olduğu şeylere, onun yönünü dönüp bakmayan duruşu bile bir hizmettir. Kokuşmuş materyalizmin yüzüne vurulan en büyük şamardır. Herkesi maddeye, diplomaya, makam ve mansıba esir ettiklerini zannedenler zafer çığlıkları atarken, çığlıklarını boğazlarına tıkayan bir duruştur o. Kutlu, kutsal ve muhteşem bir duruş…

Hizmet insanı hizmet ederken ihlâsla onun yanında olanlar, ona destek verenler, ondan maddî ve manevî yardımını esirgemeyenler de en az onlar kadar muhteşem bir duruş sergiliyor demektir.

“…Risale-i Nur’un hizmetine hasr-ı vakit eden rükünlere ve çalışanlara zekâtla yardım etmek de Risale-i Nur’a bir nevî hizmettir; hem yardım edilmeli.” (Kastamonu Lâhikası, s. 167)

İnsanlık zaafları hizmet insanını çepeçevre sardığı zaman, gulyabaniler gibi dört bir yanını çevrelediği zaman, yanındaki insanların varlığı, her zaman itici güç olmuştur. Yolda giderken taşa takılan tekerleğe, birkaç el daha yardım edip iterse, araba kolayca yoluna devam eder.

Bu hizmet Allah’ın hizmeti. Bu cemaat, O’nun Kur’ân’ının izinden gidenlerin cemaati. Bu yol O’nun rızasını kazanmak isteyenlerin yolu. Allah kendi hizmetini yolda bırakmaz. Hem maddî hem manevî ihtiyaçlarını sakil kimselere yükletmez. Hizmete herkesin imkânı, parası nasip olmaz. Hizmete yardım etme fırsatı her zaman çıkmaz. Çıktığı zaman baş göz üstüne deyip hizmet insanlarına yardımcı olmalıyız. “Her geceyi kadir, her geleni Hızır bil” demiş büyükler. Bu hizmet bize çok güzel mertebelerin kapısını açacak, çok uzak mesafeleri yakın edecek, çok düşmanları dost edip bizim emrimize verecek bir hizmet. Hizmete olan şükran borcumuzu yerine getirmenin bir yolu da, hayatlarını, ömürlerini bu hizmete vakfeden hizmet insanlarına yardım etmek ve destek olmaktır.

Kırılacak cam parçalarını elmaslara tercih etmeyelim. Bu yük taşınacaksa yükün altına hepimiz elimizi koyalım.

Maddî cihetini çok düşünmeden, bize nereden yardım gelir demeden, ümitsizliğe düşmeden, kendimizi paramız yok anlayışına endekslemeden hizmetimize devam!
Allah yardımcımız olsun.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*