Hizmet mi zor, biz mi?

Evde cemaatle namaz ve tesbihattan sonra namaz dersinde ‘Hizmet Rehberi’ni takip ediyoruz. En son sabah namazında okuduğumuz bölümde, “Hizmette netice düşünülmez; kemiyet değil, gayret ve keyfiyet önemlidir.” başlığı vardı.

Konuyu sabahın o dinç saatinde eşimle birlikte mütalaa ederken, sadece hizmet etmek, netice ile uğraşmamak, vazife yaparken ‘şöyle olsaydı, böyle olsaydı’ gibi düşüncelere girmemek, yani sönük kafa fenerini şahs-ı manevinin önüne koymamak, hizmet ederken kim/kimler vardı, kaç kişi idiler gibi kişiyi yoran yorumlara düşmemek, düşük ahlak olarak ifade edilen dünya hayatını her cihetle ahiret hayatına tercih ettirmeye sevk eden sebeplere tevessül etmemek…” gibi düsturlar, tam da hizmet elemanını yoran, fütur veren, şevk kıran, kul olarak da haddini aşan noktalar dikkatlere sunuluyordu.

‘Vazifeni yap, vazife-i İlahiyeye karışma’ güzel bir düsturdur.

Kırılacak şişe hükmündeki dünya işlerini elmas gibi ahiret işlerine tercih etmemek, kendini her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellef bilmek, bütün kuvvetiyle asayişin teminine çalışmak ve her türlü görüş ve düşüncesini, isteklerini, şikayetlerini, hayallerini, itirazlarını, şahs-ı manevi havuzundaki ilgili meşveret mekanizmalarında gündeme getirip, sonuna kadar savunup ama neticeyi belirlemeye kalkmamak, netice için şahs-ı maneviye küsmemek, görüşmeler karara bağlandığında da, çıkan kararı kendi kararın olarak savunmak, onu tartışmaya açmamak, bu konuda meşveret üyelerine, onun şahs-ı manevisine –meşveret mi kalmış ki gibi- hakaret, tezyif gibi hallere düşmemek en güzel hizmet adımları olacaktır. Böyle bakıldığında aslında hizmet etmek hiç de zor değildir. Sanki biz onu kendimize zorlaştırıyoruz. ‘Ene’yi, nahnuya dahil edemiyoruz. En güzeli ve az veballisi, kendini akıllı zannedip, ortak akıl olan meşveretleri eleştirmeye kalkmamaktır.

Hizmet; süreçte aktif, sonuçta teslim olmaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*