İhlas, en büyük kuvvet

evrad-ı kudsiye

Üstad Bediüzzaman Hazretleri İhlâs Risalesi’nin tanımını yaparken dokuz alt başlıktan söz eder.

Bu alt başlıklar günü- müzde yaşayan insanın ihlâs kavramından anlaması gereken manaları özetler mahiyettedir. Bunlardan bir tanesi de kuvvettir. Kuvvet de diğerleri gibi sade haliyle değil, ‘en’ kelimesinin eklenmesiyle en üst düzeyde temsil edildiği yerin ihlâs olduğu vurgulanır. Yani, “kuvvet” değil “en büyük bir kuvvet”tir ihlâs. Bu bakış açısı bize empoze edilen ehl-i dünya tanımlamalarından çok farklılıdır.

Yine İhlâs Risalesi’nin dört düsturundan birini oluşturan “Bütün kuvvetinizi ihlâsta ve hakta bilmelisiniz’’ (Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar) düsturu ihlâsla orantılı bir kuvvetten bahsedildiğini gör- memizi sağlıyor.

Bu tanımlamaları anlamaya çalışırken “Haksızlar dahi, haksızlıkları içinde gösterdikleri ihlâs ve samimiyet yüzünden kuvvet kazanıyorlar’’ cümlesi yeni bir pencere açılmasına vesile olur. O pencere de ihlâs ve samimiyetin sadece helâlde değil, haramda dahi olsa muvaffakiyet ve kuvvete sebebiyet vermesidir. Geçmişte gördüğümüz gibi bugün de bu tesbitin yüzlerce misalini vermek mümkün.

Meselâ, yanlış yolda olan, mağaralarda yatıp kalkıp bir hiç uğruna hayatlarını feda etmeler, haksız dâvâlarına olan sadâkatlerini yansıtıyor.

Peki inananlar maddî ve manevî imkânlarının ne kadarını inandıkları yolda harcıyorlar? Rabbimiz her gün 24 saat inam ediyor. Kendimiz, çevremiz ve bütün insanlık için bu 24 saatten ne kadarını hizmet odaklı kullanabiliyoruz? Nefsimizle başbaşa kaldığımızda sonucun ne olduğunu görebiliyoruz.

Bediüzzaman, İhlâs Risalesi’nin Üçüncü düsturunda kendi memleketinde ve İstanbul’da ettiği hizmetle Barla hizmetini kıyaslıyor. Zahiren bakıldığında İstanbul’daki hizmetin maddî şartları daha fazla görülüyor.

İlgili bölümü anlamaya çalışalım:

1) Zaman kıyaslaması: Kendi memleketinde ve İstanbulda ettiği hizmet 20 seneden fazla. Barla hizmeti 7-8 sene. Arada 3 katlık zaman farkının olduğunu görüyoruz.

2) Hizmette çalışan yardımcı sayısı: 100 belki de 1000 derece fazla olduğunu ifade ediyor.

3) Ortamı: İstanbul’daki hizmette çok daha rahat ve serbest bir şekilde ifa edilebiliyor. Barla’daki hizmette insafsız memurların tarassudat ve tazyikatları, yani, gözetim ve baskıları altında hizmet ifa edilmeye çalışıyor.

4) Ulaşım vasıtaları: İstanbul ülkenin merkezi. Her yere ulaşım ve telgraf, mektuplarla iletişim mümkün. Barla ise “kuş uçmaz kervan geçmez’’ bir yer.

5) İlmî vasat: İstanbul’da ehl-i ilim var. Barla’da ise okuma yazması dahi olmayanlarla hizmet etmeye çalışılıyor.

Şimdi bu beş maddelik maddî şartlara baktığımızda İstanbul hizmetinin Barla hizmetinden daha fazla başarılı olacağı düşünülür. Neticeye baktığımızda ise Üstad Hazretleri Barla hizmetinin İstanbul’daki hizmetten yüz derece fazla muvaffak olduğunu ifade ediyor. Muvaffakiyet göstergesini manevî kuvvet olduğunu belirtip, kaynağının ise “sizlerdeki ihlâstan geldiğine katiyyen şüphem kalmadı” diyerek açıklıyor.

Bütün bu açıklamalardan öncelikle hizmetlerimiz için ihtiyacımız olan manevî kuvvetin ihlâs olduğunu anlayabiliriz. İhlâs; zaman, sayı, ortam, ilim ve mekânlardan önce geliyor. Yani, bize lâzım olan öncelikle ihlâs. Bütün manevî ve maddî kuvvetimiz ihlâsa bağlı. Bu sırdandır ki tek başına okuma yazma bilmeyen Adilcevazlı Bekir Ağa koca Isparta’yı intibaha getirebiliyor. Yine bu sırdandır ki Üstad Hazretleri hakikî imanı elde ederek kâinata meydan okumasına vesile oluyor. Rabbimiz cümlemizi maddî şartlara takılmadan ihlâsla hizmet edebilmeyi nasip eylesin, amin.

Cenk ÇALIK

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*