Kainatta her şey bilimsel matematik ölçülerle yaratılmıştır

Daha önce detaylı bir şekilde varlığımızın temel taşı olan hücre üzerinde durmuştuk. Ve küçücük bir hücrenin tek başına büyük bir âlem olduğunu ifade etmiştik. Modern mikroskoplarla ancak görüntüsü tesbit edilebilen hücrenin bünyesinde ayrıca, iç-içe girmiş bir takım küçük âlemler daha görüyoruz. Bunlardan kromozomlar, DNA’lar, bir nükleik asit ki; DNA’daki genetik kodu sentezlemek, taşımak ve yorumlamakla görevli olan RNA’lar ve TELOMER ki, her DNA sarmalının ucunda bulunan, her bir kromozomun iki ucunda bulunan spesifik* DNA-protein yapılardan oluşan koruyucu parçalar vardır.

Bunlar tıpkı ayakkabı bağcıklarının ucunda bulunan plastik kısımlara benzerler. Ayrıca her bölünmede kısalan telomer uçlarını koruyan, bünyesinde taşıdığı RNA’yı taslak olarak kullanarak enzim sağlıyan, “telomeraz” hazinesi vardır. Bu telomer eksikliği yaşlanmanın da en büyük nedeni kabul edilmektedir.

Telomer DNA’nın ömrünü belirliyor, programlanmış hücre ölümlerini tesbit ediyor. Yani telomer, adeta hücre ömrünün ve ölümlerinin yazıldığı bir kader programı niteliğindedir. Bunların hepsi matematiksel ölçülerle, kanunlarla tanzim edilmiştir ki, bunlara tesadüfün müdahalesi asla mümkün görülmemiştir.

Bir bakar mısınız, o telomer’in içinden amino asitlerini çıkarmışlar ve bu amino asitlerin içerisindeki karbon, hidrojen, oksijen, azot gibi inorganik maddeleri, proteinleri çıkarıyorlar ve bunları uçurtmak suretiyle, matematiksel bir modellemeyle bir araya getirmeye çalışıyorlar.

Yani tesadüflerle denkleştirip bir araya getirmeye tevessül ediyorlar. Bunların aynı düzen ve sistem çerçevesinde oluşması bir araya gelmesi, olasılık (ihtimal) hesaplarına göre; 10 üzeri 652 çıkıyor. Yani oradaki inorganik maddelerin bir telomer olma ihtimali, 10 üzeri 652 dir. Matematikte bir kural vardır; 10 üzeri 50 ihtimallerin üstünde olanlar imkânsız kabul ediliyor. Yani buna göre 10 üzeri 50 fazlası olan ihtimaller, var oluş için akıl dışı ve imkânsızdır.

Allâh’ın varlığını gösteren en önemli teori matematiksel ölçü modelidir. Bu kapsamda âkıl yürütme modeli de büyük öneme haizdir. Zira Allâh Te’al’a evrende, yeryüzünde ve konumuz olan insanın her uzvunda, her organında nizamî matematiksel ölçülerle yaratmıştır. Yani varlıklar âleminde, belli kanun ve kurallar vardır. Meselâ güneşin ne zaman doğacağı, ayın hareketleri, mevsimlerin oluşması ve düzeni, hep bu İlâhî kanunlara bağlıdır.

Her şeyin eksiksiz ve mükemmel bir düzen ve yapıda olması; matematiksel kural ve hesaplara göre de, ihtimal ve tesadüflerin imkân dışı olduğuyla ilgili olarak, şöyle bir misâl da verilir:

Cebimize birden on’a kadar numaralanmış 10 tane marka koyalım ve iyice karıştıralım. Sonra bu markaları teker teker birden 10’a kadar numara sırasıyla çekmeye çalışalım. Her aldığımız markayı tekrar cebimize koyup, markaları yeniden karıştıralım. Matematikteki ihtimal hesaplarına göre, ilk çekilişte bir numaralı markayı çekme ihtimali 10’da 1’dir. Arka arkaya bir ve iki numaralı markaları çekme ihtimali ise 100’de 1’dir. Bir iki ve üç numaralı markaları peşi peşine çekme ihtimali ise 1000’de 1’dir. Ve bu böylece devam eder gider. Bu 10 markanın hepsini sırasıyla birden 10’a kadar çekmek ise; inanılamayacak kadar uzak bir ihtimal, yani 10 milyarda bir ihtimaldir.

Bu mükemmel nizamın İlâhî kanunlara bağlı olduğunu ifade eden çok âyetler vardır.

İşte onlardan bir kaçı:

“Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O’dur(1)

“Allâh, her şey için bir ölçü koymuştur.”(2)

“O, yaratan, var eden, şekil veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar, O’nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.”(3) buyrulmuştur.

Beşerî düzenlerde de bu kanunların varlığından söz edilebilir.

Bir devlet, en makul ölçülerle düzenlenmiş kanunlarla yönetilir. Meselâ kanun koyucu, anayasa kanunlarını yazar, metinlerini tescil eder, kitaplaştırır. O kanunları icra edenler ise, anayasa mahkemesi üyeleridir. Diğer ceza ve idarî kanunları da; memleketin dört bir yanında bulunan adliyelerdeki ilgili yargıçlar, asayiş ve huzuru temin etmek üzere uygularlar.

Madem evrende ve varlıklar âleminde bu belli kural ve kanunlar var, o zaman Allâh niye sessiz? diye bir soru sorulabilir.

Aslında Allâh sessiz değil, gür bir sada ile bizimle konuşuyor, iletişim halindedir ve her an ve zamanda, inşa ve icra üzerinedir. Allâh’ın bizimle olan iletişimi ve konuşması bu üç yol ve yöntemle olmaktadır.

1-Kutsal metinleri göndererek vahiy yoluyla konuşuyor.

2-Âkıl yürütme yöntemiyle konuşuyor.

3-Olayların diliyle konuşuyor.

Kutsal metinlere bakınız, Allâh Kur’an-ı Kerim’de olayları anlatır. Bu olaylardan ibret almayı ve dersler çıkarmayı telkin eder.

Örneğin: “De ki; göklerde ve yerde neler var bakın da (ibret alın)(4) buyurmuştur.

“Allâh düzene koyan, takdir edip yol gösterendir.”(5)

Ve aklı çalıştırmayla ilgili olarak da;

Gece ile gündüzün oluşması, yağmur ve rüzgardan bahisten sonra âyet’te

“Aklını kullanan toplum için dersler vardır.”(6) buyurdu

“Düşünesiniz diye, gerçekten size âyetler açıkladık.”(7)

“Çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.”(8) Ve benzeri bir çok âyet’te olaylar üzerinden düşünmeye, teâkul etmeye teşvik eder Allâh.

İslâm literatüründe, olayları olay diliyle okumaya marifet denir. İlim ayrı, irfan ayrı, hikmet ayrıdır, ma’rifet ise daha ayrı bir şeydir, Hakikati daha genel, daha kapsamlı görebilmektir, anlamlandırabilmektir. Burada mühim olan, olaylardan mana çıkarabilmektir.

Birisi bir iş, bir hareket yapar. Bunun karşısında bazen; bu hareketi manalıdır, şu anlamda yapıldı, denilir. Yani, olayların görünen yüzünden başka; arkasındaki manayı bilmek, görmek ve çözebilmektir, marifet.

Bunu görebilmek için, bazen evreni de aşan bir tefekkürle düşünmesi lâzımdır insanın. Materyalist bilim maddeye bağlı, daracık bir düşünceyle düşünür. Bu tarz düşünce; bilinç, fikir gibi duygular da dahil olmak üzere; her şeyi maddeden bilen, maddeye bağlayan felsefî kavramın izinden giderler. Ve o dar maddi dairenin dışına bir türlü çıkamıyorlar. Modern bilim ise; varlıklara ve olaylara daha geniş bir perspektiften bakmayı önerir ve teşvik eder. Şu andaki bilgiler, çoğu zaman hakikatleri anlamaya ve açıklamaya yetmeyebilir, diyor. Müşahede edilenlerin dışında bir de; bizce görünmeyen hakikatlerin iç yüzü vardır. Beş duyu organlarımızla evrende açıklanamayacak ve algılayamadığımız bazı hakikatler vardır.

Aynen yukarıda bahsettiğimiz kanun uygulayıcıları gibi; Allâh Teâlâ, en küçük bir atomdan, hücreden yıldızlara, galeksilere, güneş deveranına kadar her şeyde hükmettiği, tesis ettiği çok hassas kanun, kural ve düsturlarla yönetir.

O kanunların uygulayıcıları, O’nun Esma ve sıfatlarıdır. Şafi ismiyle şifa eder, Hâlık ismiyle halk eder, Rezzak ismiyle rızk verir, Kudretiyle, kâder programına uygun evirir çevirir, dönüştürür, takdir eder. İlmiyle düzenler, tanzim eder ve hakeza bunun gibi, her şeyi idare eder, insanların hizmetinde istihdam eder.

Allâh’ın birliğine ve zorunlu olarak varlığına delâlet eden ve tecelli eden, bazı olayları ve hususları, düşüncelerinize sunulmak üzere şöylece sıralamak mümkündür.

*Her şey için, sayısız benzer ihtimaller arasından, tek bir tarzın seçilmiş olması.

*Bütün kâinâtın, Allah’ın bütün isimlerine ayna teşkil etmesi.

*Bütün kâinatı top yekûn ve her şeyi ayrı ayrı saran umûmi ve husûsi hikmetler.

*Her şeyi umûmi ve husûsi hikmetleriyle sevk eden yüksek irade.

*Her şeyi umûmi ve husûsi hikmetleriyle tayin eden sonsuz ilim.

*Her şeyi sevk edildiği umûmi ve husûsî hikmetlerde, muvaffak kılan yüksek takdir.

*Kâinâtın her zerresini canlıların her derdini kucaklayan tam ve umumi inayet (yardım).

*Her inayet parçacığın benzersiz bir lutûfla sunulması.

*Her inayet kucaklamasını, eşsiz güzellikle süsleme ve şefkate dönüştürme.

*Bütün kâinâtı baştan başa kucaklayan merhamet.

*Geniş merhamet tecellisi içinde, her canlıyı çepeçevre saran husûsî rahmet.

*Geniş merhameti ve husûsî rahmeti eşsiz nimetlerle sevilen ve aranan hale getirme.

*Bütün canlıları doyuran umûmî rızk.

*Bütün kâinâtı canlı ve diri tutan umûmi hayat.

*Hakiki bir sevgiliye ve mahbûba işaret eden temiz ve sadık, gerçek aşklar.

*Allah’ın benzersiz ve huzur veren güzelliğinin aynası hükmünde, kâinat yüzündeki hüzün verici güzellikler.

Mesela seyirleriyle insana büyük huzur ve mutluluk veren, ömürleri bir kaç saatlik rengarenk kelebeklerin, böceklerin ölmesi, yine insana kokularıyla ve renk cümbüşleriyle huzur ve sürur veren renk renk çiçeklerin solması, ölmesi gibi, hüzün verici manzaralar…

İnsan, Allah’ın bütün sıfatlarını içinde taşıyan mümtaz bir varlıktır. İnsanın bu sıfatlara haiz olduğunu bizzat Allâh şu âyetlerle ifade eder:

“Sana ruhtan sorarlar, De ki; o Rabbimden bir emirdir.”(9)

Ve “O’na (insana) ruhumdan üfledim.”(10) Yani, bütün varlıklardan insanı seçerek ruhumdan özümü verdim, buyurdu.

İşte, insanın üstün varlık olması, Allâh’tan İktibas ettiği ve liyakat kesbettiği bu sıfatlardan dolayıdır.

İlim, insanlığın ortak mirasıdır. İlim adamının vatanı, dili, dini, mezhebi olmaz. Bu hususta Hz. Peygamber, “İlim, Müslümanın yitik malıdır, nerede bulursa onu alır.” Ve sizden ne kadar uzakta olursa olsun da kinaye olarak; “İlim Çin’de bile olsa, gidiniz alınız.” buyurduğunu da hatırlatmakta fayda vardır.

Aslında insan bu âleme ilim vasıtasıyla olgunlaşmak, Kemal’e ermek için gelmiştir. Mahiyet ve gelişme itibariyle her şey ilme bağlıdır. Ve bütün hakiki ilimlerin esası, kaynağı ve madeni ve nuru ve ruhu ma’rifettüllâhtır. Yani Allah’ı, isim ve sıfatlarıyla bilmektir. Bu ma’rifettüllâh’ın esasının esası, temeli ise, Allâh’a inanmak, iman etmektir.

İşte insanın yaratılışının en önemli gayesi ilimde ve ma’rifettüllâh’ta durmadan dinlenmeden ilerlemek, yükselmek, terakki etmektir. Zira bu ilim yolu, nihayetsizdir, sonsuza gider.

İnandığı gibi yaşamayanlar,

Yaşadığı gibi inanmaya başlarlar.

Hz. Ömer

Dipnotlar

*Her çeşidin kendine has özelliklerini taşıyan bir sıfat, kendine özgü,manalarına gelir.

(1) Zuhruf 43/11
(2)Talak 65/3 Kamer 54/49
(3)Haşr 59/24
(4)Yunus 10/101
(5) A’la 87/2-3
(6)Casiye 45/5
(7) Hadid 57/17
(8)Hale 59/14
(9) İsra’ 17/85
(10) Hicr 15/29, Sa’d 38/72

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*