Kâinatın sultanı ve umum mevcudatın yaratıcısı olan Cenâb-ı Hak’tan başka her şey, sonradan yaratılmıştır. Allah’ın vücudu ise kendindendir ve ezelî ve ebedîdir. Başlangıcı yoktur ve sonsuza kadar varlığı daimîdir. Doğmamış ve doğurmamıştır. Eşi, ortağı, benzeri, zıddı ve niddi yoktur. Varlığı kendiliğinden devam eder. Kıyam bi nefsihî olan zâtî sıfatı bu mânâyı ifade eder.
Kayyum ismi, Allah’ın en âzam isimlerindendir. Âyete’l-Kürsî’de geçen Hayy ismi de en büyük isimlerinden bir diğeridir. Varlığı kendiliğinden devam eden Cenâb-ı Hakk’ın Kayyum ism-i âzamı, bütün mevcudata ve topyekûn kâinata kıyam ve beka vermektedir. Bediüzzaman Hazretlerinin beyan ettiği gibi “Eğer kâinattan bir dakikacık olsun o nisbet-i Kayyumiyet kesilse kâinat vefat edecek ve kıyametin kopmasına sebebiyet verecektir.”
Atomlardan güneş sistemine ve oradan galaksi içi ve galaksiler arası genel çekime kadar var olan ve varlıkların devam ve bekasına vesile olan çekim kanunlarının hepsi Kayyum ism-i âzamının âlemde tecellisinden başka bir şey değildir. Çünkü Allah’ın bu âlemle münasebeti kanunlar perdesi arkasındandır. Tabiatperest denilen ilim adamları, çekim kanunu gibi Cenâb-ı Hakk’ın âleme koyduğu âdetullah adı verilen fıtrat kanunlarını fark etmiş, fakat tabiat kanunları diyerek dalâlete düşmüşlerdir.
Eskiden maddenin parçalanamaz kabul edilen, ama sonradan parçalanan ‘atom’ denilen küçücük maddesinde Allah dört kuvvet yerleştirmiştir. Bunlara elektromanyetik kuvvet, zayıf kuvvet, çekim kuvveti ve nükleer kuvvet gibi isimler verilmiştir. Bunlar; proton, nötron, elektron, mezon, nötrinolar ve daha birçok atom altı parçacıkların bir arada durmasını sağlar. Kayyum ismi, bahsi geçen kanunlar şeklinde kendini gösterir.
Kendi zâtı dünya gözümüzle görünmesi mümkün olmayan ve Kur’ân-ı Kerim’de haber verdiği isimlerini tecellileriyle gösteren Allah’ın bu isimlerinin görülüp anlaşılmasını, yaşadığımız asırda Bediüzzaman Hazretleri keşfetmiş ve kâinatın bir kitap gibi okunmasını temin etmiştir.
Kâinatın en uzak ötelerine bir teleskopla ve maddenin en küçük parçası olan atomlar ve atom altı parçacıklar dünyasına elektron mikroskobuyla girildiğinde, birbiriyle benzeşen âlemlerle karşı karşıya olduğumuz görülür. Kuantum fiziği penceresinden bu âlemlere bakıldığında, Allah’ın Kayyum ism-i âzamının bütün bu âlemlere tecelli ederek, kanunlar perdesi altında kâinata ve canlı cansız umum varlıklara beka ve devam verdiği anlaşılır.
Bahsi geçen hakikatlere binâen ikinci bin yılın müceddidi İmam-ı Rabbanî Ahmed-i Farukî (r.a.), Kayyum ismini ism-i âzam olarak görmüş ve öyle kabul etmiştir. Elbette kâinata beka ve devam veren bu isim, ism-i âzamdır. Ama canlı (zîhayat) varlıklar olmadan da bu kâinat bir anlam ifade etmeyeceğinden, Şeyh Abdülkadir-i Geylânî (r.a.) de Allah’ın Hay ismini ism-i âzam olarak ilân etmiştir.
Elbette bu da doğrudur. Hazret-i Ali de (r.a.) bu isimlerle birlikte Ferd, Adl, Hakem ve Kuddüs isimlerinin toplamının ism-i âzamı oluşturduğunu beyan etmektedir.
Asya Nur Kültür Merkezinde verdiği konferansta bu hakikatleri geniş bir şekilde izah eden ve görsel materyallerle de konusunu destekleyerek başarılı bir çalışma sergileyen Prof. Dr. Nurettin Abut, kalabalık bir katılımcı heyete muhteşem bir ilmî ziyafet verdi. Dinleyicilerin memnuniyeti de yüzlerinden okunuyordu.
Benzer konuda makaleler:
- Çeşitli Dillerin Tercümesi
- Atomlar âlemi
- Bilim esir maddesini tanıma eşiğine yeni geldi
- Başka ne bekleyebiliriz ki?
- Kâinat Allah’ın bir parçası değil!
- Atomların hareketi ve Kuantum Mekaniği
- Atomların hareketi ve Kuantum Mekaniği
- Hayatı veren ve rızık ile devam ettiren O’dur
- Kuantum Fiziği ve Tahavvülat-ı Zerrat
- İnsanın hakiki kıymeti
İlk yorum yapan olun