Geçtiğimiz haftalarda basında çıkan bir haber dikkatinizi çekti mi, bilmem? Orada, Afrin harekâtına katılan birkaç kadın subaydan görüntülü olarak bahsediliyordu. Tabii, bu bizim dikkatimizi çekti ve başlığa aldığımız seneler önce TV’lerdeki bir haberi hatırlattı.
Belki, 10-15 sene önce bir yaz günü TV’de haberleri seyrederken, tahminimce, Ege tarafında bir beldede orman yangını çıkmış. Bütün devlet erkânı, o yangının seyri hakkında, orman yangın kulesine çıkmışken, o beldenin en büyük mülkî amiri durumundaki kaymakam, yangın kulesine çıkamamıştı. Sebebi de, kaymakam kadınmış ve o anda hamileymiş; ondan çıkamamış. O zaman, bu haber bana çok garip gelmişti.
Kendi kendime şöyle düşündüm: “Yahu, bu ne biçim iş? Kadının yeri aslında evidir, bunu böyle biliyoruz. Ama yine de, mecburen çalışmak durumu olursa, kadının yapacağı işler var, neden oralarda değil de, yaratılış itibarıyla, erkeklerin ancak üstesinden gelebileceği her işe el atıp, oralarda da kendilerini göstermek istiyorlar. İşte, fıtratları zorlayıcı bu durumlar da, böyle hoş olmayan manzaraların görülmesine sebep oluyor.
Doğuştan asker bir milletiz hani… Bu erkeklerin işidir. Neden, zorlanarak kadınlar burada istihdam edilir ki? Haydi, polislikte bir nebze, kadın muhataplarla irtibatta kadın polis olabilir diyelim (bu da, polisliğin her biriminde değil tabii. Mesela, bir trafik polisi olmaz). Çeşitli mesleklerde icap ederse, kadın istihdam edilebilir. Ama dediğimiz gibi, bizzat erkeklerin bile zor yaptığı mesleklerin, kadınlar tarafından yapılması, yaptırılmak istenmesi anlaşılır gibi değil. Bu gibi mesleklerde çalışan kadınlarla alakalı anlatılan birçok şey biliyoruz. Ama burada anlatmak olmuyor tabii. Yabancı bir kadınla, erkek, gece yarısında bir odada, bir arabada baş başa çalışırsa ne olur?
Kaymakam yaptılar, vali, subay, emniyet müdürü yaptılar. Bu işi çok daha iyi yapan, yapabilen erkeklerin köküne kibrit suyu mu döküldü ya da köküne kıran mı girdi de bu gibi abes işler yapılır oldu? Hani, bir zamanlar “kızları da alın askere” diye bir şarkı vardı da, alaya alınır veya ters bakılırdı. Şimdi, bir nevi kızlar askere alınmış oldu maalesef. Ama tabii, “kaymakamın hamile olup da kuleye çıkamadığı” gibi durumlar hâsıl olunca, işler hakkıyla görülmüyor.
Son zamanlarda bir de müftü yardımcısı kadınlar, hatta Diyanet Başkan Yardımcısı bile yapıldığı görülmeye başlandı. Bunlar da, alışılagelmiş bir şey değil. Neticesi imamlığa dayanan bu işlerde, yakında kadınları da imam tayin edersek, şaşırmayacağız herhalde.
Bir zaman Papa demişti ki, “işsizliğin en mühim sebeplerinden biri, erkekler yerine kadınların çalıştırılması.” Nasıl da kitabın ortasından söylenmiş bir söz. Hani derler, “erkek ev geçindirir, kadın ise (istisnalar hariç tabii) ruj parası için çalışır.”
Benzer konuda makaleler:
- Kadınlar her işte çalışmalı mı?
- Tesettür Risâlesi keşfedilirken
- Said Nursi´nin 31 Mart olayındaki tavrı
- Hangi partiye oy verelim?
- Peygamber efendimizin iletişim tekniği
- Mehmet Kutlular: Şahsa değil sisteme bağlıyız
- Bayram Yüksel
Can gardaşlar, üç aylarınız mübarek olsun. Bu Zinnur kardeşimizi, yazmaya başladığımdan dek takip ediyorum. Çok ilginç şeyler yazıyor. Bende onlan aynı görüşteyim. Ben şimdi gece nöbetli işte çalışıyorum. Halbuki, gündüz çalışılan ne güzel bir iş bulmuştum. Tam işe başlayacakken, yerime bir bayan aldılar.