Kutlular ile kutlu hizmetler

Bugün Nisan’ın 6’sı. Kutlu, mutlu ve istikametli bir hayatın sahibi olan Mehmet Kutlular Ağabeyimiz, geçen sene bugün Hakk’ın rahmetine kavuştu. Vefâtının birinci yıl dönümünde onu hayırla, rahmetle ve duâlarla yâd ediyoruz.

Mezarı Eyüp Sultan Kabristanı’nda. Kendisi gibi Nisan’ın ilk günlerinde vefât eden Zübeyir, Tahirî ve M. Emin Birinci Ağabeylerle mezar komşusu sayılır.

Kendisi zaman zaman bize esprili şekilde anlatırdı “Ben Nisan’da doğdum. Nisan’da evlendim. Allahu a’lem Nisan’da öleceğim” diye. Aynen öyle oldu. Bir gün sonra, yani 7 Nisan’da Eyüp Sultan Camiinde öğle vakti cenaze namazı kılındı. Namazdan sonra tabutu omuzlara alındı ve normal yoldan, yani cami ve türbenin arkasındaki yoldan mezarlığa doğru götürülecekti. Ne var ki, onarım çalışması nedeniyle yol o gün için kapatılmış durumdaydı. Tabut, mecburiyetle cami avlusundan ve Eyüp Sultan Hazretleri Türbesinin tam da önünden geçirilmek sûretiyle mezarlığa doğru götürüldü.

Hakikaten, bu dahi kutlu ve de mutlu bir manzarayı resmediyordu. Hele, ağır salgın şartlarına rağmen, Türkiye’nin hemen her yerinden gelen kardeşlerinin cenazeye iştiraki ve tâ mezarlığa kadar onu teşyi etmesi, apayrı bir mutluluk tablosunu teşkil ediyordu.

Kalabalık bir cemaatin iştirakiyle defin işlemleri tamamlandı. Telkin yapıldı, dualar edildi, Yâsînler, Fatihalar okundu. İkindiye doğru uzaktan-yakından gelenler birer-ikişer dağılıp gittiler. Ne gariptir ki, ben bir türlü ayrılıp gidemedim. Ayaklarım beni götürmedi. Herkesi uğurladıktan sonra bir müddet tek başına Kutlular Ağabeyin mezarı başında oturup bekledim. Manen-rûhen hasbihal etmeye çalıştım. İkindi ezanı okunduğunda, ayağa kalktım ve yavaş yavaş, usûl usûl Eyüp Sultan Camiine doğru yürümeye koyulduk. Bir taraftan da derinden derine bazı şeyleri düşünmeye başladım.

Babamın vefatı ile Kutlular Ağabeyin vefatı arasında yedi aylık bir süre var. Peder Eylül ayı başında, Kutlular Ağabey ise Nisan ayı başlarında vefat etti. Hiç mübâlağasız söylüyorum, babamın vefâtında bu kadar etkilenmedim, bu derece müteessir olmadım.

Ben babamın yanında ancak 18-19 yaşlarına kadar durabildim. Ondan sonra hicret edip gurbete düştüm. Mehmet Kutlular Ağabeyin yanında ise, yaklaşık kırk yıl kalarak birlikte hizmet ettik. Yani, babamla geçirdiğim sürenin iki misli kadar. Dolayısıyla, en az babam kadar, hatta daha ziyade onunla ciddi bir alâkadarlığım ve yakınlığım oldu. Belki de, şu dünya hayatında birlikte en fazla çalıştığım, en çok hizmet ettiğimiz şahsiyet oldu. Zira, hem gündüz birlikte mesaide oluyorduk hem de geceleri birlikte ders-sohbet fasıllarında idik. Zaman zaman da yine birlikte yurtiçi ve yurt dışı seyahat programlarımız oldu. Artık, varın gerisini siz tahayyül edin.

Müşterek hizmet hayatımızda bazen bana kızdığı, hiddet ettiği de oldu. Ama bana hiç bir zaman “Çek git!” demedi. Ben de çekip gitmedim. Zaten onun da kızgınlığı uzun sürmez, kin gütmez ve hemen ertesi günü gelip gönlümüzü almaya çalışırdı.

Üniversiteyi bitirip tam formasyonlu “Tarih Öğretmenliği” diplomasını gösterdiğimizde, niyetimizi hemen anlayıp şu karşılığı verdi: “Ne yani, tayin isteyip de nereye gideceksin? Gidip okullarda ne anlatacaksan, ne hizmet yapacaksan, teskere bırak da burada yap, burada anlat.”

Biz de öyle yaptık. Sınıflarda anlatmak istediğimizi 30 yılı aşkın süredir Yeni Asya bünyesindeki gazete, dergi ve kitaplarda anlatmaya çalışıyoruz. Eşşükrülillah.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Allah c.c Üstad BEDIÜZZAMANIN ve onun gibi İMAN, KUR’AN ve İLAYI KELAMULLAH için mücadele,mücahede ve müdafaa edip, madi veya manevi irtibatlı olan ve VEFAT eden cümle SALİH ve SALİHAT, Mümin ve müminata gani gani RAHMET eylesin. Mekanları cennet bahçesi olsun inşaallah.Amiiin,Amiiin, elfü elfi Amiiin.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*