
Kuvveti nerede aramak hususunda insanların kafa karışıklığı içinde olduğu şu zamanlarda, “tek kuvvetimiz ihlâstır“ demek düşüyor bizlere. “Evet, kuvvet hakta ve ihlâsta olduğuna bir delil, şu hizmetimizdir” diyen Said Nursî, şu iman hizmetinin her basamağını, her faaliyet ve hareketini kuvvetin ihlâs da olduğuna delil gösteriyor. Risale-i Nur Talebelerinin en büyük kuvveti olan ihlâs, başka kuvvetlere baktırmıyor ve medet umdurmuyor.
“Kendi memleketimde ve İstanbul’da ettiğimiz hizmet-i ilmiye ve diniye ye mukabil, burada, yedi sekiz senede yüz derece fazla edildi” diyen Bediüzzaman, en rahat mevki ve zamanda değil, “kimsesiz, garip, yarım ümmî; insafsız memurların tarassudat ve tazyikatları altında” bulurken sahip olunan İhlâs sayesinde daha çok hizmet edildiğine vurgu yapıyor. Demek en lâtif ve nuranî bir kuvvet olan ihlâs, bütün muzafferiyetlerin ana kaynağı oluyor. Bütün kuvvetini ihlâsdan almak, menfi kuvvetlere baktırmıyor, hem zararlı hem haksız hem de dünyevî olan kuvvetlere bulaştırmıyor, o kuvvetlerin çarkında ezdirmiyor veya haksızca ezen taraf olmaktan da kurtarıyor.
Tarafgirlik ve taraftarlıkların kaynağı olan dünyevî güç ve kuvvetlerin yanlışlıklarına alet olmaktan kurtaran İhlâs kuvveti, müsbete, hakikate, adalete ve sadece rıza-i İlâhiyeye taraf olmak anlamına geliyor. Tükenmez bir kuvvet olan İhlâs kuvveti, hâkimiyetin bitmesiyle son bulan dünyevî kuvvetlere tenezzül ettirmiyor, dergâh-ı İlâhide ki teveccühü, her türlü fani teveccühe tercih ettiriyor.
Uhrevî hizmetlerin esası ve makbuliyetinin temel unsuru olan ihlâs, en büyük maksat ve en büyük kuvvet ve elde edilmesi gereken bir değer olarak ifade ediliyor. Tek dayanak noktası olan ihlâs, amaca ve hedefe ulaşmada en kısa yol olarak ifade ediliyor. Çok zor bir zamanda, çok büyük bir hizmeti üstlenmek ve taşımak ihlâs sayesinde mümkün oluyor. “Ve ihlâsın sırrını kendimizde yerleştirmek için gayet derecede muhtacız” şeklinde tesbitlerde bulunan Said Nursî, ihlâs hakikatinden başka bir kuvvete ihtiyaç duymadığını izah ediyor.
İhlâsı kırmanın sadece kendimize değil, diğer kardeşlerimizin hukukuna ve haklarına da zarar vereceğimizi anlatan Bediüzzaman, süfli hissiyat ve cüz-i menfaatler için ihlâsı kırmaktan sakının hatırlatmasını yapıyor. İhlâsı kazanmakla bitmediğini de ifade eden Said Nursî, önce ihlâsı kazanmak sonra muhafaza etmek daha sonra da ortaya çıkabilecek ‘mani’lere karşı mücadele etmek gerektiğini belirtir.
“Bütün kuvvetinizi İhlâs da ve Hakta bilmelisiniz” düsturunun akıl, kalp ve ruhumuza yerleşmesi duâsıyla…
Benzer konuda makaleler:
- Kuvvet, hakta ve ihlâstadır
- Kuvvetimiz ihlâsta ve hakta
- İhlas, en büyük kuvvet
- Şahs-ı mânevîyi anlamak
- Risale-i Nur’da hürriyet, demokrasi ve istibdat
- İmanın gücü, Gandi ve Bediüzzaman
- Nerede bu millet?
- Muvaffakiyetin sırrı ihlâs
- Hizmet Rehberi ile hizmeti öğrenmek
- Sıdk ve ciddiyet rabıtaları kesilmemelidir

İlk yorum yapan olun