Mehdi ve Mesih telakkisi

Daha önceki yazılarımızda Mehdi ve Mesihin geliş gerekçelerini izah etmiştik. Bu gibi meselelerde Üstadın dediği gibi bazen kuvvetli delil, bazen de ima kafidir. Mühim olan sonundaki kanaattir. Zira, kıyamet alametleriyle ilgili ayet ve hadisler müteşabihattan olduğu için, teklif sırrını fevt edecek derecede zahir olmayacağına göre, burada mühim olan, kesin naslara aykırı olmayan, doğru tevilin yapılmasıdır.

Malum olduğu üzere bu mesele müteşabihattan olduğundan, bazı yanlış tevil ve telakkilere müsait olduğu için, çok suistimal edilmiş.  İşte kıyamet alametlerini bekleyenlerin bir çoğu, rivayetlerde gelecek zaman kipi ile haber verildiği için, gelecek zamanda bekliyorlar ve yarınlar bitmiyor. Böylece  Deccal, Mehdi ve Mesih beklentileri de  dejenere edilmiş oluyor.

Üstatd Beşinci Şua’da, vukuatlarından bahseder ve vaki olduğunu isbat eder. (Şualar, Beşinci Şua, son baskı s.553 )

Bir kere bilelim ki, biz ahirzamandayız ve alametlerin en önemlilerinden birçokları vakidir, anlayamama gerekçeleri de ifade edilmiştir. Evet herkes görevini yapmaya gayret sarfetmiş, hatta herkes görevini yapmiştır.

Deccalın gelişinin en büyük alametlerinden birisi de, hilafetin ilgasıdır ve inisiyatifin Süfyanî Deccalın eline geçmesidir. Bu husustaki hadisi şerif de, “Uzun zaman hilafet-i Abbasiye devam edecek, sonra o saltanat Deccal eline geçecek” veya “Hilafet deccala kadar devam edecektir” şeklindedir. (Kenzül Ummal, 14:271; Şualar 2018, s.431)

Üstad, böyle bir inkârın insanlık âleminde, ancak mü’minlerin son kıyamet alameti olarak ruhların kabzıyle mümkün olacağını, kastedilen asıl inkarın, hilafet merkezinde Allah (cc) demenin yasak olacağı, ezandan Allah isminin yasaklanıp medrese, tekke ve zaviyelerin kapanacağı şeklinde olacağını ifade ediyor.

Meselemize ait bazı deliller nakledelim:

1. Birinci Şua’daki 33 ayet-i kerimenin Bediüzzaman ve Risale’i-Nurlara işaret ve beşaretlerine mahkeme de itiraz edemiyor.

2. Müceddit Mevlana Halid’in, sarık ve cübbesini Bediüzzaman’a gönderdiği de vakıadır.

3. Üstad, Deccal’e karşı Hz. İsa’nın galibiyetinin tahakkukunu, Kastamonu Lahikasında, şöyle anlatır: “Ahirzamanda Hz. İsa (as)ın nüzulüne ve Deccalı öldürmesine ait ehadis-i Sahiha’nın mana-yı hakikileri anlaşılamadığından, bir kısım zahiri ulemalar, o rivayet ve hadislerin zahirine bakıp şüpheye düşmüşler. (…) Hz. İsa (as) Deccal ile mücadelesi zamanında, Hz. İsa (as) onu öldüreceği vakitte 20 arşın yukarıya atlayıp sonra kılıncı onun dizine yetiştirmesini. … Bu rivayetin zahiri ifadesi sırrı teklife ve sırrı imtihana münafi olduğu gibi, nev-i beşerde cari olan adetullah’a muvafık düşmüyor.” (Kastamonu Lahikası s. 80)

4. “Hz. İsa yer yüzünde kırk yıl kalacak” (Ebu Davut, Ahmet b. Hanbel, 2/437, VI/75) Bu müteşabihatın anlaşılması için bu gibi vukuatın da, bilinme zarureti vardır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*