21 Aralık süreci epey heyecanlı geçti.
Bir kesimde tedirginlik, telaş, korku ve sıkıntı…
Sanki 21 Aralıkta kıyamet kopacak.
Diğer bir tarafta ise her şey olduğu gibi, rahat ve umursamaz.
Sanki kıyamet hiç kopmayacak.
Ehl-i iman ise Allah’a tevekkül etti.
İmanını ziyadeleştirdi.
Hata ve günahları varsa, tövbe etti.
Bir çok kimse de Allah’a yönelip, dua etti.
Belki bazıları 22 Aralık günü derin bir “oh” çektiler.
“Mayaların mayası tutmadı” dediler.
Yine eski bildiklerini okumaya devam ettiler.
Ancak…
İnsaf sahibi anladı ki ömür bitiyor.
Kainatın ölümü denen kıyamet vicdanlara düştü.
Ölüm denen hakikat zihinlere iyice yerleşti.
Artık dünya son düzlüğe giriyor.
Son yüzyıl yaşanacak bu şehadet aleminde.
Öyle söylüyor, asrın Bedii’si.
Kıyamet ne zaman kopar bilinmez.
Kesin ve kati bilgi Allah katındadır.
Ve lakin…
Resulullah‘ın (asm) bildirdiği alametlerin hepsi belirdi.
Görünen o ki kıyamet yaklaştı.
21 Aralık gibi hadislerle tüm zihinlere nakşediliyor.
İlginçtir, 21 Aralıkta mühim bir hadise daha oldu.
Ne mi?
Üstad Bediüzzaman‘ın soy kütüğü açıklandı.
Sayın Ahmet Akgündüz bütün aleme ilan eti ki:
Üstad hem anne, hem de baba tarafından ehl-i beyttir.
Seyyittir ve şeriftir…
Daha ilginci:
Üstadın ismi Muhammed Said olarak tescil edilmiş.
Bu önemli.
Zira hadislerde ‘ismi ismime uyar’ diyor.
Yani Mehdi için öyle söylüyor.
Artık ilan etme zamanıdır.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi ahirzamanda beklenen Büyük Mehdi’dir.
Hem hayatı, hem hizmeti, hem telif etmiş olduğu Kur’an tefsiri ile mehdi olduğunu tescil etmiştir.
Artık bundan sonra Mehdi devri başlıyor.
Hadislerde bildirilen o son yüzyılda yaşanacağı söylenen o mutlu devir.
Üstad önceki yüz yılda müceddit olarak vazife yaptı.
Bu ikinci yüz yılda ise Mehdi olarak görev yapacaktır.
İşte herkesin açıkça görüp kabul edeceği devir bu devirdir.
Zannetmeyin ki bunu sadece biz söylüyoruz.
Hayır…
Göreceksiniz yakın zamanda bir çok kesim Üstadın mehdiliğini kabul etmek durumunda kalacak.
Çünkü:
Günümüzde o kadar çok mehdi adayı var ki.
Cemiyet şaşkınlık içinde, hangi birini kabul etsin
Öyleyse…
Yani bir çok yanlış mehdi adayını kabullenmektense;
Bediüzzaman gibi hakikaten bu makamı her şeyiyle hak eden bir zatı mehdi olarak kabul etmek daha kolay olacaktır.
Bu günler çok uzak değil.
Yakın bir gelecekte:
Hiç ummadığınız insanlar Bediüzzaman Mehdi’dir diyecekler.
Çünkü artık Mehdi devrine girdik.
Galiba üstadın haber verdiği fecr-i sadık bu olsa gerek.
Benzer konuda makaleler:
- Bediüzzaman’ın Mehdi görüşü ve yorumu
- Her asırda bir müceddit Kur’ân’ın nurlarını neşrederek karanlıkları dağıttı
- Said Nursi ve Tecdid Geleneği
- Kuran Mehdi ve Deccalden bahsediyor mu?
Üstad Bediüzzaman elbette ki bir müceddid,Alım ve büyük bir ALLAH dostudur ancak Hz Mehdi yide müjdelemiş tır kendisi aynı İmamı Rabbani Hz gibi onun Mehdi olduğunu söylemek büyük bir hatadır o bütün umutların tükendiği bir zamanda gelecektir durun hele daha yeni başlıyoruz seyredelim bakalım Ve ayrıca Mehdi o dur budur diyen büyük bir delalettedir ki kendisi bile zuhuruna kadar bunu kimse bilemez ALLAH Settar sır örter ve bunu ondan başka hiç kimse bilemez
Peki ustadin Denizli mahkemesinde Mehdi Seyit olacak ben Seyit değilim demiş Akgündüz bu ifadeye karşı kör olmuş hasa üstadı yalancı duruma düşürmüş
üstad zaten mehdidir ben hz isayıda tanıyorum ne şimdi hz mehdi var nede hz isa ikiside fani dünyadan göç etmişler bizim gibi gönahkarlar kalmış dünyada zaman ilerledikçe göreçeksin herkes üstadı mehti olarak kabul edecekler 53 yıldır üstad hakın rahmetine kavuşmuş geleçek diyenlere cevabım bekle 100yıldaha bekle yüz yılda mehdi gelecek diyenler hani nerde 50 yıl geçti varmı böyle zat. zaman iman kurtarma zamanı tartişma zamanı degil müslüman kardeşlerim
, Nefis cumleden edna vazife cumleden Ala ! diye ilan edilen vazife Ahir zamandaki Mehdiyettir, dunyaya tesriflerinden vefatlarina kadar olan dunya hayatlarinda en masum ve her muslumanin hakki olan dunyevi hic bir istigale bulasmadan sadece ve sadece Islamiyetin hakkaniyetinin dellalligini yapmaktan baska hic bir seye zamanini sermaye etmeyen bu hususiyeti ilede sahsini muassir alimlerden ayirt ettiren bir nadire.Bediuzzaman denilince akla kalbe sadece ve sadece Din ve izzet-i Islamiye gelir.Mehdiligi Nur gibi piril piril gorunen, vazifesindeki buyuk bir sirra ve hikmete binaen ayni zamanda ortunen, gizlenen garibuzzaman. Bir insan dusunun Allah celle onu sadece ve sadece Islamiyet icin halk etmis,elbisesi kiyafeti,hali hayat maceralari cok farkli ,yemesi icmesi uyumasi ibadetleri , tam sunnet-i seniye dairesinde, tek basina oldugu halde(akraba,evlat sosyal cevre gibi arka cikacak) dunyevi hic bir destegi olmadigi halde dunyanin patronlarini urkutmus, telasa vermis , aldigi nefesi dahi goz altinda tutmak istemisler.Iste bediuzzaman olmak Kaderin taksimindeki karardir .Yukude cok ama cok agirdir.
Efendimiz Hazreti Muhammed ASM peygamber olduktan sonra Allah’in Meleklerin, Kur’anin ve iman eden Müslümanlarin bunu tasdik etmesine ragmen o zamandan günümüze hasa o peygamber degildir diyenler daima cikmis ve kiyamete kadar da cikacaktir.
Dolayisiyla arkadaslar aslen hicbir sek ve süphe olmamasi belgeleriyle delilleriyle mucizeleriyle ortadayken Peygamberlik konusunda bile hâlâ pro/kontra yani tasdik/inkar mevzubahisken Mehdilik konusunda ve ondan asagi derecelerde Velilik konusunda ihtilafli söylemlerin önüne gecilemez.
Imtehan dünyasindayiz. Ahirzaman Peygamberine ASM ümmet olma devrinde yasayan elbette onun peygamberligine kitabi Kur’an’a ve Kur’anin bu devirde hakiki tefsiri olan Risale-i Nur Külliyati’nin hakikatlerine imanini muhafaza icin ekmek, su, hava veya hastalara gerekli ilaclar gibi gerekli oldugunu anlayip, bu muazzam eserin müellifi Bediüzzaman Said Nursî hazretlerine azami sükranlik borclu oldugunu hissedip ona kalben bagli olmak ve tenbihlerine uymakla sorunsuz bu dünya imtehanini geride birakmak türlü türlü münakasalara girismekten ziyadesiyle hayirlidir. Sahsen seneler önce Mehdilik konusunda cok sayida kitaplar okudum ve konuyla alakali hadislerin hemen hemen hepsini okudum. Kalbim, aklim ve bütün bilgilerim hic bir sek ve süphe olmadan yüzde yüz Hz. Mehdi-i Azam RA’in Hz. Bediüzzaman (Muhammed) Said Nursî RA oldugudur. Buna ragmen bu konuda tartisilmamasini öneririm.
“Biraderim Osman Çalışkan’ın kalbine gelir ki: ‘Biz Üstadımızı Şarklı olarak biliyoruz. Ahmet Feyzi Efendinin anlattığı büyük müceddit ise Âl-i Beyt-i Nebevî’den olacaktır.’ Bu kalbî mülâhazadan sonra Üstad Hazretlerinin beni çağırdığını söylediler. Gittim. Üstad bana; ‘Kardeşim ben hem Hasanî’yim, hem de Hüseynî’yim. Ahmet Feyzi’nin bütün söylediğini kabul ediyorum. Haydi git’ dedi.” (Son Şahitler, c. 2, s. 360)
Kur’ân-ı Hakîmin hizmeti, beni şiddetli bir surette siyaset âleminden men etti. | On Üçüncü Mektup Dokuz on sene evveldeki Eski Said, bir miktar siyasete girdi. Belki siyaset vasıtasıyla dine ve ilme hizmet edeceğim diye beyhude yoruldu. O halde, ben o siyasete temas etmekle, o elmaslara zulmederim ve kıymetlerini tenzil etmek hükmüne geçer. On Altıncı Mektup Eğer siyaset topuzuyla hareket edilse, galebe çalınsa, o kâfirler münafık derecesine iner. Münafık, kâfirden daha fenadır.On Altıncı Lem´a “Risale-i Nur’daki şefkat, hakikat, hak, bizi siyasetten men etmiş. 12. Şua Hem şimdi hükmeden öyle kuvvetli cereyanlar içinde siyasete girenlerden hiçbir kimse, istiklâliyetini ve ihlâsını muhafaza edemez. On Dördüncü Şuâ Sakın cereyanlara kapılmayınız, siyasete girmeyiniz, âsâyişe dokunmayınız 14. Şua siyasetle âlûde olsaydım, elimdeki o elmaslar, iğfal olunabilen avam tarafından, “Acaba taraftar kazanmak için bir propaganda-i siyaset değil mi?” diye düşünürler. O elmaslara âdi şişeler nazarıyla bakabilirler. 14. Şua Risale-i Nur’un siyasetle alakası yoktur.
[b]Hakikat Çekirdekleri kardeş, yukarıda yazılanları okuyunuz. Sonra aşağıdaki suallere cevab veriniz.[/b]
“O zamana yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevî kılınç hükmünde i’caz-ı Kur’an’ın nurlarıyla mukabele edilebilir” Tarihçe-i Hayat. Hem de Mehdi-i Azam’ın Risaleleri program yapacağı söylenmiş. Yukarda yazılan tüm Risale-i Nur nükteleri rağmına nasıl olurda Risaleleri kendine program yapacak Mehdi-iAzam siyaset ile iştigal eder. Hem, siyasetle iştigal eden muhakkak taraf olmak vardır. Sadece oy verdiği partiyi beğenmediği kardeşine lanet edenler var iken, taraf olmadığı bir siyasi harekete dahil olacak mehdi-i azam nasıl olurda siyasette dahil olarak süfyanı mağlub edecek. Hadis-i şerif rağmına.
Bak yukarda ne diyor: Siyasetle hareket edip galib olsan, kafirler münafık olurmuş. Münafık da kafirden fena imiş. Hal böyle iken Mehdi-i Azamın siyaset yapmasını mı bekliyorsun?
Mehdi siyasete girse, bu demektir talebeleri de girecek. Hadi o kendini muhafaza etti. Talebelerinin hasları muhafaza etti. Ekseri muhafaza edemiyecek ve dindar kalamayacak. Siyaset insanların dünyasını kurtardığına göre, dünya için talebelerinin diyanetini mi feda edecek diyorsun?
Bak biri siyaset yapsa avam dermiş: Acaba taraftar kazanmak mı istiyor? Bu halde nasıl mehdilik vazifesini yapacak, ittihada vesile olabilecek.
[b]Hakikat çekirdekleri kardeş. Davanda ilmin varsa buyurun suallerime cevab veriniz.[/b]
“Hakikat Çekirdikleri” zaten başımıza öyle bir deccal gelmiş ki yapacağı yıkımı yapmış, sen başımıza bi deccal daha getirmek peşinde misin? Diğer bir husus Mehdi as tüm alimlerin vasıflarını üzerinde barındırır. yoksa üstaddan daha alim birini mi beklersin?
Risale i nur kıyamete kadar baki kalacak ve üstadımızın dediği gibi hüsnüabiye seyitliğinin dünyaya ilan edileceğini ve sende görecen diye 54sene önce söylemesi ve tahakkuk etmesi bize üstadımızın manevi hüviyetininde kıyamete kadar devam ve hakim olacağını ve yine üstadımızın buyurduğu gibi hizmetkarlığı makamata tercih ederim demesiyle yani baki hakikatlar fani şahsiyetlere bina edilmez mucibince bizlere azami manada nazarları baki hakikatler mecmuası olan risalei nur hakikatlerine çevirtmek ve bu meyanda gayret sarf etmek ile risaleinura layık ve ruhuna uygun bir hizemet etmek ile ancak üstadımızın manevi hüvyetini göstermiş olur.
Mehdiliğin üç mümessili vardır. Hz Üstad ra birinci Mehdidir. Hadis-i Şeriflede tebşir edilen Mehdi-yi Ekber eğer gelmiş olsaydı. Rasulullah sav in vermiş olduğu müjdeler gerçekleşmiş olurdu. Vazifenin ehemmiyeti açısından bakıldığında Üstad hz lerinin vazifesi daha ehemmiyetlidir. Fakat günümüzde islam topraklar işgal altında ve analar bacilarimiz tecavüze uğruyor, müslümanlar zulümlerin en katmerlisini gördüğü ve ittihad-ı islamın oluşmadığı günümüz için “Hadis-i Şeriflerde Müjdelenen Büyük Mehdi Üstadtır ” Dediğinizde, kocaman HANİ MEHDİ AS MIN ALEM-İ İÇTİMAİYEDE SİYASİYEDE MAARİFTE VS İCRAATLERİ sorarlar adama !!! ve maskara ederler…