Meşrûtiyetin yolunu marifet ve faziletle yapalım

altSual: “Biz me’yus olduk; daha ne vakit bize gelecektir?”

Cevap: Yeis, aczden gelir. Yeis, mâni-i herkemaldir. Hamiyet ise, şiddet-i mevanie karşı şiddetle metanet etmektir. Hâlbuki şu zaman, mümteniat-ı adiyeyi mümkün derecesine indiriyor. Çabuk ye’se inkılâp eden hamiyet, hamiyet değildir. Ben, sizi tembellikten kurtarmak için, kabahatlerinizi gösteririm. Ona çabuk gelmek istiyorsanız, işte marifet ve faziletten demir yolunu yapınız; tâ ki meşrûtiyet, medeniyet denilen şimendifer-i kemalâta binip ve terakkiyat tohumlarını bindirerek, kısa bir zamanda mânilerden kurtulup geçerek size selâm etsin. Siz ne kadar yolu acele ile yapsanız, o da o derece acele ile gelecektir.

Sual: “İnşaallah, tâliimiz varsa biz de göreceğiz. Bize tevekkül kâfi değil midir?”

Cevap: Bîçare tâliinize siz de yardım etmelisiniz. Bağdat tarrarları gibi olmayınız. Sizin atalet bahanesi olan şu teşebbüssüz tevekkülünüz, nizam-ı esbabı reddettiğinden, kâinatı tanzim eden meşiete karşı temerrüd demektir. Şu tevekkül, döner, nefsini nakzeder.

Eski Said Dönemi Eserleri, Münâzarât, s. 214

LÛ­GAT­ÇE:
hamiyet:
Gayret.
mâni-i herkemal: Her kemale engel.
marifet: İlim, bilgi, eğitim.
me’yus: Ümitsiz.
mümteniat-ı adiye: Mümkün görünmeyen basit şeyler.
şiddet-i mevani: Engellerin şiddeti.
şimendifer-i kemalât: Mükemmellikler treni.
tâli’: Talih, baht, şans.
tarrar: Yankesici, hırsız.
terakkiyat: İlerlemeler, gelişmeler.
yeis: Ümitsizlik.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*