Nurunuzdan faydalanalım

“O gün münâfık erkekler ve münâfık kadınlar mü’minlere, ‘Bize bakın da nurunuzdan faydalanalım’ derler. Onlara, ‘Dönebilirseniz dünyaya dönüp nuru orada arayın (ama artık dönemezsiniz)’ denir. Derken mü’minlerle onların arasına bir duvar çekilir. O duvarın bir kapısı vardır; içerisi rahmet, dış tarafı ise azaptır.”1

En küçük bir nimet dahi ihtiyaç varsa büyük bir nimet hükmüne geliyor. Örneğin bir yudum su çöl ortasında susuz kalmış biri için gayet kıymettardır. Aynen öylede münafıklar mahşer günü karanlıklar içinde nura hasret kalacaklardır.

İman edip salih amel işleyen mü’minler parıldayacaklardır. Karanlıklar içinde feci akıbetlerine doğru giden münafıklarda bu nurdan yararlanma talebi ise netice vermeyecektir. Zira bu nur dünya hayatındaki amellerin sonucudur. Artık bu nuru elde etmenin yolu kalmadığını “Dönebilirseniz dünyaya dönüp nuru orada arayın” ifadesinde çok net anlaşılıyor. Duvar çekilmesi ise de gayet cay-i dikkattir. Azap ve rahmet bölümleri tamamen ayrılmıştır. Artık sonun başlangıcına gelinmiştir. Münafıkların sonsuza kadar azap çekeceği kesinleşmiştir.

Münafık ve diğer günahkârlar cehennemde de talepte bulunmaya devam eder: “Ateşte olanlar cehennem bekçilerine, ‘Rabbinize yalvarın da (hiç değilse) bir gün bizden azabı hafifletsin’ derler.”2

Bir gün gibi ebediyet içinde hiç hükmünde olan zaman diliminden “azabın hafifletilme” isteği de gayet ibretlidir. Kimi görseler onlardan yardım istemeleri çaresizliklerini izhar ediyor. Azabın bir gün hafifletilme talebi ise azabın ne kadar şiddetli olduğunu gösteriyor. Azabın tamamen kaldırılmasını talep edememeleri ise buradan çıkma ümidi olmadığını ve çok az sürede olsa hafif azap çekmeyi kâr olarak gördüklerini düşündürüyor. Bu feci akıbetten Allah’a sığınırız!

Dipnotlar: 1-Hadîd Sûresi, 13.; 2- Mü’min Sûresi, 49.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*