Olmayan sûikasta onlarca idam

GÜNÜN TARİHİ: 15 Haziran 1926

Resmî tarihin en büyük yalanlarından biri olan muhayyel “İzmir Sûikastı”nın üzerinden 95 yıl geçti. Neredeyse bir asırlık uzun bir zaman dilimi. Buna rağmen, hadiseye hâlâ objektif bir nazarla bakılabilmiş değil. Doksan beş yıllık ideolojik yaklaşım, aynen olduğu yerde kemikleşmiş halde duruyor.

Konuyu etraflıca araştıran bizim gibilerin, çoğu düzmece olan resmî ideoloji yalanını kabullenmesi, yahut benimsemesi mümkün değil. Aynı şekilde, bildiğimiz doğruları gizlememiz de söz konusu değil. Tarihî hakikat ne ise, hakikî vukuât ne ise, onu olduğu gibi nesillere aktarmak, bizim gibilerin millî, vatanî, vicdanî vazifesidir.

İşte, 15 Haziran 1926 kaydını taşıyan hayalî İzmir Sûikastı meselesini de aynı ölçü ve prensiplerle ele alıp anlatmaya gayret ediyoruz.

Söylentiye göre, söz konusu tarihte İzmir Valisi Kâzım Dirik’e gelen Giritli Motorcu Şevki isimli şahıs, bazı kimselerin M. Kemal’e sûikast plânladığı ihbarında bulunuyor.

Ortaya atılan “resmî iddia”ya göre, eski Lazistan mebusu Ziya Hurşit ile arkadaşları, iki gün sonra (17 Haziran) İzmir’e gelmesi beklenen M. Kemal’e sûikast yapıp kaçmayı plânlamışlar.

İhbarı ciddiye alan valilik, derhal harekete geçer ve adı geçen şahıslar tutuklanmaya başlanır. Tevkifler, İzmir’le sınırlı kalmaz, ayrıca Ankara ve İstanbul’dan da tanınmış şahsiyetleri içine alacak şekilde hadise genişletilir.

Tutuklananlar arasında Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat ve Erzurumlu Rüştü Paşa gibi eski İstiklâl Harbi komutanlarıyla, yakın zamanda kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının (TCF) şöhret kazanmış şahsiyetleri de var.

Hadiseye neresinden bakılırsa bakılsın, yapılan işin bir tertip, bir komplo ve bir kumpas olduğu âşikâr.

İktidardaki Halk Partisi, muhalifleri sindirmek için, yine kendisinin plânlamış olduğu entrika dozu yüksek bir operasyondur, muhayyel İzmir Sûikastı Hadisesi.

Evet, bu sûikast iddiası, tamamıyla hayalidir. Zira, M. Kemal, o tarihte henüz Balıkesir’de olup, ortada teşebbüs edilmiş bir sûikast mevcut değildir.

Nitekim, bilâhare İzmir İstiklâl Mahkemesi’ne çıkarılan eski Şark Cephesi Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa da, orada gördükleri karşısında hayrete düşer.

Karabekir, hiç ilgisiz insanların, hayatta hiç tanışmamış ve görüşmemiş kimselerin nasıl olup da aralarında işbirliği yapmış oldukları iddiasıyla mahkemeye sevk edildiklerini hayretle sorar. (Bkz: Günlükler; ilgili tarih)

Ankara’dan İzmir’e sevk edilen uyduruk İstiklâl Mahkemesi, hayalî sûikastten birinci derecede sorumlu ilân ettiği Ziya Hurşit ile 13 arkadaşını idam cezasına çarptırır. Yani, hiç vuku bulmamış bir sûikast ihtimaline binaen tam 14 vatan evlâdı orada idam ettirilir.

İdam edilmeyenler de, siyasetten ve ülke yönetiminde bulunmaktan büyük ölçüde men’edilir.

Düşünün ki, idamdan kıl payı kurtulan Karabekir Paşa bile, ömür boyu casus takibi altında bulundurulur. Fakir ve sefil bir hayata mahkûm edilmek istenir. Elindeki evraklar ile yayına hazırlamış olduğu kitapların çoğu yakılarak yok edilir.

Öyle ki, paşanın yeniden siyasete atılması dahi, ancak 1939 seçimlerinden sonra mümkün olur.

Vak’adan birkaç hafta sonra, yani 13 Temmuz’da İzmir sûikastı dâvâsı nihaî karara bağlandı. Buna göre, dâvânın soruşturma müddeti bir ay bile sürmedi.

Ne hayrettir ki, sadece üç haftalık bir mahkeme safhası ardından 14 idam ve birçok kişiye de muhtelif ağır cezalar kesildi.

Birçoğu mebus olan idamlıklar listesinde şu meşhûr isimler yer alıyor: Saruhan milletvekili Halis Turgut, İstanbul milletvekili İsmail Canbulat, Erzurum milletvekili Rüştü Paşa, eski Lazistan milletvekili Ziya Hurşit, Trabzon milletvekili Hafız Mehmed, eski Ankara valisi Abdülkadir, Kara Kemal ve diğerleri…

İktidar kanadının, muhalifleri bitirme planı henüz tamamlanmamıştı. İzmir’den sonra Ankara İstiklâl Mahkemesi’nin 26 Ağustos 1926 tarihli tebliğ kararına göre, aralarında Hamidiye Kahramanı Rauf Orbay’ın da bulunduğu birçok asker ve siyasî muhalifin daha cezalandırılması isteniyordu.

Verilen karar gereği, yurt dışında bulunan Rauf Bey ve bir grup arkadaşı çeşitli hapis ve sürgün cezasına çarptırılırken, birçok mebus, bürokrat ve askerin de aralarında bulunduğu kimseler ise Ankara’da idam edildi.

Mahkemede idam edilmekten kurtulabilen, ancak askerî ve siyasî faaliyetlerine takoz konulan diğer meşhurlar ise şunlar: Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Cafer Tayyar Paşalarla milletvekillerinden Faik, Sabit, Halet, Feridun Fikri, Kâmil Zeki, Bekir Sami…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*