Lozan’a Rauf Orbay gitmeliydi

İstiklâl Harbi kahramanlarından Şark Fatihi ve Gümrü Antlaşmasının muzaffer kumandanı Karabekir Paşayı küçümseyen Aydınlıkçılar ile Perinçekgiller, ilk Başbakanlardan “Hamidiye Kahramanı” Rauf Orbay’ı da aynı şekilde küçümseyerek hafife alma cihetine gittiler.
Lozan sürecini iliklerine kadar yaşayan bu şahsiyetlerin iktibasen yayınladığımız söz ve beyanlarını inkâr edemedikleri için, haliyle işin kolayı olan “basite indirgeme” ve “önemsizleştirme” taktiğini uyguladılar. Yemezler.

*

Bir önceki yazıda, Kâzım Karabekir Paşanın hem şahsiyeti itibariyle, hem de İstiklâl Mücadelemiz ve bilhassa Lozan’daki gelişmelere dair yazdıklarının yakın tarihimiz açısından ne derece önemli olduğunu nazara vermeye çalıştık.

Aynı perspektiften bakarak, bugün de Oramiral Hüseyin Rauf Orbay’ın hayatına ve hizmetine dair özet halinde bazı bilgileri takdim etmeye çalışalım.

*

Balkan Savaşları’nda “Hamidiye Kahramanı” nâmı verilen ve Millî Mücadele döneminin de en önemli siyasî-askerî şahsiyetlerinden biri olan Hüseyin Rauf Orbay, 27 Temmuz 1881’de İstanbul Cibali’de doğdu. Babası, Kafkas (Abhaz) kökenli bir aileden olan Oramiral M. Muzaffer Paşa, annesi Kürt aşiret reislerinden Cizreli Bedirhan Paşanın kızı Rüveyde Hanımdır.

Trablusgarp Askerî Rüşdiyesi’ni ve akabinde Heybeliada Bahriye Mektebi’ni bitirdikten (1899) sonra, aynen babası gibi deniz subayı olarak Osmanlı Donanması’na katıldı.

Bilâhare, Yarbay rütbesiyle Bahriye Nezâreti Erkân-ı Harbiye Reisliği makamına getirildi. Ardından, Tuna Milletlerarası Komisyonu’nda Osmanlı’yı temsil etti. Balkan Savaşı’nın deniz kısmı muharebelerinde Hamidiye kruvazörünün kumandanı olarak görev yaptı. Bu savaşlarda elde ettiği muvaffakiyetler sebebiyle “Hamidiye Kahramanı” unvanıyla yâdedildi.

*

Rauf Orbay, Lozan’a gidecek heyetin başındaki şahsiyet olmalıydı. Neden?

Elcevap: 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nda Osmanlı hükümetini temsil eden Orbay, üstelik Ankara hükümetinde Başbakan olduğu esnada (1922-23) düzenlenen Lozan Konferansı’na Türkiye heyetinin başkanı olarak katılmalıydı. Zira, Lozan Barış Antlaşması, söz konusu Mondros Ateşkes Antlaşmasına istinaden yapıldı. Dolayısıyla, o meseleyi en iyi bilenlerin başında Rauf Orbay geliyordu.

Üstelik, bu yöndeki isteğini Meclis Başkanı Mustafa Kemal’e de iletti. Ne var ki, M. Kemal onun bu talebini şu gerekçe ile reddetti: “Sen orada kendi kafana göre hareket edersin; İsmet ise, benden habersiz hareket etmez.”

Türkiye’de en üst seviyede askerî ve siyasî görevlerde (Erzurum ve Sivas Kongreleri, Amasya Tamimi, Bakanlık, Başbakanlık, Meclis İkinci Başkanlığı…) bulunmuş olan Orbay’ın, Lozan’daki gelişmelerle ilgili olarak kayıtlara geçen ifadelerine göre, İsmet Paşa, Türk heyetini orada safdışı ederek, Lozan’da Yahudi Hahambaşısı Haim Naum’u arabulucu olarak tayin etmiş.

(İktibaslar için bkz: Feridun Kandemir, Hatıraları ve Söyleyemedikleri ile Rauf Orbay)

*

Rauf Orbay’ın da dahil olduğu muhalif grubun lider kadrosu, 1926’daki “İzmir Sûikastı” bahanesiyle idamla yargılandılar, cezalandırıldılar ve siyasetin tamamen dışına itildiler.

İşin garibi, Rauf Orbay, o tarihte tedâvi için gittiği Viyana’da bulunmasına rağmen, uyduruk İstiklâl Mahkemesi tarafından tam 10 yıllık hapis cezasına çarptırıldı.

Bu sebeple, Rauf Orbay, ancak 1935’ten sonra yurda dönebildi. 1940’ta suçsuzluğu yönünde açtığı dâvâyı kazandı ve Askerî Temyiz Mahkemesi’nin kararıyla, bir bakıma kendini aklatmış oldu.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*