Risale-i Nur hakkında bir muhavere

Risale-i Nurlar, Kur’an’ın manevi bir tefsiridir.

Asrın insanlarına muhtaç olduğu iman dersleri veren hakikatler hazinesidir. Kur’an ayetlerini okumayı, anlamayı, yaşamayı ve tefekkür etmeyi öğreten ilim ve irfan deryası, istikamet nurları, feyizler mecmuasıdır.

İslam davasının ulvi hakikatlerini, mukaddes düsturlarını, müstakim ölçülerini, fert, aile, toplum hayatındaki sorumlulukları ayet ve hadislerin ışığında imanlı, ihlâslı, şuurlu talebeler yetiştiren ilim ve irfan ocağıdır. Bu vasfıyla insanlara mefkûre düşüncesi, fikir zenginliği, anlayış ufku, istikamet rotası, şuurlu şahsiyet, objektif bakış açısı, müspet düşünme ve değerlendirme melekesi kazandıran nur mektebidir.

Risale-i Nur eserleri telif edildiği günlerden itibaren müdakkik okuyucuları ve müştak mensupları olan Nur Talebeleri tarihi seyri içinde sürekli artış göstermişler. Zaman, mekân, şartlar, maniler, müşkülatlar ve müeyyideler nur risalelerine olan muhabbeti, arzuyu, iştiyakı, talebi azaltmamış; artırmıştır. Bir asırdan fazla müddet içinde Kur’an ayetlerinin nurlarını, sürurlarını gönüllere tebliğ, tedris, tahkim, tavsiye ve neşreden Risale-i Nur Külliyatının hizmetleri dünya dillerine çevrilmiştir.

Kıtalar ötesindeki insanlara Kur’an ve iman hizmetlerinin nurları ulaşmış, kabul görmüştür. Dünya devletlerinde ve İslam âleminde iman esaslarının, hak ve hakikatin tevhit bayrağı dalgalanmaktadır. Risale-i Nurların vasıfları, hususiyetleri, meziyetleri, manevi zenginlikleri, tevafukları, sırları, işaretleri ve okuyanlara kazandırdığı ihlâs, huzur, saadet, samimiyet, iman ve İslam kardeşliği gibi maddi ve manevi faydaları saymakla bitmez.

Bediüzzaman, asla dünya menfaati gözetmeden Allah’ın (cc) rızasını ve hoşnutluğunu nazara alarak telif ettiği Kur’an tefsiri, nur risaleleri, Hz. Peygamberimizin hayatı, hadisleri ve sünnetindeki kutsi ölçüler, işaretler ve tavsiyelerle Asr-ı saadet hayatını fiilen yaşamaya gayret göstermiştir. Ömrünü Kur’an ve iman davasına vakfetmiş; hapisler, nefiyler, baskı, zulüm, gurbet, hastalık, mahrumiyet gibi maniler bu ulvi davanın inkişafına mani olamamıştır. Nur davası gönüllerde makes bulmuş, iman cevheri kalplere yerleşmiştir.

Bu şanlı kervanın mümtaz yolculara İlahi inayetler, tevafuklar, teşvikler, bereketler, kerametler, inayetler, imkânlar, manevi ihsanlar hizmet kervanının yolculuğunda işaretler ve beşaretler olarak hatıralarda ve hafızalarda yerini almıştır.

Kur’an’ın mukaddes İslam davasını asrımızın insanlarının anlayabileceği ifade zenginliği, sadeliği, letafeti ile muhatabın aklına, kalbine ve idrakine anlaşılır bir üslupla, bariz delillerle ikna ederek hitap eder. Okuyanlara orijinal misaller, müspet ilimlerin teyit ve tespit ettiği kâinattaki varlıklar, olaylar, faaliyetler, nizam ve intizam üzerinden aklı ve kalbi ikna eder, imanı güçlendirir.

Risale-i Nur Kâinatı tefekkür ettirir, mana-ı harfiyle okutur. Her şeyin hikmet yönündeki yaratılış mucizelerine nazarları çevirir, sanatı ve sanat üzerindeki ölçüler, nakışlar, süsler ve işlemelerin sanatkârı gösterdiği gibi yaratılışta taklidi mümkün olmayan birlik mühürleri, tevhit delilleriyle Rabbimizin eseri olduğunu Risale-i Nur’da geçen şu cümle işaret eder: “Senin tarif edicilerin, bütün masnuatındaki mucizelerindir.”

Bediüzzaman hazretleri, Nur Talebeleri ve Risale-i Nur Eserleri, mahkemelerden berat almış, ehl-i vukuf heyetlerinin incelemesinden geçmiş, milyonlarca mensubunun vukuatsız yaşantısı ve inkâr zulmetinden iman nuruna kavuşmuş insanların örnek hayatları, Ziya Paşa’nın beytini hatırlatıyor: “Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*