Ümmü Seleme (?- 667)

İslâmiyet’i kabul edenlerin ilklerindendir. Kocası ile birlikte Habeşistan’a hicret eden Müslümanlar arasında yer almış ve bir süre burada yaşamıştır. Eşi Ebu Seleme Uhud Savaşı’nda aldığı yaranın etkisiyle şehit olup, dört çocuğuyla birlikte kimsesiz kalınca, Peygamber Efendimiz Ümmü Seleme’yi nikâhına, çocuklarını da korumasına almıştır. Asıl adı Hind olmakla beraber Ümmü Seleme künyesiyle meşhur olmuş, Peygamber Efendimizle evlendikten sonra da Ümmü’l-Mü’minin unvanını almıştır.

 Hazreti Aişe’den (ra) sonra en fazla hadis rivayet eden hanım sahabedir. Risâle-i Nur’da ismi Ümmü’l-Mü’minin Ümmü Seleme olarak geçmekte ve “meşâhir-i ulema-i Sahabe”den denilmek suretiyle, meşhur olan alim sahabelerden biri olarak vasıflandırılmaktadır (Mektubat, s. 130). Künyesi Ümmü Seleme Hind binti Ebu Umeyye Süheyl bin Muğire bin Abdullah bin Ömer bin Mahzum şeklindedir.

Ümmü Seleme’nin doğum tarihi ve ilk hayatı ile ilgili teferruatlı bilgi mevcut değildir. Dolayısıyla doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Mekke’de dünyaya gelmiştir. Babası Ebu Umeyye Süheyl bin Muğire, annesi ise Atike binti Amir’dir.

Ümmü Seleme evlilik yaşına geldikten sonra halasının oğlu Ebu Seleme bin Abdülesed ile evlendi. Evlilikleri boyunca mutlu bir beraberlik yaşadılar. İslamiyet’in zuhuru üzerine kocası ile birlikte Müslüman oldu ve ilklerin arasına katılma şerefine nail oldu. Bu arada Müslümanlara Müşrikler tarafından yapılan zulümden onlar da nasiplerini aldılar. İşkencelerin çekilmez bir hal almasından sonra kocası ile birlikte Habeşistan’a hicret ettiler.

Gurbette olduğu sıralarda Zeynep, Seleme, Ömer ve Düre isminde dört çocuğu dünyaya geldi. Oğulları Seleme’nin ismine izafeten kendisi “Ümmü Seleme” ve kocası da “Ebu Seleme” künyesini aldı. Asıl adı Hind olmasına rağmen gerçek adı unutuldu ve Ümmü Seleme künyesiyle meşhur oldu. Hicret ettikleri Habeşistan’da uzun bir süre kaldıktan sonra tekrar memleketleri olan Mekke’ye geri döndüler.

Ümmü Seleme, Mekke’ye geldikten sonra tekrar büyük zülüm ve işkencelere ailesi ile birlikte maruz kaldı. Bu sefer de Medine’ye hicret etmek zorunda kaldı. Ancak, yolda Müşrikler tarafından yakalandı ve ailesinden koparılarak Mekke’deki evinde yalnız başına yaşamak zorunda bırakıldı. Böylece hem kocasından hem de çocuklarından ayrı ve çileli bir hayat yaşadı. Bu duruma daha fazla dayanamayan bir akrabasının yardımıyla kurtularak Medine’ye gitti. Eşi ve çocuklarına kavuştu.

Ümmü Seleme, mutlu ve huzur dolu bir hayat sürdürürken ve eşlerin de birbirinden çok memnun olmalarının da etkisiyle, herhangi birisinin vefatı durumunda diğerinin evlenmemesi konusunu aralarında konuştular. Ümmü Seleme, kocasının vefat etmesi durumunda bir daha evlenmeme niyetindeydi. Cennetlik olan eşini kaybeden ve ondan sonra evlenmeyen eşlerin cennette Allah tarafından bir araya getirileceklerini duymuş ve buna nail olmak için de kocasına ölüm sonrası evlenmeme teklifini götürmüştü. Ebu Seleme ise bu teklife sıcak bakmadı. Kendisinin ölümünden sonra evlenmesini ve daha hayırlı birisini bulabileceği telkininde bulundu. Ayrıca, “Allah’ım, Ümmü Seleme’ye benden sonra daha hayırlı ve onu hor görmeyecek, incitmeyecek bir koca nasip et” mealinde dua etti.

Ümmü Seleme’nin kocası Ebu Seleme, Uhud Savaşında ağır şekilde yaralandı. Bir süre sonra da bu yaranın etkisiyle şehit oldu. Böylece kendisi dul ve dört çocuğu da yetim kaldı. Peygamber Efendimiz (asm), Müslümanlara, bir musibetle karşılaştıklarında sabretmelerini ve Cenab-ı Hakk’tan uğranılan musibetin mükafatını ihsan etmesi ve daha hayırlısına kavuşturması için niyazda bulunmalarını tembihlemişti. Bu mübarek Müslüman hanım da bu mealde duada bulundu.

Ümmü Seleme, dul kaldıktan ve dinen beklenilmesi gereken (iddet) sürenin dolmasından sonra bir çok sahabe tarafından evlenme teklifi aldı. Ancak bunları kabul etmedi. Daha sonra Peygamber Efendimiz (sav) de aracılar vasıtasıyla evlenme teklifinde bulundu. Bu teklife de hemen olumlu cevap veremedi. Çünkü, hem yaşı ilerlemiş hem de dört yetim çocuğu vardı. Kimseye yük olmak istemiyordu. Başta Peygamber Efendimiz olmak üzere sahabeler de bu yaşlı kadının çocuklarıyla beraber ortada kalmasına gönülleri razı değildi.

Peygamber Efendimiz (asm), bizzat kendisiyle görüşmeye gitti. Ümmü Seleme, yaşlı olduğunu ve dört çocuğu olduğunu ve aynı zamanda çok kıskanç olduğunu söyledi. Bu ifadeler karşısında Peygamber Efendimiz de yaşlı bir kadınla evlenmenin ayıp olmadığını, yetimlerine bakacağını, kıskançlığının gitmesi için de Cenab-ı Hakk’a dua edeceğini söyleyerek onu razı etti. 626 yılında nikahları kıyıldı.

Ümmü Seleme, bu evlilikten sonra müminlerin annesi anlamına gelen “Ümmü’l-Mü’minin unvanıyla anılmaya başlandı. Peygamber Efendimizin vefatına kadar geçen yaklaşık 6 yıl boyunca en yakınında bulunma şerefine nail oldu. Bir çok mucizeye tanık oldu. Veda Haccı dahil olmak üzere sürekli bir biçimde Peygamber Efendimizin yanında bulundu. Bu yakınlığın etkisiyle ilmi noktada Sahabelerin önde gelenleri arasında yer aldı. Hanım Sahabeler arasında Hazreti Aişe’den (ra) sonra en çok hadis rivayet eden ikinci hanım Sahabe oldu.

Ümmü Seleme, rivayet ettiği hadisleriyle önemli bir konuma geldi. Risale-i Nur’da da rivayet ettiği bazı hadislere yer verilmektedir. Risale-i Nur’da, Ümmü Seleme’nin adı, Ümmü’l-Mü’minin Ümmü Seleme olarak geçmekte ve “meşâhir-i ulema-i Sahabe” (Mektubat, s. 130) olarak zikredilmektedir. Yine, Peygamber Efendimizin bir ceylan ile konuşmasına şahitlik ettiği (Mektubat, s. 155), hurma ağacıyla ilgili mucizeyi aktaranlardan birisi olduğu (Mektubat, s. 130) ve Cebrail Aleyhisselamı Dıhye suretinde birkaç kez gördüğü belirtilmektedir. (Mektubat, s. 157). Cebrail (as), Peygamber Efendimizin Sahabelerinden birisi olan Dıhye (ra) suretine girer ve bu haliyle Sahabelerin arasında görünürdü. Yine böyle bir seferde Peygamber Efendimizin yanına gelerek bir soru sordu. Peygamber Efendimizin cevabından sonra da ayrıldı ve ortadan kayboldu. Onun gidişinden sonra Peygamber Efendimiz, soruyu soran kişinin Cebrail olduğunu Sahabelerine bildirdi.

Ümmü Seleme, Peygamber Efendimizin iltifatına mazhar olduğu gibi yetim kalan çocukları da Yüce Peygamberin yakın ilgisine mazhar oldular. Peygamber Efendimiz bir seferinde abdest aldıktan sonra, Ümmü Seleme’nin kızı Zeyneb’in yüzüne biraz su atarak şakalaştı. “O suyun temasından sonra, Zeyneb’in hüsün ve cemâli acip suret almış, bedîülcemal (eşsiz güzellik) olmuş.” (Mektubat, s. 151)

Hadis ilminde üstün bir mevkie ulaşan Ümmü Seleme, kadınlar arasında en çok fıkıh bilgisine sahip kişi oldu. Hayatı boyunca takva üzere yaşamaya azami gayret gösterdi. Zamanının önemli bir bölümünü ibadetle geçirdi. Cömertliği ile tanındığı gibi insanları da cömert davranmaya teşvik etti. Namazın faziletlerine işaret ederek, özellikle zamanında kılınmasının ehemmiyeti üzerinde durdu.

Peygamber Efendimizin (asm) en son vefat eden hanımı olan Ümmü Seleme, 667 yılında Hakk’ın rahmetine kavuştu. Medine-i Münnevverede Baki Kabristanı’na defnedildi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*