Van Bediüzzaman´la daha güzel!

Image
Eski lisanımızla: Şark! Yeni dilimizde; Doğu! Yani Anadolu’nun güneşin doğduğu yere uzanan mekânları… Yalçın kayaların, karlı dağların, boş sahraların, garip ama temiz, samimî, halis insanların yaşadığı, sert iklimiyle meşhur diyarın adı. Mertliğin, samimiyetin, misafirperverliğin hâkim olduğu coğrafya.

“Mimsiz Medeniyet” denen illetin yeni yeni uğradığı, ama çok fazla tahribat yapamadığı topraklar.
Mahrumiyet dozunun hâlâ biraz fazla olduğu hissini veren mekânlar.

Serhat şehri Van! Asrın başında bu topraklardaki lâkabıyla “Seydasıyla”, dünyaya yayılan ünüyle Bediüzzaman’ıyla ve Risâle-i Nur’un “şahs-ı manevisi”yle kucaklaştı, Pazar günü Yukarı Nurşin Camii’nde.

Bu sene beş bine yakın gönül sevdalısı Nurun hadimi kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, ihtiyarıyla, çocuğuyla, yerlisi ile Anadolu’nun her tarafından gelen gönül erleriyle hep birlikteydiler.

Bu yıl da Van sokakları, esnaf dükkânları, bilboardlar… Her mekân ve Van halkının tamamına yakını “Seydalarına” ve onun misafirlerine bir başka coşkuyla kucak açmıştı. Şehre ilk ayak bastığınızda bunu hemen hissetmiştik.

Güzel ülkemin bu topraklar için—bizim camiada olmasa da—meşhur söylemi olan “makus talihinin” çaresi ve reçetesi ve uygulaması Bediüzzaman’la vardı ve hep belliydi. Yirmi yıllık tahsil hayatında da, esir düştüğü “Birinci Cihan Harbi”nde de hep bunu haykırmış ve hayatını ortaya koyarak bunu ispat etmişti.

Bu dâvâ; 1910’larda Erek Dağında, Horhor’da, Çoravanis’te kilitlenip, bloke edilip kalmadı. “Seydanın” manevî kumandasıyla, “keçe külâhlıların” şehadetiyle, “saff-ı evvellerin” sadakatiyle, “naşirlerin” himmet ve gayretiyle bu asra ve bu günlere taşındı. Bu topraklar ve bu coğrafyada da kalmadı. Cihanşümul; evrensel oldu! Elhamdülillâh.

“Cenetasâ baharların!” ciddî kokusunu alıyoruz. Muhabbet fedailiğinin tatbikatında kulaç atıyoruz! Gerçek sulh ve barışın tatbikatını yapma gayretinde ilerliyoruz. İrtibatın ve kucaklaşmanın hazzını yüreklerimizde hissediyoruz. Meşveret ve şûrânın meyvelerini tadıyor ve tatbikatına daha fazla gayret ediyoruz.

Ve ümitsizliğe düşenlere; Kur’ân’ın Mücevherat Dükkânından reçete ve çareler sunmaya ve üretmeye odaklanmayı hedefliyoruz.

Hiç durmadan; manevî dinamikleri meşrû zeminlerde kullanmak gereği konusunda gayretlerimiz devam ediyor. Bu hayal ve hedefleri icraata dökme gayretindeyiz.

Hem içeride, hem de dışarıda kardeşlik. Hak, hukuk, adil idare, hakperest idareci, maharetli lider, kudretli müteşebbis, makul çözüm üreten kadrolar; hukukun tarafsız bir şekilde tam tatbik edildiği demokratik, âdil, hakperest, vicdanlı insaflı muameleye talibiz.

“Şark insanının” bu samimiyeti, kardeşliği, fedakârlığı, açık yürekliliği ve mertliğine tercüman olacak maharetli şahıs ve tatbikatlara acil ihtiyaç var! Bu bahtiyar insanların dertlerini anlayacak, su-i istimale tevessül etmeyecek, onlarla hemhal olacak bir irade ve dirayet aranıyor. Esas boşluk burada. Esas dert bu!

Geçmişte bunu başaran, geleceklerine reçete yazan birisi var mı? Evet var!
“Şarkın yalçın kayalıklarından tulû eden bir ateşpare-i zekâ var!” Hem Şarkın ufkunda, hem de Garptaki payitahtta; İstanbul’da tulû eden bu zat Hazreti Bediüzzaman’dır.

Asırları ve milyonları, belki de milyarları bütün samimiyeti ile kucaklayan, onların dertleriyle dertlenip, onlarla hemhâl olan, gençliğinin en dinamik anlarını o topraklar için cansiperâne feda eden büyük ve muhteşem bir zat Bediüzzaman!

Vefatından elli yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen sadece doğuda, şarkta değil; batıda ve garpta da yıldızı parlayan, parlamaya devam eden bir zat o!

Geçen Pazar onun diyarında, yirmi senesini ilim, irfan, mücadele, maddî ve manevî mücahede ile geçirdiği serhat şehri Van’daydık. Onun dâvetine icabet etmek için oradaydık. Ona bağlılığımızı teyid etmek için oradaydık. Onun hâlâ vazife başında olduğuna inanarak, manevî tasarrufunu yaşatmak, ona karşı vefa borcumuzu ödemek için oradaydık.

Kimler mi oradaydı? Van toprağıyla, taşıyla, fedakâr Nur Talebeleriyle, esnafıyla, idarecisiyle, emniyetiyle her görüşten insanıyla oradaydı. Birlikteydik. Beraberdik. Çünkü kardeştik.

Garp da (batı) oradaydı. İstanbul’u, İzmir’i, Erzincan’ı, Antalya’sı, Diyarbakır’ı Gaziantep’i, Cizre’si, Batman’ı, Muş’u, Kahramanmaraş’ı, Adana’sı, Mersin’i, Iğdır’ı, Bursa’sı, Çorum’u, Hatay’ı, Kars’ı, Zonguldak’ı ve bu yıl Almanya’sı gruplar halinde… Hülâsa İslâm’ın sevdalıları, Anadolu’nun fedakârları bir geniş coğrafyanın mozaiği oradaydı.

Şark vilâyetlerini ve ilçelerini zaten saymama gerek yok. Onlar hepsi oradaydı. Çok hoş bir ev sahipliği yaptılar. Yüzlerce gönül dostunu bir haftaya yakın bir zaman diliminde en güzel şekilde misafir edip mihmandarlığın en güzel örneklerini verdiler. Kendilerini tebrik ediyor, hizmetlerinin devamını diliyorum.

En önemlisi “Mevcut Şark Ulemasının” büyük bir kısmı; geçen sene olduğu gibi bu yıl yine oradaydı. Gelip “Şarkın Seydasına” teslim olduklarını, onun kucaklayıcılığı ve şefkatine biat ettiklerini, bağlılık ve sadakatlarını bir defa daha teyit ettiler. Ünü ve namı Türkiye topraklarını çoktan aşmış bir “Üstada” talebe olmak, ona saygı duymak, onun fikirlerine arka çıkmak her kim olursa olsun onlar için ayrıcalıklı bir şereftir. Çünkü “Şarkın Seydası” İslâm âleminin “Bediüzzaman”ı hayatını kâinatın en büyük hakikati olan Kur’ân’a ve imana adamıştı. Kur’ân’dan sunduğu reçeteler; hem bu toprakların insanı için, hem de beşeriyet için turfandalığını, tazeliğini ve geçerliliğini hâlâ koruyor! O, çok yönlü emsalsiz bir mücahid!
Evet, dört yıldan beri devam eden ve artık tamamıyla “geleneksel” hâle gelen ve devam etmesini istediğimiz “Bediüzzaman Van Mevlidine” bu yıl katılanlar kemmiyeten de, keyfiyeten de geçmiş yıllara göre çok daha fazlaydı.

Geçmiş yıllara göre organize daha güzeldi. Gayret, fedakârlık, samimiyet, kardeşlik, birlik, beraberlik daha da ön plâna çıktı. Gelecek yıllara yeni projelerin ön hazırlığına kapılar açıldı. İnşâallah gelecek yıllardaki “Bediüzzaman Van Mevlidleri” çok daha farklı ve kaliteli olacak. Manevî temelleri atılan “Medresetüzzehra Projesinin” maddî harcının da atılacağı günlerin müjdesini kokluyoruz!

Diyanet camiasının ve yerli halkın bu yıl çok daha fazla “Bediüzzaman Van Mevlidine” sahip çıkması; İslâmiyet, dâvâmız, ülkemiz ve insanlık açısından azımsanmayacak bir merhaledir.

Bu mevlidle kardeşlik bağlarımızı, birlik beraberliğimizi bir defa daha kuvvetlendirdik. Gaflet içerisinde olmaması lâzım gelen “büyük kafalara” bir çözüm mesajı daha sunduk. Mevlidden önce de, sonra da bize düşen “tebliğ ve dâvet” vazifemizi çok iyi bir şekilde îfâ ettik. Gelecek yıl için de eksik ve planlarımızı not alarak sağ selâmet memleketimize avdet ettik.

Mevsimin sıcaklığına rağmen Anadolu’nun her tarafından otobüslerle, minibüslerle, uçaklarla “batı”, “doğuya” akın etti. Kucaklaşma gerçekleşti.

Cenâb-ı Hak böyle bir Üstada bizi hakikî bir talebe etsin. (Âmin) Onun yüce dâvâsını daha da yüceltsin. (Âmin) Hayatını sadece Müslümanlara değil, insanlığa adayan bu büyük Üstadımızdan ebeden razı olsun. (Âmin)

Daha nice mevlidlerde ve hizmet dolu faaliyet ve günlerde birlikte olmak dilek ve temennisiyle…

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*