Yangın var

Yangın var; vicdanlarda
Yangın var; akıllarda
Yangın var; kalplerde
Yangın var; zihinlerde
Yangın var; şirket-i manevîye-i uhrevîyede…
Yangın var; hadimlerinde
Yangın var; evlâtlarda
Yangın var; annelerde
Yangın var; babalarda
Yangın var… Yangın…

Ve Üstad… “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor, içinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda birisi beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış, ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!.. (Tarihçe-i Hayat, Isparta Hayatı)” diyor.

Hem diyor ki: “Cemiyetin îman selâmeti yolunda âhiretimi de fedâ ettim. Gözümde ne Cennet sevdâsı var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon  Türk cemiyetinin îmânı nâmına bir Said değil, bin Said fedâ olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmânını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya râzıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistân olur. (A.g.e., Isparta Hayatı)”

Bediüzzaman Haftası münasebetiyle, İstanbul Yeni Asya hanım okuyucularının düzenlediği Üstadı Anma programına büyük bir katılım vardı. 30 Mart’ta Bahçelievler Necip Fazıl Kültür Merkezi’nde ve 6 Nisan’da Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde gerçekleşen programda, İstanbullu hanımlar, İstanbul’un yanı sıra çevre illerden gelen misafirlerini de ağırladı. Program muhtevasında açılış konuşması (Avrupa Yakası Emine Demir, Anadolu Yakası Gülçin Temel), Kur’ân tilâveti (Avrupa Yakası Saniye Ergün, Anadolu Yakası Hale Kaydım), Veda Yolculuğu adlı sinevizyon gösterimi ve ardından üniversite talebelerinin oynadığı “Yangın Var!” adlı tiyatro vardı.

İzleyicilerden büyük alkış alan tiyatro, herkesi bir vicdan muhasebesi yapmaya sevk etti. Senaryosunu, aynı zamanda oyuncularından biri olan, Boğaziçi son sınıf öğrencisi bir talebenin yazması ve hiçbiri tiyatro eğitimi almadıkları halde profesyonel bir oyun sergileyen talebeler dikkati çekti.

Tiyatroda, dershanede kalırken karşılaşılan vazife alma durumlarında, nefis ve şeytanın vazife almamak için nasıl yollara başvurduğu resmedildi. Dershanede kalan talebelerin omuzlarında İla-yı Kelimatullah dâvâsı olduğu, yapılacak küçük bir hizmetin bile aslında o büyük iman yangınına su taşımak olduğu ve bu bağlamda dershane hizmetlerinin de çok ehemmiyetli olduğundan bahsedildi.

Ayrıca yine dershane talebelerinin ve dolayısıyla bütün Nur Talebelerinin iman zafiyeti konusundaki vazifesine göstermesi gereken öneme vurgu yapıldı. Tiyatro boyunca “yangın vaar!” sedaları devam ediyordu. Çünkü her yerde imansızlık cereyanına kapılmış gençler, yetişkinler, kısacası alevleri göklere yükselen bir iman yangını vardı.

Tiyatroda ebeveynlere de önemli mesajlar vardı. Anne babaların da Nur hizmeti konusunda çocuklarına destek olmaları gerektiği gösterildi. Üstadın yukarıdaki sözleriyle son bulan tiyatronun ardından Bizim Aile dergisi Yayın Koordinatörü Yasemin Güleçyüz, “Şefkat Kahramanları” adlı kitabını oyuncu arkadaşlarımıza imzalayıp, hediye etti. Ve tiyatro sonrası yapılan yorumlardan bazıları şöyleydi:

“Tiyatro çıkışında yolda yürürken etrafıma baktıkça ‘Yangın var!’ sedası kulağımdan silinmedi uzun süre…”

“Çok beğendim Allah razı olsun bazı unuttuğum şeyleri hatırlattı. Şimdi tekrar gözden geçireceğim hayatımı ve insanlara ne kadar yardım etmeye çalıştığımı.”

“Üstadın hayatından kareler görmeye alışmıştık. Hepimizin silkinip kendimize gelmek için böyle kuvvetli bir ihtara ihtiyacımız vardı.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*