Yeni Asya bir davanın temsilcisidir

alt

Manisa’da düzenlenen 45. yıl programında konuşan gazetemiz yazarlarından Selahaddin Yaşar, “Yeni Asya’yı medyanın içinde bir kimliğin, bir davanın temsilcisi olarak görmek gerekiyor” dedi.

Yeni Asya bir dâvânın temsilcisidir

Bediüzzaman Beşlemesi’nin yazarı ve gazetemiz yazarlarından Selahattin Yaşar, “Yeni Asya’yı medyanın içinde bir kimliğin, bir dâvânın temsilcisi olarak görmek ve değerlendirmek gerekiyor” dedi.

Gazetemizin 45. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Manisa’da, Bediüzzaman Beşlemesi’nin yazarı Selahattin Yaşar’ın konuşmacı olarak katıldığı “Risale-i Nurun Medyadaki Dili” konulu konferans coşkulu bir kalabalıkla gerçekleştirildi. Manisa Kültür Merkezi Lale salonunda gerçekleştirilen program Manisa Diyanet Eğitim Merkezi Müdürü Osman Eğin’in Kur’ân-ı Kerîm’den okuduğu aşr-ı şerif ile başladı. Açılış konuşmasını yapan Yeni Asya Vakfı Manisa temsilcisi Sadettin Önal, “21 Şubat 1970 günü, ilk sayısını çıkaran Yeni Asya, daima hakkın, hukukun, hürriyetlerin, meşrûiyetin savunucusu oldu. Din, vicdan ve fikir hürriyetinin kemaliyle işler hale getirilmesi için çalıştı. Antidemokratik uygulamalara, haksızlıklara, zulümlere, meşrûiyet sınırları içinde, bütün gücüyle karşı çıktı” dedi. Önal, konuşmasında şunları söyledi:

“Yeni Asya’nın, 44 yıl zarfında çıkardığı, 16 bine yakın sayı, verdiği şerefli mücadelenin, canlı şahitleridir. Çıktığı günden bu yana, ulvî bir ideal ve inancın bayraktarlığını üstlenen Yeni Asya, çok zor şartlar altında, birçok çetin engelle mücadele ederek, bugünlere gelmeyi başardı. Yeni Asya bugün her şeye rağmen dimdik ayakta ise, bunu, sağlam inançlarına, ulvî bir dâvâya hizmet etme şuuruna ve aynı ortak ideali paylaşan ihlâslı okuyucularının hiçbir zaman eksilmeyen samimî ve sıcak desteğine borçludur.

NİCE YILLARA

Yeni Asya gazetemizin, tavizsiz istikrarlı çizgisinin tarihi belgelerini, her gün manşetlerinden, yakinen takip etmekteyiz.

1920’lerde Barla’da yakılan Nur meşalesini, her türlü zorluğa, engellemeye, sarsıntılara ve tehditlere rağmen, başarıyla, şanla, şerefle, vakarla taşıyan Yeni Asya, inançlarından ve mazisinden aldığı güçle, yepyeni ufuklara kanat açmaktadır.

Geride kalan 44 yıl boyunca bu ulvî dâvâya emeği geçen, hizmet erlerinden, rahmet-i Rahmana kavuşmuş olanları rahmetle anıyoruz. Hayatta olanlara minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz. Bu Nur hizmetine gönül vermiş olan herkesi yeni hamle ve hizmetlerimiz için el ele, gönül gönüle, omuz omuza birlikte çalışmaya dâvet ediyoruz.”

YENİ ASYA’NIN TAVİZSİZ ÇİZGİSİ

Konferansın konuşmacısı Selahattin Yaşar, bu hizmetin, sağlam bir temele dayalı olarak güçlendirdiği imanların fıtrî neticesi olarak, hürriyet şuurunu da  muhkem hale  getirdiğini ifade eden Yaşar, şunları kaydetti:

“Çünkü Bediüzzaman; ‘iman ne kadar mükemmel olursa, hürriyet de o derece parlar’ derken, bir hakikate vurgu yapmaktadır. Vefatından sonrada talebeleri de aynı çizgide yürümüş; iman ve hürriyet mücadelesinden asla vazgeçmemişlerdir. 27 Mayıs’tan 12 Eylül’e,12 Eylül’den 28 Şubat’a ve ondan sonraki bütün zulüm ve fitne odaklarının hedefinde olmasına rağmen Risale-i Nurları ve onun medyadaki dili olan Yeni Asya gazetesini yürümüş olduğu tavizsiz çizgisinden döndürememişlerdir.”

altİSTANBUL NERE, MANİSA NERE DEMEYİN

‘’Yeni Asya gazetesinin 45. kuruluş yılını birlikte anıyoruz. Nerede kutluyoruz?” diye soran Yaşar, “Plâkası 45 olan Manisa ilimizde kutluyoruz. İstanbul nere, Manisa nere demeyin… Eğer herhangi bir gazete olsaydı bunu söylemeye hakkınız vardı, ama Yeni Asya özelliği olan bir gazeteyse ve bu özelliği onun mensubiyetinden kaynaklanıyorsa, o gazete her yerde rahatlıkla anılır” diye konuştu. Yeni Asya gazetesinin çıkış serüvenini de anlatan Selahattin Yaşar, şöyle devam etti:

“Bediüzzaman vefat edeli kısa bir zaman olmuş. Ülke büyük bir kaos ortamına çekilmiş ve kanlı bir ihtilâl olmuş. Memleketin güzide bir evlâdı olan Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanı bu kanlı ihtilâle kurban verilmiş. Her yerde tutuklamalar, özellikle Nur Talebeleri üzerinde yoğunlaşmış. Devrin gazeteleri her gün ülkenin çeşitli yerlerinde ‘Nurcular yakalandı’ diye haberler vermekte adeta birbirleriyle yarış halindeler. Tutuklanan Nur Talebeleri birkaç gün sonra beraat edip salıverilince ise hiçbir gazete bunu haber yapmıyor. Tek taraflı bir linç olayı. Zübeyir Gündüzalp Anadolu’daki Nur Talebeleriyle irtibat kurması zor olduğu için, çözüm yolları arıyor. Beraat haberlerini gazetelerde neşrettirmek… Ama  bu da kolay değil. Gazete sahiplerinin ağır şartları var; en az beş bin gazete almak şartıyla bu ilânları yayınlayacaklarını söylüyorlar, ağabeyler de bunu kabul ediyorlar. Ta ki Nur Talebelerinin beraat ilânı herkes tarafından görülsün. O zaman şartları içinde Bediüzzaman’dan Risale-i Nurlar’dan bahsetmek büyük bir cesaret işi. Herkeste de bu cesaret yok. Bunun üzerine bir çıkış yolu arayan ağabeyler en sonunda bir gazetenin çıkarılmasına karar veriyorlar ve haftalık bir gazete çıkarıyorlar. Daha sonrada günlük bir gazete olarak çıkmasına karar veriliyor. Bütün bu imkânsızlıklara rağmen ‘Bismillah’ deyip Risale-i Nurun medyadaki dili olacak bir gazete hedefiyle yola çıktılar. İstanbul’da yayınlana bir gazetenin, Manisa’da 45.yılının kutlanmasını bu manada değerlendirmek ve bu gazetenin asıl sahibi memleketin evlâdıdır demek…”

YENİ ASYA MEDYAYA HAYSİYET GETİRMİŞTİR

“Anadolu’nun her yerinde bu insanlar bu gazeteyle haberleşiyorlar, sahibi oldukları gazeteyi anıyorlar, yadediyorlar” diyen İslâm Yaşar, şunları da söyledi:

“1910’larda Said Nursî nasıl bütün fikirlerini o zamanın gazetelerde neşretmişse bu zamanda da onun talebeleri, onun fikirlerini Risale-i Nur’un medyadaki dili olacak bir hüviyette neşrederek adeta onun bu zamanda yapacağı vazifeyi  yapmaktadırlar. Bugün çeşitli medya guruplarında ve kitaplarını okuduğunuz yaklaşık elliden fazla yazar ve çizer Yeni Asya mektebinden yetişmiş kişilerdir. Bu kişiler, Yeni Asya’da aldıkları imanî ve Kur’ânî terbiye doğrultusunda bulundukları yerde hizmetlerini devam ettirmektedirler. Bu ekolden yetişmiş insanının kaleminden kan damlamaz. Bu ekolden yetişmiş insanın sözlerinden iftira damlamaz. Bu ekolden yetişmiş bir romancının eserinde müstehcen neşriyat olmaz. Yalan, kin, kibir ve ona benzer şeyler olmaz. O zaman Yeni Asya medyada var olması hesabıyla bu medyaya biraz haysiyet gelmiştir. Biraz edep gelmiştir. Biraz şeref gelmiştir. Biraz kendini tanıma gelmiştir. Yeni Asya’yı medyanın içinde bir kimliğin bir dâvânın temsilcisi olarak görmek ve değerlendirmek gerekiyor.”

BİR ŞAHS-I MANEVÎ MERKEZİ OLARAK YENİ ASYA

Yeni Asya’nın bugün bir gazete değil, artık bir cemaatin adı olduğunun altını çizen Yaşar, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yeni Asya aynı zamanda cemaatler içinde bir grubun adıdır… Bir cemaat hassasiyeti adıyla kendini ifade etme adıdır. Bu isimle baktığımızda, Yeni Asya cemaati bu adla anılan bir cemaat memleketin zararına zerre kadar bir harekette bulunmuş mudur, dediğimizde, hiç kimse ‘evet, bulunmuştur’ diyemez. O zaman Yeni Asya bir cemaatin mensubiyetinin ismiyse, o zaman bu cemaatin özelliğini bir çekirdeğini taşıyor diyebiliriz. Bir şahs-ı manevî merkezidir, diyebiliriz. O zaman Yeni Asya Risale-i Nurun medyadaki dili dediğimizde, bu dil yalan söylemez, bu dil iftira etmez, bu dil haksızlık yapmaz,  bu dil olabildiğince hakkı haykırmaya devam eder.

Yeni Asya her zaman tek görüş ve ideolojiyi hâkim kılmayı amaçlayan dayatmacı anlayışlara karşı durarak daima hak ve hukuktan yana olmuştur.

Yeni Asya, din başta olmak üzere toplumun ortak değerlerinin hiçbir siyasî ticarî, maddî veya manevî çıkar hesabı için alet edilemeyeceği inancını taşımıştır.’’

PROGRAMDAKİ RENKLER

45. yıl programına ayrı bir renk katan Ali Oktay ve saz ekibi de, dinleyicilere unutulmaz ulvî anlar yaşattı. Gecenin mana bütünlüğüne uygun seçilen müziklerle adeta geçmişten günümüze bir köprü oluşturan Ali Oktay ve saz ekibine dinleyiciler yürekten teşekkür ettiler.

Programın sonunda Yeni Asya Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Şen, Yeni Asya için yazmış olduğu şiirini okudu. Geceye ayrı bir ahenk katan Hasan Şen’in, dinleyicilerin hissiyatına tercüman olduğu gözlendi.

Gece, İslâm Yaşar ve Yeni Asya gazetesi fıkıh günlüğü köşe yazarı Süleyman Kösmene’nin kitapların imzalamasıyla sona erdi. Programa Manisa ve çevre illerden gelen okuyucularımız da büyük ilgi gösterdi.

Konferansın video kaydı için: www.euronur.tv

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*