Türkiye-Ermenistan “normalleşme protokolleri”ni âdeta ıskat eden Amerikan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin “soykırım isnadı”, sâdece “Ermeni açılımı”nı fiyaskoya dönüştürmekle kalmıyor. ABD’nin küresel ve bölgesel hegemonyası ve çıkarları üzerine kurulu “Ankara-Washington stratejik ortaklığı”nın ne denli kırılgan, sathî ve samimiyetsiz olduğunu su yüzüne çıkarıyor.
Bilindiği gibi daha önce, “CIA’cı” David L. Phillips, “Türk resmî yetkilileri, Obama ile 7 Nisan’da İstanbul’da buluştuğunda, Ermeni açılımı’nda Dağlık Karabağ’ın statüsüne dair resmî herhangi bir ön şart olmadığı teminatını verdiler” demişti.
Keza Komite’de konuşan ABD Dışişleri Avrupa ve Euro-Asya İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Philip Gordon da, tıpkı Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ve Dışişleri Bakanı Nalbantyan gibi “Protokollerle Karabağ işgalinin iki farklı süreç olduğunu” iddia etmişti. Artık herkesçe mâlûm ki Ermenice “büyük felâket” tabirini kullanan ve son günde Amerikan Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’ye göstermelik telefonunun dışında “stratejik müttefiki” Türkiye lehine en ufak bir çaba göstermeyen Obama ve Amerikan yönetimi, açıkça “Ermeni tezi”ni destekliyor. Azerbaycan’ın yüzde 20’sini işgalle bir milyon Azerî kaçkını (göçmeni) yurtlarından sürüp perişan eden Ermenistan’ın yanında yer alıyor.
“Yahudi lobisi”yle birlikte “tasarı”nın kabulüne çalışıyor. Beyaz Saray’daki “bir toplantı”dan dönen üyelerin son dakikada “evet” oyu vermeleri ve “tasarı”nın bir oyla geçmesi, bunun bâriz göstergesi…
ANKARA ALTTAN ALIYOR…
ABD’nin takdir ettiği “Afrika ile stratejik ortaklık son turu”dan dönen Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Her şeyi söyledik, Kafkaslar’daki durum ortada. Obama’yla artık bu meseleyi konuşmam, konuşacak neyim olabilir ki?” serzenişi bunun ifâdesi.
Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un Yardımcısı Gordon, şimdi de bir yandan “Türkiye, meselesini anlatması için Büyükelçisini Washington’a geri göndermeli” diyor. “Türkiye bizim için çok önemli bir ortak; Obama dış gezilerden ilkini Türkiye’ye yaparak bunun önemini gösterdi” diye konuşuyor.
Diğer yandan, “Soykırım tasarısı”nın Temsilciler Meclisi’nde daha ileri aşamalara gidemeyeceği ile ilgili teminatlar doğru değil; Kongre bağımsız bir organ ve kararını kendi verir” örtülü tehdidini savuruyor. Yönetimin Kongre’ye karışmayacağı taktiğini güdüyor.
Kısacası ABD, “model ortak” dediği Türkiye’ye karşı acımasızca reel-politik “Ermeni soykırımı” kartını oynuyor… Ne var ki Ankara Washington’a karşı kırılgan; arkadan hançerlenmeyi hâlâ alttan alıyor. Her fırsatta AB’ye rest çeken, ancak günaşırı en az 30-40 sivilin katledildiği Irak’ı ağzına almayan Erdoğan, krizi oylama biçiminin komediliğine birkaç üyeye indirgeyip yüklemekle kalıyor. Ve bütün bunlara karşı, Başbakan’ın AB’ye meydan okumasına seyirci kalan Devlet Bakanı ve AB Başmüzâkerecisi Bağış, Alman Der Spigel’e verdiği röportajda, “ABD’nin resmen soykırımı tanımasına tepkiniz ne olur? İncirlik Üssü kapatılabilir mi? NATO’dan çıkar mısınız?” sorusunu, “Bunu okurlarınızın hayal gücüne bırakacağım” cümlesiyle geçiştiriyor. Peşinden de “Irak’taki ABD askerlerine giden lojistik desteğin yüzde 70’i İncirlik Üssü’nden geçiyor” ikrarıyla Türkiye’nin Müslüman komşu bir ülkeye karşı “savaş ve işgal ortağı” yapıldığı itirafında bulunuyor…
“İNCİRLİK ÜSSÜ KAPATILAMAZ” MIŞ!
Bağış’ın bu itirafı, Irak’ı işgale giden 65 bin Amerikan askerinin Türkiye topraklarında konuşlanmasına ve geçişine dair “tezkere”nin reddinin ardından Amerika’ya giden Millî Savunma Bakanı Gönül’ün Los Angeles World Affairs Council’deki konferansta “Irak savaşında ABD İncirlik’i kullandı ve buradan 4 bin 990 sorti gerçekleştirdi; ‘tezkere’nin açığını telâfi ettik” güvencesini hatırlatıyor. Keza Meclis’i by pass eden AKP hükûmetinin, CIA işkence uçaklarına Türkiye’nin hava sahasını ve havaalanlarını kullandırmasını gözler önüne seriyor. “ABD’ye destek hamûlesi”ni çıkarıp, havaalanları ve limanları Amerikan işgal güçlerinin savaş uçaklarına, mühimmat ve savaş malzemesine açılması”ndaki “Amerikan eksenli politikaları sözkonusu ediyor. Şu garabete bakın; Amerikan Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Duncan McNabb, İncirlik’in ABD için Irak ve Afganistan’a ikmaller açısından merkezi önemde bir üs olduğunu söylüyor. Buna mukabil Dışişleri Bakanı Davutoğlu, TBMM Dışişleri Komisyonu’nda ABD’nin “Ermeni soykırımı” bühtanına karşı misilleme olarak “İncirlik Üssü’nün kapatılması” teklifini, “Terörle mücadelede ABD bize çok yardım ediyor; bu üssü kapatmamız sözkonusu olamaz” cevabıyla peşinen reddediyor. NATO paravanında Afganistan’da cepheye sürülüp conilere kalkan edilen Mehmetçiğin geri çekilmesi sözkonusu bile edilmiyor. Sahi baştan beri terör örgütünü kollayıp her türlü lojistik destek sağlayan ABD, “terörle mücadele”de Türkiye’ye ne yardımı yapıyor? ABD’nin Türkiye’ye “soykırım” iftirası sözkonusu oluyor da, Müslüman komşu Irak’ı bombalayan Amerikan savaş uçaklarının havalandığı İncirlik Üssü’nün işgalcilere kapatılması neden sözkonusu olamaz?
“Ermeni soykırımı” tasarısı, AKP iktidarının “Amerikan çıkmazı”nı deşifre ediyor…
Benzer konuda makaleler:
- “Soykırım” bühtanına karşı…
- “Komşularla sıfır sorun” bu mu?
- Zâlimlerin satranç oyunlarına gelmemek
- “Katile katil demek…”
- Ve Türkiye “üçüncü cephe”de…
- Dış politika nereye?
- “Sünnî – Şiî çatışması” fitnesine dikkat…
- Düşünce özgürlüğü galip geldi
- Bu safderunluk yetmedi mi?
- Zâlimlerin kılıçlarıyla barış ve demokrasi gelmez…
İlk yorum yapan olun