Altının zekâtı

Mesleğimiz icabı hemen her Ramazan ayında ziyadesiyle muhatap olduğumuz konulardan birisi de altının zekâtının hesaplanmasıdır.

Bu işlem çoğu zaman müşterilerimizin altınlarının zekât hesaplamalarının yapılması ile olduğu gibi işyerimizdeki altınların zekâtının hesaplanması şeklinde de olmaktadır.

Vatandaşın altınlarının zekâtının hesaplanmasında ilk soru, bir takvim yılını doldurmasıdır. Mülkiyetinin üzerinden bir yıl geçen ve nisap miktarını aşan altın zekâta tabidir ki bu hususu müşterimize hatırlatmamız lâzım.

Sonrasındaki işlem ise iki yolla yapılır:

1. Müşterinin altınları ayar gruplandırması yapılır. 14 ayarların toplam gramının kırkta biri ya da % 2,5’u hesaplandıktan sonra paraya çevrilir. Paraya çevirirken o anki alış fiyatımız üzerinden işlem yapılır. Bu işlem, piyasada vatandaşın kullandığı 8, 14, 18, 22 ve 24 ayar altınları için grup grup yapılır. Her ayar grubu altınlar, kendi ayarının alış fiyatı ile çarpıldıktan sonra toplanarak tek kalem olarak zekât toplamı onlara söylenir.

2. Her ayar altınların gruplandırması yapıldıktan sonra onları kendi ayarının has milyemi ile çarpılır. Çıkan has miktarları toplanır ve has altının alış fiyatı ile çarpılarak zekât miktarı olarak onlara söylenir.

Buradaki milyem ölçüsü ve para ölçüsü, günün uygulandığı tarzdır, örftür. Yani müşterinin getirdiği altını hangi milyemden alınıyorsa o milyemden hasa çevrilir. Kaç paradan alınıyorsa o ücretle paraya çevrilir. Altın yeni, orijinal ise orijinal milyeminden (0,585, 0,916 gibi) alınabilir, eğer hurda ise o zaman o bölgedeki uygulama meselâ 0,570 ise veya 0,912 ise bu milyemlerden hasa çevirme işlemi olur.

Bu hesaplama sonunda “Sizin elinizdeki altınlar gelecek sene de aynı altınlar olursa zekâta tabi hesapladığımız has toplamı olan şu miktarın o günkü has alış fiyatından hesaplanarak o günün zekâtı tesbit edilir.”, diyebiliriz. Ancak vatandaş bunu anla- mayabilir. Yaptığınız hesap kâğıdını saklamasını seneye getirdiğinde o hesabı güncelleyerek işlemi yapmanız da mümkündür.

Gelelim vitrindeki altının hesaplamasına. Evvelâ işçilikleri konuşalım. Burada fetva ve takva olmak üzere iki bakış açısı var: Fetvası, vitrindeki emtianın kendi milyeminden işçiliksiz olarak hesaplanarak has toplamının yapılıp yüzde iki buçuğunun bulunup zekât olarak verilmesidir. Takvası ise, bu bahsettiğimiz işçiliksiz hesaplamaya ilâve olarak ortalama bir işçilik oranını esas alarak işçiliğin de ayrıca hesaba katılmasıdır. İşçilikli ya da işçiliksiz (takva/fetva) hesaplamalarda taşlı ürünlerin miktarı tahmin edilerek hesaplanıp düşülmelidir. Bunun sebebi ise, hesaplamayı yaptığımız an, sanki toptancıya götürmüşüz, bu ürünlerin paraya çevrilmesi işlemi yaptırıyormuşuz gibi gerçek uygulama düşünülmelidir. Kasada yeniler yeni milyemi, hurdalar da hurda milyemi ile hasa çevrilmelidir.

Kuyumcu, vitrinindeki altınını haslarının toplamlarını alarak hesapladığı gibi her ayar altınlarını da kendi ayarı üzerinden hesabını yapar ve o ayarın ücretinden paraya çevirerek de yapabilir.

Zekâtı çıkan hesap defaten verilecek ise o anki piyasa para değerinden hesaplanır verilir. Yıl içerisinde parça parça verilecek ise has gramda bekletilir, verildiği andaki para değerinden hesaplanır ve verilir.

Baba mesleği kuyumculukta ömrümüz geçti ve geçiyor. Otuz yılı aşan sancılı dönem sonunda hazırlayarak meslektaşlarımıza takdim ettiğimiz ve alanında ilk eser olma özelliğini taşıyan İslâm’da Kuyumculuk isimli hacimli ve muhtevalı kitabımızdan burada bahsedemediğimiz konuların işlendiğini hatırlatır ve ona müracaat etmenizi tavsiye ederiz.

Fetva makamında birisi değiliz, bu derdin dertlisiyiz, araştıranıyız, o kadar.

Rabbimiz kazancımızı hayırlı ve bereketli eylesin, ağız tadıyla, huzurla ve hassaten sağlıklı ve istikametle yaşamak nasip eylesin, âmin.

Ramazan Bayramını’zı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dileriz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*