Daha önce de yazdığımız gibi, dünya kamuoyu henüz “terör„ kelimesi üzerinde anlaşamadı. Emperyal arzularına ulaşmak için fukara milletlere musallat edilen müstebit idarelere itiraz eden terör ile, bilakis bilinçli olarak terör tetikçiliğine soyunanların farkı, henüz yazılmadı. Ülkesi işgale uğramış ve yurtlarından silah zoruyla sürülmüşlerin müstevlîlere itirazı ne kadar terör olabilir ki… Vatan, namus ve millî değerlerini savunanlara, global güçler terör deyince, terörist mi olacaklar… Fakat bugünkü konumuz bu değildi…
Dünya efkâr-ı ammesi; El-KAİDE, IŞİD, EŞ ŞEBAB, PKK ve BOKO HARAM; emperyal güçlerin veya Bedîüzzaman’ın tarifindeki II. Avrupa’nın yardımları olmadan kurulamayacaklarını ve dünyayı kasıp kavuracak teçhizat ve servise sahip olamayacaklarında artık emin… Başta Amerika olmak üzere; İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin resmî beyanları olmasa da, elektronik medyanın satır aralarında, siyasetçilerin atışmalarında ve bazı Batı´lı hakperest gazetecilerin makalelerinden bu gerçeği tüm dünya öğrenmiş durumda… Söz konusu terör örgütlerine lojistik destek veren ülkeler, teröristlere silahlı eğitim veren derin devletler ve hatta teröristlerle birlikte tedhişe çıkmış iken yakalanan Amerika, Fransız, Alman ve İngiliz askerleri… Bilhassa dijital medyadan bu konularla alakalı araştırma yapanlar, yeterince bilgi ve delile ulaşabilirler.
ÖNCE TERÖRÜ ORGANİZE, SONRA DA BÖLGEDEKİ HEDEFLERİ İÇİN, ANTİ TEROR OPERASYONLARI
Böyle olmadı mı? El Kaide’nin elemanlarını, Afganistan’ın Sovyetlerle giriştiği savaşta devşiren Amerikalı neoconlar, 11 Eylül İhtilali ile birlikte bu örgütü hem Asya’da ve hem de Afrika’da istediği biçimde kullandılar. Irak Savaşı’nda yalanlarını kapatamayan İngilizlerle Amerikalılar, Büyük Ortadoğu Projesi hedefini realize istikametinde, EL KAİDE’den IŞİD´e geçiş yaptıklarını itiraf ediyorlar. Hindikuş dağlarından Libya çöllerine elemanlarını nasıl yönlendirdiğini ve Kaddafi’nin ölümüyle parçalanan ülkedeki bütün çalışmalarını gizlemeden yürüttüler. Özgür Suriye Ordusu yalanının arkasında inşa ettikleri IŞİD için, en üstün silahları Rakka ve Musul’a transfer eden söz konusu ülkelerin istihbaratlarından başkası olmadığını, Seymor Hersch detaylıca yazıp çizdi. Avrupa hapishanelerinde, bilhassa Fransa’da ve Belçika’da mahkum olmuş Müslüman gençleri Suriye’ye sürenlerin Fransa, İngiltere ve Almanya’nın istihbaratları çok net biliyorlardı.
En büyük maskaralığı da emperyal ülkeler, Suriye’de IŞİD karşıtı kurdukları devasa anti-terör oyununda yaşadılar. Tam iki sene boyunca burada IŞİD’i ve PKK’yı besleyen güçler, kendilerini dünyaya terörle savaşta göstermeyi başarabileceklerini sandılar. Allah’ın hikmeti ki, Rusya tam üç ay zarfında, bu yalancıların tüm kirli işlerini deşifre etti. Belki de neocon siyasetçiler; Paul Wolfowitz ve McKain gibi aktörler, Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte Rusya’nın elindeki Birleşmiş Milletler kartını alamadıklarına hâlâ hayıflanıyorlardır. Dünkü komünist bloku üyelerinin, günümüzde dünyanın mağdur ve mazlumlarına Birleşmiş Milletler’de sahip çıkmaları; Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Avrupa Birliği’ni utandıracak bir durum olmalı.
ANTİ TERÖR YALANINA NASIL SON VERİLECEK…
Fransa, sahara altı Batı Afrika’daki eski sömürgelerini modern manada sürdürebilmek için, bildiğiniz gibi Boko Haram´ı inşa etti. Amerikalı neocon’ların yardımıyla Fransa bu bölgede, 2011’den bu yana tam yedi tane askerî operasyon düzenliyor. Çeşitli isim ve sıfatlar altındaki bu anti terör harekâtlarında, Boko Haram ile Fransa Devleti’nin göründüğü o kadar resim var ki… Tıpkı, Sarkozy’nin hunharca Libya’ya müdahalesine benzeyen operasyonlar…
Bilhassa İngiltere, Fransa ve Amerika’nın bu kirli oyun ve yalanlarına karşı, dünya kamuoyu yavaş yavaş bilgileniyor. İnsanlığın yüzünü kızartacak cinayetlerle neticelenen çoğu operasyonların, yöre halkını yurtlarından kopardığını, göçe zorlanan insanların başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın yolunu tuttuğunu bilen diğer Avrupa Birliği ülkeleri, ister istemez Fransa’yı ikaz etmeye başladılar. Almanya’nın PKK’ya verdiği desteğin de Avrupa’nın moralini bozduğunu artık herkes biliyor.
Netice olarak diyebiliriz ki, terörü de, anti-terör yalanını da bitirecek yolun yalnızca demokrasi olduğu artık anlaşılmıştır. Amerika ve İngiltere’nin demokrasiye olan inançları Irak Savaşı’nda iyice sarsıldığından, geriye yalnızca Avrupa Birliği kalıyor. Yalnız şurası da bilinsin ki; gerek bizzat terörü organize edenler veya dolaylı operasyonlarla teröre destek veren ülkeler, kalplerinden vurularak çok ağır bedeller ödüyorlar. Bu terörü Asyalılar fatura etme ve cinayetleri bir başkasına yükleme döneminin de çoktan geçtiğini hep birlikte müşahede ediyoruz.
Son olarak şu kaygımızı da okuyucularımızla paylaşalım. Amerika, Fransa ve İngiltere; Asya ve Afrika’da geçmişte kendilerinin kurdukları arka bahçelerine, başkalarının girmemesi için buraları kendileri terörize ediyorlar ve anti-terör operasyonlarıyla da hür dünyaya gözdağı vermeye çalışıyorlar. Bu ise dehşetli global bir musibet ve savaşı başımıza getirecek cinayetlerin kapısını açıyor, kanaatindeyiz.
Benzer konuda makaleler:
- Fransa´da neler oluyor?
- İslâm korkusu bütünleşmeyi engelliyor
- Fransız diplomasisi yol ayrımında
- Birleşik Krallık’ta Arap Baharı mı?
- İkinci Avrupa’nın Barselona cinayetleri
- Garip Suriye savaşçılarını tanıyor musunuz?
- NATO, misyonuna ihanet eder mi?
- Deşifre
- Harîsin akibeti hüsrandır
- ´Hayır´ hayır getirecektir
Almanya İslam Konseyi Din Şurası Sözcüsü / Eğitimci – Yazar
Allah razı olsun, bunları bilmek biraz insanı rahatlatıyor. Artık herşeyin yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladığı bir sürece girdiğimizi anlıyoruz. Bu da güzel değil mi? Fitne de ancak böyle ber taraf edilebilir inşaallah