Asıl bu soruları sormalı değil mi?

Tv kanallarındaki Ramazan programlarından zaman zaman istifade ediyor, feyz alıyoruz. Hazırlayan ve sunan programcılarla İlahiyatçılarımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Ancak, kimi zaman bu programları izlerken de, hem toplumdaki bireyler, hem de İlahiyatçılar olarak çok daha ciddi bir eğitim, okuma, araştırmaya yönelmemiz gerektiğini anlıyorsunuz. Kimi zaman adeta soru soranlar da, cevap verenler de dökülüyor! Şu sorulara bakar mısınız?

“Hocam, denize girmek orucu bozar mı?”
“Hocam ben çok merak ediyorum, bir erkek cinsiyet değiştirdiğinde cenazesini erkek mi yıkayacak, bayan mı?”

Hocalarımız demiyor ki: “Yüzlerce ilmihal kitabı var, evinizde de muhakkak vardır; açar bakarsınız. Cevaplarını kolayca bulabileceğiniz basit sorular sormayın! İmanımızı güçlendirecek, görüş ufkumuzu açacak, bilgi dağarcığımızı genişletecek… Veya, imanımızı zedeleyen, sonsuz hayatımızı tehlikeye atan daha önemli, daha hayatî, daha tefekkürî, daha elzem sorular sorun ki, hem kendimiz araştıralım, hem de siz istifade edin, izleyen milyonlar da müstefit olsun.” Meselâ:

* Allah tek bir Zât olduğu halde sayısız işleri nasıl yapıyor, sonsuz olduğu halde, mekândan ve zamandan münezzeh (berî) olmasını nasıl anlamalıyız?

* İlahî bir plan ve program, olmuş olacak her şeyin yazılmasına Kader dendiğine ve bizim olumsuz işlerimiz, günahlarımız daha önce yazıldığına göre bizim suçumuz nedir? Yazılma meselesi ile hür iradeyi birbirinden nasıl ayıracağız?

* Kur’ân’da Allah, “Her duâya cevap var” (Furkan Sûresi: 77.) “Bana duâ edin, size cevap vereyim.” (Mü’min Sûresi: 60.) buyuruyor. Halbuki, birçok defa duâ ediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki, âyet geneldir. Neden dualarımız kabul olmuyor?

* Bizi yoldan çıkaran şeytanlar olduğuna göre niçin yaratılmış ve bize musallat edilmiş? O halde bizim suçumuz nedir?

* Peygamberimiz (asm), bedeniyle bir anda Mi’raca nasıl çıktı, o kadar yerleri bir anda nasıl gezdi, gördü, geldi?

* “Yaş ve kuru her şey Kur’ân’da var.” O halde neden açıkça medeniyet harikalarından bahsetmiyor?

* Lokman Sûresinin 25. âyetinde mugayyebat-ı hamse’den (bilinemeyecek beş gaybî meseleden) anne rahmindeki ceninin erkek mi, dişi mi olacağı; yağmurun ne zaman yağacağı bilinmez deniyor! Bugün ise bunlar bilindiğine göre bunların hakikati nedir?

* “Yeryüzüne bakmazlar mı; nasıl yayılmış” (Gaşiye Sûresi: 20) meâlindeki âyetin metnindeki “sutıhat” kelimesi; geçmiş dönemlerin bazı tefsirlerinde “satıh, yüzey” anlamından hareketle “dünyanın yuvarlak değil, düz olduğu” hükmüne varılmış. Dünyanın yuvarlaklığı, bilimin en basit meselelerinden olduğuna göre bugün hangi tür tefsirleri okumamız gerekir?

* Allah Âdil-i Mutlak ve Rahîm-i Mutlak’tır (Çok acıyan, merhamet eden). Kâfirler, sınırlı bir ömürde, sınırlı günah işliyor. Buna karşılık hesap edilemeyecek azap ve sonsuz Cehennem, adâlete nasıl sığar?

* Allah Samed’dir (Her şeyin, herkesin Ona muhtaç olup, Onun hiçbir şeye ihtiyacı olmaması). Hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah, neden Kur’ân’da namaz ve ibadeti ısrarla emrediyor, terk edenleri şiddetle tehdit ediyor?

* Özellikle namazda, kudsî hakikatler düşünürken vesvese gibi çok çirkin şeyler düşünüyoruz. Vesvesenin zararı var mı, hangi yönü zararlıdır? Vesvese niçin bize musallat edilmiş?

* Hz. Hızır (as) hayatta mıdır, hayatta ise niçin bazı önemli âlimler, ilahiyatçılar onun hayatını kabul etmiyorlar?

* Kur’ân ölümü bir nimet olarak anlatıyor. Akrabalardan, anne-babadan, yardan, dostlardan ayrılmak, lezzetlerin, zevklerin son bulması nasıl nimet olabilir?

* Kur’ân’da, Hadid Sûresinin 25. âyetinde “Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler. Kendisinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri de indirdik.” deniliyor. “Kitap ve mizan” için “Enzelna/indirdik” ifadesi kullanıldığı gibi “demir” için de “Enzelna/indirdik” tabiri kullanılıyor. Oysa demir yerden çıkıyor. Bunun hikmeti ne olabilir? (Ayrıca, birçok meâlde “Enzelna/indirdik” kelimesine “yarattık” şeklinde anlam veriliyor. İşte burada da meâlin ne kadar kısır olduğu apaçık anlaşılıyor.)

* Bir hadis-i şerifte, “Dünya öküz ve balık üzerindedir” (Hakim, Müstedrek, 4:636; Münziri, Tergip ve Terhip, 4:257.; Heysemi, Mecmaü’z-Zevaid, 8:131; İbn-i Hacer, Metalibü’l-Aliye, 3:391; İbnü’l-Cevzi, el-Muntazam, 1:172) buyuruluyor. Bunun anlamı ne olabilir?

* Allah’ın insanı Rahman sûretinde yaratması, yâni sıfatlarını onda yansıtması ne demektir?
* Uzayda (semavatta) canlılar var mı, varsa nasıl varlıklardır?
* İnançsızların da keramet gibi harika haller göstermesinin sırrı nedir?
* Hak birdir, neden dört mezhep vardır?

Önemli olan bu ve benzeri yüzlerce sorunun cevabını verebilmek, imanımızı güçlendirmek, İslâmî bilgilerimizi takviye etmek; Kur’ân’a, Müslümanlara yapılan fikrî hücumları durdurmaktır.

Yoksa basit meselelerle kendimizi ve toplumu meşgul etmenin ne faydası var?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*