Dikkat! Lâtifeler ölmesin

İnsanın maddî ve manevî bütün lâtifeleri Cenâb-ı Hakk’ı bilmeye ve bulmaya dönük programlanmıştır.

Ancak bu kadar önemli olan lâtifelerin kapanması veya ölmesi çok küçük ve basit şeyler sebebiyledir.

“Senin mahiyetine öyle manevî cihazat ve lâtifeler vermiş ki, bazıları dünyayı yutsa tok olmaz, bazıları bir zerreyi kendinde yerleştiremiyor. Baş bir batman taşı kaldırdığı halde, göz bir saçı kaldıramadığı gibi, o lâtife bir saç kadar bir sıkleti yani gaflet ve dalâletten gelen küçük bir halete dayanamıyor hatta bazen söner ve ölür.”

Evet, göz çok geniş bir sahrayı gördüğü halde bir kıl onun görmesine mani olabilir, aynen bunun gibi, insan çok derin tefekkürler ve mütalâalar yaparken, uygunsuz bir nazar, gayr-i meşrû bir hayal, o kimseyi bulunduğu noktadan çok aşağılara sukût ettirebilir. İnsan böyle bir halette artık bir şey göremez hale gelir.

Bir bakış insanın bütün maneviyatını altüst edebildiği gibi, bir hayal, bir tasavvur bütün ruh halini sarsıp insanı batırabilir.

Kalbi safi ve engin olup, dünyalara sığmayan, büyük himmet taşıyıp hizmet eden bir insan, bir yerde kıl kadar bir mevzuda bir kelimede takılıp kalabilir.

İnsan, Cenâb-ı Hakk’ı en güzel şekilde bilip, anlayacak donanımla yaratılmıştır.

İşte böyle bir genişlik ve enginlikte olan bir insan, kimi zaman hiçbir şeyi göremeyen, idrak edemeyen tavır ve davranışlar içine girebilmektedir.

Adeta, Araf Sûresi, 179. âyette buyrulduğu gibi, “Onların kalpleri vardır, ama bu kalplerle idrak edemezler; gözleri vardır, onlarla göremezler; kulakları vardır, işitemezler.”

İşte böyle manevî körlük, sağırlık veya akıl tutulmalarının sebebi, belki de hiç hesaba almadığımız küçük, ayrıntı vs. gibi gördüğümüz hatalar ve günahlar olabilmektedir.

Geçici, kıymetsiz, basit şeylerle manevî gözleri, kalpleri ve kulakları kapatmamanın yolu, hayatın her anında çok müteyakkız olup, zihni boş hülyalara bırakmamak, ulvî gayelerle meşgul etmek, işlenen günahlara tövbe etmekle mümkün olacaktır.

İnsanın günahlara dalıp, gaflette bulunduğu anlar, kendisini Cenâb-ı Hakk’a kapattığı, lâtifelerin bir bir kapandığı anlardır.

Zira insan, Cenâb-ı Hakk’a açık olduğu sürece, marifetullahın enginliğine ve geniş bir mahiyete sahiptir. Ancak bu hali ile melekleri geride bırakacak bir mertebede olabilir.

Hâsılı; insan himmetini her zaman âlî tutmalı, her ânını Allah’ı anma ve Allah’ı bilme keyfiyetiyle yaşamalıdır ki, küçük şeylere takılı kalmasın.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*