Her cümle içeriden bir haberdir. Bazen sevindirici, bazen de üzücü…
Kan tahlillerinde kanın içindeki en küçük gelişmeler, değişmeler bile tahlil sonuçlarına yansıyor. Ona göre de ilgili uzmanlar gelişmeleri okuyup, tesbitleri yapıp, tedavi sürecini başlatıyorlar. Duruma uygun ilâçlar veya duruma uygun kullanılan ilâçları azaltmalar, arttırmalar gibi tedbirlere başvuruyorlar.
Bu da zaten normal olan bir durum.
Bizim asıl üzerinde duracağımız ise, insanın iç dünyasından, psikolojisinden haber veren kelimeler, cümlelerdir.
Kişi için her bir cümle bir haber niteliği taşıyor. Gelişmeleri, değişmeleri cümlelerden görmek mümkündür. Özellikle de konunun uzmanı olanlar için kişi dünyasından bir cümle hayatî derecede önemli olabilmektedir.
Bazen cümlenin seçilen kelimeleri genel gidişattan haber verirken, bazen de kelimelerin seslendirilme tonu daha detay bilgilere insanı ulaştırmaktadır.
Nitekim aynı cümle içerisindeki peşpeşe dizilen kelimelerin tonlanma biçimi bile farklı duygu aralıklarını ifade ettikleri için ilgili uzmana farklı çağrışımlar vermekte ve farklı tedavilere kapı aralamaktadır.
Bediüzzaman Hazretleri, Münâzarât’ta, ‘Zindan-ı atalete düştüğümüzün sebepleri nelerdir?’ sorusuna, yedi basamak halinde çözüm sunuyor.
Bu sorunun bile, henüz cevaba geçmeden taşıdığı bir duygu değeri var. Yani bu soru genel bir üzüntü düzeyini göstermektedir. Soru, vatan ve milleti için bir şeyler yapma azmi taşıyan bir insanın dünyasından bir sızı ihtiva etmektedir.
Cevaba geçildiğinde de, insanı bir işe niyetlenirken işlemez hale getiren ilk engel basamağı olarak, ‘yeis’ (ümitsizlik) gelmektedir. Kişinin kurduğu cümlelerden onun içinde olduğu ruh halinin ‘nasıl’lığına dair işaretler vardır.
Yani ümitsiz olan bir insanın en çok kullandığı cümle nedir?
Ümitsiz olan bir insan en fazla hangi soruyu sorar?
Ümitsiz olan bir insanın en fazla sığındığı örnek hangileridir?
Sadece ‘yeis üzerinde bile derinlemesine çalışmalar yapıldığında, kişinin kurduğu cümlelerinden, cümle kurarken daha çok seçtiği kelimelerden, sorduğu sorularından, hatta cümleleri kurma biçiminden, kelimeleri seslendirme tonundan pek çok işaretler bulmak mümkündür.
Bu gibi işlem için illa ki bir psikiyatr olmak gerekmez.
İnsan kendi dünyasında hangi olay karşısında hangi kelimelerin daha çok hemen yürürlüğe girdiğini, hangi bir olay, hangi duygu paketçiklerini harekete geçirdiğini, kelime değişimini, kelime seçimini, bunun etkenlerini gözlemleyebilir, bunu yönetebilir? Tabiî yetersiz kalınca destek almak şart.
Yeis üzerine, ümitsizlik üzerine düşündüğümüzde elbette bu kavramın etrafında gelişen kelimeleri öncelikle taramamız gerekiyor.
Sonrasında bu tesbit edilen kelimeler, bu duygu hali insana arız olduğunda görüyoruz ki piyasada daha çok gözükmeye başlıyor. Hatta o duygu halini korumaya alıyorlar. Birer asker gibi hep o duyguyu hatıra getiriyorlar. Negatif duyguyu kahraman komutan ilân ediyorlar. Sonrası malûm, insanın negatif duygusu komutanlığa oturursa ne el, ne dil, ne akıl, ne kalp, ne vicdan hiçbirisi varlığını gösteremez hale geliyor.
Komuta merkezi, yıkım emirlerinin verildiği merkez haline geliyor.
İçimizde manevî varlığımızı korumak amaçlı dağıtılan silâhlar çeteye teslim ediliyor. Ve bu işlemin kabul edildiğini gösteren cümleler peş peşe dökülmeye başlıyor.
“Biz bu işi yapamayız, mümkün değil, olmaz olmaz, asla, kesinlikle, boşuna uğraşma, kendini boş yere yorma, imkânsız, bu iş senin benim işim değil, insan yapabileceği şeyin ne olduğunu bilmeli, haddini aşmamalı, denemeye bile gerek yok, boş çaba, bizim iş bitti artık, daha geriye bir şey kalmadı, bu iş burada biter, teslim…”
Çok geçmeden uzmanlar, kişinin cümle kurarken seçtiği kelimelere, o kelimeleri seslendirme biçimine ve duygu değerine bakacaklar ve diyecekler ki; ‘Bana cümleni söyle sana ruh halini söyleyeyim.’
Artık uzak değil.
Her hastalığın cümleleri varsa, tedaviden önce cümleleri de tanımalı değil mi? Bakalım diğer hastalıkların cümleleri nelerdir?
Sebahattin Yaşar
Benzer konuda makaleler:
- Dersi mi dinlediniz, okuyanın ruh halini mi?
- Sakın, sakın ümitsizliğe düşmeyiniz!
- Yeni Bir Gün
- Kelimelerin ucu: Gül mü, diken mi?
- Yeis (ümitsizlik), gelişmemizi önler
- Söylemediklerinizin edebi nasıl?
- Feraset kimdedir?
- Ümide, şevke, coşkuya sarılmak
- Risale-i Nur dairesinde yeise yer yoktur
- Birbiriyle iftihar eden topluluk
İlk yorum yapan olun