Bandrol meselesi ve Hüseyin Çelik

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’i izledim Basın Kulisi’nde (Kanal 7)… 30 Mart seçimlerini değerlendirdiği konuşmasında, CHP liderini ve diğer muhalif partileri eleştiriyordu. Ardından cumhurbaşkanlığı seçimi için değişik formüller üzerinde konuştu.

Bekledim…

Acaba “Risale-i Nur’un bandrol meselesini” de gündeme getirecek mi diye?

Ama hayır!

Gündemdeki en önemli konulardan birinin, Yeni Asya gazetesinin ısrarla gündemde tuttuğu “bandrol” meselesini pas geçti.

Neden?

Çelik’in bu konuda özellikle birinci dereceden hassas olması gerekmiyor muydu?

30 Mart seçimleri bitti. Bunun değerlendirmesini millet zaten yaptı.

KARANLIKTA KALMIŞ BİR AYDIN

“Aydın” sıfatı ona hiç yakışmıyor.

İçindeki ufunetin karanlığı dışına yansımış, “aydınlık” yerine “karanlık” saçıyor.

Kötü fikir etrafa yayılan pis bir koku gibidir.

Hem karanlık, hem de pis bir koku yaymak ilginç bir marifet olmalı. Bunu nasıl başarıyor anlamakta zorlanıyorum.

Fikirsizlik fikir olabilir mi?

Demek ki oluyormuş. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlara “cahil” diyoruz. Ama böylesi hovardaca “ahkâm kesenlere” ne demeliyiz?

Üstelik “söylediklerimin arkasındayım” diyor utanmadan ve sıkılmadan.

Çünkü, “Faşist değil, solcu”ymuş.

Kadın, Anadolu coğrafyasında; “ana”dır, “bacı”dır ve “eş”tir.

Bu topraklarda yaşayıp, halen bu coğrafyanın yabancı “aydın”larına şaşıyorum! 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*