Her insan bu dünya misafirhanesine imtihan edilmek için gönderilmiştir. Ne yazık ki günümüzde yaşanan imtihanların ekserîsi ailevî kaynaklıdır. Kimi eşiyle kimi de çocuğuyla imtihan olmaktadır. Zira âyet-i kerimede de “Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer fitnedir. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.”1 buyrulmaktadır. Buradaki fitne, sınav ve imtihan sebebi demektir.
Evlilik hayatlarında yaşanan imtihanların en büyüğü de boşanmalardır. Maalesef boşanmalar günümüzde çoğalmış durumdadır. Son yapılan resmî istatistiklere göre boşanmaların %35,3’ü evliliğin ilk beş yılı, %20,7’si ise evliliğin 6 ve 10. yılları arasında gerçekleşmiş.2 Boşanmaların bu kadar kısa süre içerisinde olması tüylerimizi ürpertmiyorsa, başımızı önümüze koyup dertlenmemize sebep olmuyorsa vicdanımızı sorgulamamız lazım. Zira biz Müslümanız ve bir Müslüman için aile hayatı çok önemlidir. Çünkü “İnsanın husûsan Müslümanın tahassungâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır.”3
Peki, boşanmak ve yuva bozmak bu kadar basit bir iş mi? Boşanmayı ve boşama sebeplerini hafife indirgememek lazım. Mesela sadece mutlu değilim denmesi ya da evde küçük tartışmaların yaşanması boşanma sebebi olamaz. Boşanmak, yuva bozmak böyle basit olsaydı Allah-u a’lem her on kişiden dokuzu boşanırdı. Hele ki kadınların geçerli bir sebebi olmadan, kocasının rızasını ve helâlliğini almadan, dinen ve şer’an değil de medeni kanunlara göre boşanmayı istemesi çok büyük bir kul hakkıdır ve altından kalkamayacakları bir vebaldir. Çünkü Peygamber Efendimiz (asm) “Herhangi bir kadın, geçerli bir sebebi olmaksızın kocasından boşanma talep ederse, Cennetin kokusu ona haram olur!”4 buyurmaktadır. Aynı şekilde erkeğin de sudan sebeplerle ve hoşlanmadığı bir kaç huyu yüzünden karısından boşanmak istemesi kadına, varsa çocuklarına zulümdür. Zira Peygamber Efendimiz (asm) “Mü’min, mü’min hanımına karşı kötü duygular beslemesin; çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da diğer huylarından hoşlanabilir.” 5 buyurmaktadır.
Evlilik hayatı sadece mutluluktan ve tozpembe hayattan ibaret değildir. Dört dörtlük, kusursuz ve tartışmanın olmadığı bir aile hayatı da yoktur. Olması da imkânsızdır çünkü insanın kendisi kusursuz ve günahsız değildir. Önemli olan her hâl ve şartta bir ve beraber olmak, dayanışma içerisinde olmak ve zorlukların üstesinden birlikte gelebilmektir. En ufak bir sıkıntıda kaçıp gitmek değildir. Burada bilhassa kadınların sorumluluğu daha fazladır. Yuvayı dişi kuş yaptığı gibi koruyacak olan da yine dişi kuştur. Bunun aksi hareket eden kadınlar ise fıtratı bozulmuş olanlardır. Bediüzzaman Hazretleri “Aile hayatında en mühim nokta budur ki; kadın, kocasında fenalık ve sadakatsizlik görse, o da kocasının inadına kadının vazife-i ailevîsi olan sadakat ve emniyeti bozsa; aynen askerîdeki itaatin bozulması gibi, o aile hayatının fabrikası zîr ü zeber olur. Belki o kadın, elinden geldiği kadar kocasının kusurunu ıslaha çalışmalıdır ki, ebedî arkadaşını kurtarsın.”6 buyurarak kadınların sorumluluğunun ne kadar önemli olduğunu, aksi takdirde aile hayatının darmadağın olacağını vurgulamıştır. Yani kadın kocasından fenalık yahut sadakatsizlik gördüğü zaman kocasının inadına sadakatini ve emniyetini bozarsa o yuva, yuva olmaktan çıkacaktır.
Kadınlar bu durumda ne yapmalı? Kadın, kocasını inhisar altına alamayacağının ve kocasının malına, evladına kısaca her şeyine muhafaza memuru olduğunun bilinciyle sâliha bir eş olmalı çalışmalıdır. Sabretmeli, dua etmeli ve kocasının kusurunu ıslaha çalışmalıdır ki ebedî arkadaşı olan kocasını kurtarabilsin. Buna mukabil kocası da yuvasını kaybetmemek için sâliha eşini örnek alır, günahlara karşı sabreder ve o da sâlih biri olur inşâallah.
Peki, kadınlar kendilerine münasip olmayan bir koca kısmet olmuşsa ne yapacak? Bunun cevabını Bediüzzaman Hazretleri şöyle veriyor: “Şayet size münasib olmayan bir erkek kısmet olsa, siz kısmetinize razı olunuz ve kanaat ediniz. İnşâallah rızanız ve kanaatinizle o da ıslah olur. Yoksa şimdiki işittiğim gibi, mahkemelere boşanmak için müracaat edeceksiniz. Bu da, haysiyet-i İslâmiye ve şeref-i milliyemize yakışmaz!”7
Elhâsıl: Boşanmak öyle basit bir iş değildir. Çok hassas, sonuçları çok acı ve çoğunlukla geri dönüşü olmayan bir iştir. Bu yüzdendir ki Peygamber Efendimiz (asm) “Yüce Allah’a en sevimsiz gelen meşrû işlerden biri, boşanmadır.”8 buyurarak, boşanmanın ancak zorunlu durumlarda başvurulabilecek bir yöntem olduğunu belirtmiştir.
Dipnotlar:
1- Enfal Sûresi, 8/28.
2- https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Evlenme-ve-Bosanma-Istatistikleri-2020-37211
3- Lem’alar, Said Nursî, Yeni Asya 2013, s. 464.
4- Ebû Dâvûd, Talâk, 17-18
5- Müslim, Radâ’, 61
6- Lem’alar, Said Nursî, Yeni Asya 2013, s. 466.
7- A.g.e, s.468.
8- Ebû Dâvûd, Talâk, 3; İbn Mâce, Talâk, 1.
Benzer konuda makaleler:
- Kadının dünya ve ahiret saadeti
- Aile yapısındaki çözülme
- Aile müessesesinin serencamı
- Aile müessesesi
- Yuva kurmak kolay mı?
- Aile hayatı Müslümanın cennetidir
- Peygamberimiz (asm) aileye rahmettir
- Boşanmak mı, sabır mı?
- Mutluluğun şifresi Efendimizin (asm) aile hayatında gizli
- Gençliği yoldan çıkarmak için çalışan komiteler…
Bu yazı âyet, hadis ve Risale-i Nur eksenli olarak kaleme alınmıştır. Ne hanımlar ne de beyler lütfen gücenmesinler. Zira hakkın hatırı âlidir hiçbir hatıra feda edilmez.