Cüz’i iradenin veriliş sırrı ve hikmeti – 2

İnsandaki cüz’i irade icat kabiliyetine sahip değildir.

İcat ve yaratma işi sadece ve sadece Allah’a mahsustur. İnsan iradesiyle bir şeyi yapmak istediği zaman, Allah külli iradesiyle taalluk ederse o fiili yapar. Allah’ın irade ve kudreti olmadan insan bir parmağını bile oynatamaz.

İnsanın işlemiş olduğu fiillerin bir kısmı iyi ve güzel, bir kısmı da kötü ve çirkindir. Bütün bu fiilleri Allah yaratır. İnsan ise, tercihini bunlardan birisi istikametinde kullanır. İşte, cüz’i irade kötü ve günahlı fiillere merci ve dayanak olması için insana verilmiştir. Çünkü kötü ve çirkin şeyleri isteyen insanın bizzat kendi nefsidir ve kendi iradesinin tercihidir. O çirkin fiillerin sorumluluğunu da insan üstlenir. O fiilleri yaratan Allah’tır fakat sorumluluk ise insanın cüz’i iradesine aittir.

Hayrı ve hasenatı isteyen Allah’ın rahmeti, icat eden ise Allah’ın kudretidir. Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi; insan o hayırlara ve iyiliklere iman ile, şuur ile, dua ile ve rıza ile mazhar olur. Mazhar olduğu hayır ve iyiliklerle gururlanma hakkına sahip değildir. O iyilik ve hayırlara mazhar ettiği için Allah’a şükür ile mükelleftir. İşte, kader meselesinin iman rükünleri içinde olması, insan nefsini gururlanmaktan kurtarmak içindir. Cüz’i iradenin veriliş sırrı ve maksadı ise, işlediği fenalıkların ve günahların sorumluluğunu yüklenmek maksadı iledir. Bu hakikati ders vermek için Cenab-ı Hak “Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi kusurun sebebiyledir.” (Nisa Suresi: 79) ferman eder.

Ancak, irade-i cüz’iye ve kader konusunun niçin iman esasları içinde olduğunu bilemeyen geniş halk kitleleri içinde çoğu insanlar, günahlı fiilleri işlediği zaman “Ne yapayım kaderim böyleymiş, kaderde böyle yapmak varmış” diyerek sorumluluktan kurtulmak isterler. Bir takım hayır ve hasenat gibi işler yaptığında da onları Allah’tan bilmeyip, kendi nefislerine isnat ederek gururlanıp doğru yoldan saparlar. Bir de onları teşhir ederek herkese ilan edip, insanların alkışını ve beğenisini almaya çalışırlar. Hâlbuki Allah için değil, başkalarının rızasını ve beğenisini isteyerek yapılan fiillerin âhirette karşılığı yoktur. Mahşer günü Allah o gibi insanlara “Kimin için yaptıysan, git ücretini onlardan al!” diyerek, amellerini yüzlerine çarpacaktır. Allah böyle amellerden cümlemizi muhafaza eylesin.

Evet, insana verilen cüz’i irade bu maksatlar için verilmiştir. Bahtiyar odur ki, kendisini beğenmeden ve nefsine güvenmeden, doğrudan doğruya amellerini yalnız Allah rızası için yapar. Bir hata ve kusur işleyip günaha girdiğinde de mes’uliyeti kendine alıp, hemen Allah’tan af dileyerek tövbe ve istiğfar ile o günahtan kurtulmaya çalışır. İşte o zaman, cüz’i irade veriliş gayesine uygun vazife görür ve ebedi mükâfatlara mazhar olur.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*