Demirel’i yok sayarak nereye?

Mevcut AKP ve Cumhur İttifakı, bu millete kırk yıldan fazla hizmet etmiş olan Süleyman Demirel’i siyaseten yok saymaya ve elinden geldiğince de unutturmaya çalışıyor. Bu husus, artık ayan-beyan ortaya çıkmış bulunuyor. Bunun çarpıcı örnekleri vardı; zaman ilerledikçe, örneklerin sayısı da çoğalıyor.

Sayın Erdoğan, gerek Başbakan ve gerekse Cumhurbaşkanı olduktan sonra, hayırla yâd etmiş olduğu siyasetçilerin arasında Süleyman Demirel’i hiç zikretmedi. Ülkeye hizmet etmiş selefler listesine onu hiç dahil etmedi. Onun “Bizim siyasî çizgimiz şunlara dayanıyor; biz onların devamıyız” diyerek yaptığı en uzun isim listesinden biri şudur: Mustafa Kemal, Adnan Menderes, Turgut Özal ve (öldükten sonra) Necmettin Erbakan. Bu listeye, son zamanlarda Alpaslan Türkeş’i de dahil etti. Hatta, Yassıada’daki 27 Mayıs konuşmasında bile…

İsim listesinin zaman içinde hep değiştiğini gördük. Ancak, listesine Süleyman Demirel’i dahil ettiğini hiç görmedik.

Oysa ki, Demirel, ismi zikredilen şahısların hepsinden fazla bir müddetle bu vatana, bu millete hem bürokrat (DSİ), hem de siyasetçi ve devlet adamı olarak hizmet etmiş bir Anadolu insanıdır: 1955’ten tâ 2015’e kadar. Yekûn 60 sene.

Bundan altı sene kadar evvelki Marmaray’ın açılışı konuşmasında, kıt’aları birleştiren projeler kapsamında bazı devlet adamlarının ismini zikreden Erdoğan, Demirel’i yine es geçerek ismini zikretmedi. Öyle ki, proje tasarımlarından dolayı, bundan 100-150 sene evvelki padişahların ismini bile minnetle ve şükranla telâffuz ettiği halde (buna hiçbir itirazımız yok), Demirel’i yine yok hükmünde saydı.

Halbuki, Demirel, kıt’aların birleşmesini tarihte ilk kez tahakkuk ettiren kişidir. Eski bütün hasretli tasarımları “kuvveden fiile” çıkarmış olan müstesna bir devlet adamıdır.

Demirel ve onunla birlikte hizmet eden kadro, bir yandan anarşi ve terörle mücadele ederken, bir yandan darbe-cunta belâsıyla uğraşırken, bir yandan İnönü ve Ecevit gibi deve dişi muhaliflerle başa çıkmaya çalışırken, bir yandan da ülkenin topyekûn kalkınmasına vargücüyle hizmet edip proje üstüne proje üretmeye, yatırım üzeri yatırım yapmaya çalışıyorlardı. Tek başına iktidar oldukları dönemde (1965-71), enflasyon yüzde 5-6’lar, kalkınma hızı yüzde 7-8’ler civarında seyrediyordu.

Buna rağmen, sen tut hiç onlardan söz etme. Hiç isimlerini, partilerini, siyasî misyonlarını hayırla yâdetme. Onları yok say.

Dahası, sen tut her fırsatta Menderes’in adını söyle, ama siyasî misyonunu ve o misyonun takipçilerinin ismini ağzına alma. Onları yok say ve unutturmaya çalış. Bu olacak şey mi Allah aşkına?

Yıllardır devleti yöneten kimseler olarak, seleflerinizden biri olan Demirel’e karşı niçin her defasında bu ayrımcılığı yapıyorsunuz? Sâhi, nedir derdiniz? Vefat edip gitmiş, beş sene evvel Hakk’ın rahmetine kavuşmuş bir insandan ne istiyorsunuz? Nedir onunla alıp veremediğiniz?

Neden ondan önceki ve sonraki devlet büyüklerini her vesileyle hayırla yâdettiğiniz halde, Demirel’in hem kendi ismini, hem partisinin adını, hem de siyasî iktidar dönemindeki hizmetlerini atlıyorsunuz?

Bu yapıtınızın altında ne var? Altında nelerin yattığını niçin millete anlatmıyor ve izah etmiyorsunuz?

Sahi, böylesi bir tutumla ne yapmak ve nereye varmak istiyorsunuz?

Ankara, İstanbul, Antalya gibi kaleleri seçimde kaybettiğinizde, insanları vefâsız ve hatta nankör olarak gördünüz. Peki, sizin yaptığınıza ne demeli?

Defalarca “Bu vatana, bu millete hizmet edene, bir çivi çakana, taş üstüne taş koyana minnettarız, onlara medyûn-u şükrânız” demediniz mi?

Peki, bu mu sizin teşekkür ve minnettarlığınız? Üstelik, millî kaynaklarla yaptıkları sayılamayacak kadar çok eserleri orta yerde dururken…

Sâhi, takdir hissiniz öldü mü? Vefâ denen insanî meziyete ne oldu?

Ortada hayırlı hiçbir eseri olmayanları takdirle anarsınız; ama, en çok ve en büyük eserlere imza atan bir lider şahsiyeti görmezden gelirsiniz. Ne iş?

Bütün bunları hatırlattıktan sonra, kulağınıza küpe olacak şu sözle noktalıyoruz: Siz, büyük hizmet insanı Süleyman Demirel’e ve bilhassa Adalet Partisi’ne nasıl bakıyor ve onlara karşı nasıl davranıyorsanız, sizden sonra gelecek olanlar da size karşı aynı muamelede bulunacak. Zira, siz de her türlü vefâsızlığa müstehak olmuş olacaksınız; şimdiden haberiniz olsun.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*