Demokratların meydana çıkma zamanı

1946’da Adnan Menderes ve arkadaşları öncülüğünde, Demokrat Parti ile 35 sene sonra ortaya çıkan Demokratlar, tek parti istibdat zincirlerini kırarak ayağa kalktılar ve 1950’de iktidara geldiler.

Üstad Bediüzzaman ve Nur Talebelerinin onlara nokta-ı istinat olması ile on yıl boyunca Türkiye’de demokrasiyi tesis ederek, ülkeyi maddî – manevî alanda kalkındırarak yükselttiler.

Onların müsbet icraatlarını hazmetmeyen iç ve dış derin güçler,  1960’ta darbe heveslisi askerleri iğfal ederek onlara darbe yaptırdılar, Demokratları iktidardan düşürerek onlara ağır bir darbe vurdular. Ancak onlar pes etmedi.1965’te Süleyman Demirel liderliğinde Adalet Partisi’nde toparlanıp ayağa kalktılar ve tekrar iktidara gelmeyi başardılar. Hizmetlerine kaldıkları yerden devam ettiler.

Derin güçler,  1971’de yine askerleri devreye sokarak muhtıra ile onları iktidardan düşürdülerse de onları dağıtamadılar, ancak hile ve fesat oyunları ile güçlerini zayıflamaya çalıştılar. Ama Demokratlar koalisyonlarla da olsa iktidarda kalmayı başardılar.

Derin güçler, 1980’de komuta kademesindeki askerleri iğfal edip onlara darbe yaptırarak demokrat iktidarı alaşağı ettiler ve çok ince ve haince bir planı uygulamaya koydular; Nur Talebelerinin çoğunu ve halkı şaşırtarak demokrat olmayan siyasî akımlara yönelttiler.

12 Eylül sürecinde Yeni Asya’nın nokta-ı istinat olmasıyla ve Süleyman Demirel’in feraset ve cesaret göstermesiyle Doğru Yol Partisi çatısında toplanan demokratlar, tekrar ayağa kalktılar, 1991’de seçimi kazanarak koalisyon ile de olsa tekrar iktidara geldiler ve ülkeye hizmet yapmaya devam ettiler.

Demokratlar, 1993’te Turgut Özal’ın ani vefatıyla Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine, bir bocalama süreci yaşadılar. Bu süreçte sergilenen yanlış tavırlar ve hatalı politikalar, demokrat seçmenin dağılmasına yol açtı.

Bu durum derin güçlere demokratlara ağır darbe vurma fırsatı verdi. Nitekim bu fırsatı çok iyi kullanan bu güçler; Demokratları 2002’de saf dışı edip şimdiki AKP kadrosunu parlatarak iktidara taşıdılar.

Bu güçlerin korkusu şudur: Demokrat iktidarın devam etmesi durumunda, Türkiye’de birinci sınıf bir demokrasi tesis edilir, resmî ideoloji dayatması sona erer, Türkiye her alanda kalkınır ve yükselir, vatandaşlar uyanır, hak ve hürriyetlerine sahip çıkarlar, bunun sonucunda kendileri, hile ve aldatmaya dayalı güç ve menfaatlerini kaybederler.

Bugün AKP seçmeninin önemli bir kısmı iktidarın sergilediği istibdattan, adaletsizliklerden, izlediği yanlış politikalardan şiddetle muzdarip ve rahatsızdır. Bu kitle, Demokrat Misyonu hakkıyla temsil edecek vizyon ve kabiliyet sahibi, şaibesiz bir ekibin meydana çıkması halinde süratle ona katılmaya hazırdır.

Sözün özü: Demokrat kadroların Menderes ve Demirel gibi korku ve baskı engelini aşacak cesareti göstermeleri, halkı ikna edecek yeni bir ekip ve proje ile meydana çıkmaları gerekmektedir. İçinde bulunduğumuz sıkıcı ve bunaltıcı durum bunun için müsaittir. Zira gecelerimiz çok karardı. Çok kararan gecelerin sabahı yakın olur.

 

İbrahim ERSOYLU

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*