Depremin sorumluluğunu alan yok

Tecde, Bostanbaşı gibi yerler Malatya’nın en verimli, en münbit topraklarına sahip, geniş tarım arazilerinin bulunduğu mahalleleriydi.

Buralarda ikamet eden, çoğu çiftçi olan vatandaşlar, senelerce büyük emeklerle yetiştirdikleri kayısı bahçelerinden, domates, biber, salatalık, gibi sebzelerden kazandıkları gelirlerle, huzur içinde rahat bir hayat geçirirlerdi.

Ama gelin görün ki bazı doyumsuz ve kurnaz siyasiler, yalan yanlış vaatlerle, bu insanların bin bir meşakkatle sahip oldukları bu tarım arazilerini ellerinden aldılar.

Yıllar önce, başta bazı siyasiler olmak üzere belediyenin üst makam-mevkilerini işgal eden yetkilere sahip, kurnaz ve doyumsuz insanlar ve onların yakın akrabaları, bu kayısı bahçelerini ve tarım arazilerini, olmadık vaatlerde yok fiyatına sahiplerinden satın aldılar.

Sonra da sahip oldukları yetkilere dayanarak, şehrin yerleşim merkezlerini bu münbit tarım alanlarına kaydırmak için, buralardaki bütün yeşil alanları yok ederek, imara açtılar.

Sonrasında da ne yaptılar biliyor musunuz? “Millet için çalışıyoruz.” deyip milletin malına çöken bu makam-mevki sahiplerinin bir kısmı, güya mücahit iken, bizzat kendileri veya onların yakın çevreleri müteahhitliğe terfi ederek köşeyi döndüler.

Milletin menfaatinden önce, kendilerinden saydıkları bazı doyumsuz, menfaatperest kesimlerin hatırı için; yerleşime daha uygun, daha sağlam yamaçlar ve zeminler dururken yemyeşil tarım arazilerini imara açan belediyenin bu kıyağını fırsat bilen bugünün müteahhitleri derhal faaliyete başladılar.

Senelerce on binlerce ailenin geçimini sağladığı meyve ve sebze alanlarının yerine, şatafatlı villaları, çok katlı apartmanları, spor tesislerini, eğlence merkezlerini inşa ederek, zenginlere milyonlarca liraya satarak köşeyi döndüler.

Gelin görün ki, 6 Şubat depremiyle beraber, başta Tecde, Bostanbaşı olmak üzere, Malatya’nın, tarıma elverişli olduğu halde imara açılan ve nice çok katlı apartmanların yapıldığı yerler deyim yerinde yerle bir oldu.

Sulak, her türlü sebze-meyvenin yetişmesine elverişli olan, bir zamanlar nice ailenin geçim kaynağı olan, âdeta Malatya’nın akciğerleri olan, herkesin temiz havasını soluduğu bu yemyeşil alanlar, nice insana âdeta mezar oldu maalesef.

Ne acıdır ki, her türlü inşaata müsait, sağlam zeminin bulunduğu, Beydağı’nın uygun yamaçları dururken tarım arazilerinin imara açılmasına karar veren yetkililer ve o çürük yerlere çürük malzemeleri kullananlar, bu can ve mal zayiatlarının sorumluluğunu üstlenmediler. Sudan bahanelerle, kendilerinden olmayan belediyelere kayyım atayarak, onları olmadık cezalara çarpıtanlardan da bugüne kadar ses seda çıkmıyor maalesef.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*