‘Ebedî gençliği’ kazan(dır)ma sevdalıları: SAGES

İsimlerini ilk defa bundan iki sene evvel duymuştum. Bir perşembe akşamı dershane idarecimizin “Yarın sabah kahvaltısına misafirlerimiz var” ikazıyla onları beklemeye başladık. Gelen misafirlerin bir kısmı tanıdığımız, bir kısmı ise tanışacağımız ağabeylerden müteşekkil bir topluluktu. Ortak özellikleri hepsinin genç olmaları ve bir şeyler yapma sevdasına tutulmalarıydı. Bir de isimleri vardı: SAGES… ‘Salı Gençlik Sohbetleri’nin kısaltılmış hâli.

Namazlar kılındı. Kahvaltı sofrasına geçildi. Samimi bir ortamda yapıldı kahvaltı. Kerahet vaktinin de çıkmasıyla birer birer dağıldık. Biz okullarımıza, onlar işlerine… Akşam olunca toplanacağımız yerler belliydi: Dershanelerimiz.

Evet Bursa’da güzel şeyler oluyor… Herkes hizmet mahallini canlandırma gayretiyle çalışıyor. SAGES de bu gayreti yayanların başında geliyor. İki senedir istisnasız her salı toplanıyor, beraberce Risale-i Nur’u müzakere ediyorlar. Bursa içinden ve dışından ağabeyleri çağırıp istifade ediyorlar. Tabiî ki dershaneleri de unutmuyorlar. Dershanelerin yoğun olarak faaliyet gösterdiği kış sezonunda her cuma bir dershaneyi ziyaret edip, irtibatı sağlamaya çalışıyorlar. Ayrıca çeşitli vesilelerle de birlikte olmanın yollarını arıyorlar.

26 Mayıs Pazar günü yine böyle bir vesileyle bir araya geldik. SAGES, düzenlediği meşveretle, uhuvveti pekiştirmeye yönelik bir piknik düzenlemeye karar vermişti. Piknik yaptığımız yer Bursa’nın Dağyenice köyüydü. Buranın bir diğer adı da Saklı Cennet. Yemyeşil orman, berrak bir göl… Ağabeylerimiz bu piknikte ev sahipliğini tam anlamıyla sergilediler. Amaçları üniversiteli talebe kardeşleri bir misafir gibi ağırlamaktı ve bunu öyle bir yaptılar ki bizler mahcup olduk. Öyle ki; servis yapmaya kalkışmak bize yasaktı, kahvaltı, mangal ve çay ikramına varıncaya kadar sadece onlar yapacaktı. Biz sadece okumakla, dinlenmekle, eğlenmekle görevliydik… Tevafuk ki bu Saklı Cennet’te ağabeylerimiz bize Cennet hayatını yaşatmış oluyorlardı! Dünyada cenneti yaşamak bu olsa gerek…

Sabahın erken saatlerinde kahvaltıyla başlayan piknik, değerli eğitimci Kemal Akay ağabeyimizin okuduğu şiirler ve yaptığı Risale-i Nur dersiyle devam etti. Kılınan öğle ve ikindi namazlarına müteakip Süleyman Küçük ve İbrahim Ulu Risale-i Nur okumalarından birer demet sundular bizlere. Gerçekleştirilen mini futbol turnuvası ise beklenmedik bir şekilde çekişmeli hale geldi. Öyle ki kendilerine “takkeliler” adını veren takım sahadaki yerini aldığında bütün piknik alanı bizim turnuvamıza kilitlenmişti. Kazananın ödülsüz kalmadığı bu turnuvanın bitimiyle eve dönüş yolu görünmüştü.

“Keşke bitmese” duygusunun hepimizin içinden geçtiğine emin olduğum o günün bitiminde evlerimize dönerken, üzerimizde tatlı bir yorgunluk ve aramızdaki en sağlam bağ olan “uhuvvet”i bir kere daha tesis etmenin neşesini yaşıyorduk. Ha unutmadan; gelecek sene için şimdiden randevumuzu yaptığımızı hatırlatıyor ve tüm ”gençleri” ebedî gençliği kazandırma gayretinde olan SAGES ekibiyle tanışmaya çağırıyoruz. Buyurmaz mısınız?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*