Eşinize karşı küçültücü sözler kullanmayın

Fena bir adama “İyisin, iyisin” desen iyileşmesi ve iyi adama “Fenasın, fenasın” desen fenalaşması çok vuku bulur, der Bediüzzaman.

Sözlerimizle insanları etkileriz ve onların sözlerinden de etkileniriz. İfadelerimizle şekillenir insanlar. Bizden duyduklarını kabullenir ve kendilerini o şekilde tanımlamaya, hareket etmeye başlarlar.

Zira çevremiz ve biz sürekli bir etkileşim hâlindeyiz. Ağzımızdan çıkan kelimeler direkt sahiplerine ulaşır. Bu sözcükler bazen kırıcı olur ve karşımızdakinin yüreğinde derin izler, yaralar bırakır. Bazen de onure edici cümleler dökülür, muhatabımız o güzel sözlerin etkisiyle özgüven kazanır, mutlu olur.

Eşler sağlıklı bir iletişim için sarf ettikleri sözlerine önem vermeliler. Eşimizi küçümseyici herhangi bir söz, onu rahatsız eder, sevgi, saygı ve güveni zedeler. Daha sonra yaptığımız hatanın farkına varıp pişman oluruz. Özür dileriz. Fakat iş işten geçmiş de olabilir.

Güzel bir söz vardır Hz. Ali’ye isnat edilen:

“Hayatta dört şey geri gelmez: Söylenen söz, atılan ok, kaçırılan fırsat ve geçen zaman.”

Hakikaten dilin kemiği yoktur. Bu yüzden olsa gerek bir sabır, bir meziyet işidir dilimize sahip çıkmak.

Bazı insanlar komşularını rahatsız edecek düzeyde tartışma, kavga içerisine girebiliyor, hoş olmayan sözler, azarlayıcı ifadeler sarf edebiliyor birbirlerine karşı. Oysa dışarıda komşularına karşı gayet kibar, ölçülü bir tutum takınabiliyor.

Çiftlerin sıkıntılarını, nâhoş lâflarla, ağız dalaşıyla halletmeye yeltenmemesi gerekir. Çünkü bu durum tarafların birbirini kırmasına, üzmesine sebep olur, problemi de çözmez. Bilâkis katlayarak büyütür.

UZUN SÜRE KÜS KALMAYIN

“Bir mü’minin bir mü’mine üç günden fazla küs kalması helâl değildir.”

Resûlullah (asm) sınırı üç gün ile belirlediği halde bazı fert ve aileler arasında aylar süren küslükler yaşanabiliyor. Hatta, nadir de olsa, yılları bulan kırgınlıklar dahi var.

Hiçbir şeyi değiştiremezsiniz küserek. Çünkü bu, bir çözüm değildir. Sadece birbirinize giden gönül ve maddî yolları tıkarsınız.

Küslük, iki ruhun büyük bir hızla birbirinden uzaklaşmasına sebep olur. Aradaki samimiyet, sevecenlik, muhabbet ortadan kalkar. Üstüne üstlük düşmanlık, kin, nefret tohumları filizlenerek kök vermeye başlar.

Hele aile hayatı, küslükle en ağır yarayı alır, en fazla zararı görür. Ailenin temellerini sarsar, mahveder.

Aynı evde yaşayan bireyler arasında yükselen duvarlar, birinin diğerine ulaşmasını engeller. Bir huzur iklimi olabilecek yuva, cehenneme döner.

Birbirinden kopan fertler başka yerlerde, başka mutluluklar aramaya başlar. Küs kalmanın psikolojisine baktığımızda şunu görürüz:

Kızdığı kişi ya da kişileri cezalandırmak. Fakat farkında değil ki, kendi kendini de o cezaya çarpıyor. Hem de yalnızlığa mahkûm ederek.

İnsan fıtraten sosyal bir varlıktır. Sıkıntılarını, anlaşmazlıklarını konuşarak çözmelidir. Konuşmak fiili anlaşmayı, birbiriyle irtibat kurmayı sağlar. Küs kalmak ise anlaşmazlığı çözmeyi bırakın, yeni problemler doğurur.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*