Bediüzzaman hazretleri insandaki ümitsizlik ve kötü düşünce kalbin zaafından geldiğini Risale-i Nur eserinde şöyle ifade etmiş:
“Yeis ile suizandan, zaaf-ı kalb neşet eder. Öyle adam görüyor; zâlimin darbeleri, bir mazlûmu dövüyor, elim darbe iniyor. O mazlumun âlâmı, tabiî aksediyor, o zaifin kalbine, teellümat veriyor. Teellümat incitir, za’fı tahammül etmez. Ondan kurtulmak ister, rahat-ı kalbi için, mazlumun istihkakı, darbe arzu ediyor. Hem bahane buluyor, belki der müstahaktır. Madem o sefil, güneş ona vermiyor, neden gölge ediyor. Mânen zâlim oluyor, zulme yardım ediyor.”1
İktidar ve kuvveti olmayan zayıf bir adam, zalimin zulmü altında ezilen birisini görür. Bu ezilmeden dolayı zalim adama karşı kalben rahatsız olur. Fakat zalim adama da gücü yetmediği için kalbini rahatlatmak için zulme uğrayan o mazluma “Demek bu adam zulmedilmeyi hak etmiş ki, o zalim ona zulmediyor” diye mazlumu tenkit eder. Oysa mazlumu tenkit değil; ona yardım ellini uzatman lâzım.
İşin hakikatine bakılırsa zayıf adamın kullandığı “var bir kabahati” bu cümleden aldığı manevî zarardan haberi olmadan hem zalim duruma düşüyor, hem de zulme yardım ediyor. Keza,”Bir kaplan parçalıyor, bir biçare adamı, zaafından kaçamıyor. Felaketin sebebi, canavarda vahşettir. Biçarenin zaafıysa, ona bir bahanedir. Vahşet cinayetiyle, zaifi mahkûm ediyor.”2
Demek ki, mazlumun zulme uğrama sebebi, mazlum değildir. Zalimin cibilliyetinden ve ruhunda yeşeren zakkumun dışa attığı müzahrefatıdır. Yani, zulmün nedeni zalimin vahşetidir. Mazlumun zafiyeti ise zalimlere bir bahanedir.
Hülâsa-ı kelâm, bugün zalim İsrail’in, mazlum Filistin halkına yaptığı zulme karşılık vermeyen veya veremeyen Müslümanların bir kısmı kalplerini rahatlamak için “Demek, Filistin halkı bu zulmü hak ediyor ki; zalim İsrail onlara zulüm ediyor” diye o zalim İsrail’in zulmüne bilmeden ortak olur. Bundandır, “bazen zaaf zâlim olur.” denilmiş.
Peygamber Efendimiz, (asm) Hadis-i Şerifiyle konuyu nihayte erdirelim: “Kim bir kötülük görse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbi ile o kötülüğe tavır koysun. Bu da imanın asgarî gereğidir.” 3
Dipnotlar:
1- Asar-ı Bediyye, Lemeat.
2- age.
3- Müslîm, îmân, 78
Benzer konuda makaleler:
- Gültekin Uysal: İnsanlık, özellikle de Müslümanlar büyük bir sınava tabi tutuluyor
- İsrail zulmüne dur diyecek yok mu?
- BU KÂFİR!
- Dünyanın beyninde bir “ur” İsrail
- Zulüm, kalpte sönmeyen bir ateştir
- Filistin dâvâsının kapanmayan cepheleri
- İsrail, işgalden geri dönmüyor
- Cezanın geciktirilmesi zalimin aleyhinedir
- Mavi Marmara’yı unutturmayın!
- Tepkiler sürüyor
İlk yorum yapan olun