Hücumlar neden öncelikle başörtüsüne?

Sıkıntılı, oldukça zor ve uzunca bir dönemden sonra, kısmen de olsa, başörtüsü yasağının son bulması bizim açımızdan sevindirici bir durumdu.

Lâkin geçenlerde Danıştay’ın ALES sınavına girişle ilgili olarak ortaya attığı zorlama ve gülünç gerekçeyle birlikte yeniden gündeme gelen başörtüsü yasağı, bu sevinci şimdilik gölgelemiş durumda. Bakalım, ne olacak?

Dileyelim ki, bu hukuka aykırı durum, bir an evvel düzeltilir ve bu serbestiyet her alanda ilânihâye devam eder.
Atmacanın serçeye tasallutunun serçenin bazı kabiliyetlerinin gelişip inkişaf etmesine vesile olduğunu biliyoruz. Görünürde atmacanın serçenin hayatına kastedici o acımasız ve haşîn hücumları şefkatimize, rikkatimize dokunsa da, bu durum serçenin hayata tutunmasının bir lâzımı olan maharetli ve hızlıca kaçabilme kabiliyetini kazandırdığından, atmaca ile serçe arasındaki bu kovalamaca hayırlı bir tâlim ve tâlimâttır.
Gizli ifsat komitelerinin başörtüsü üzerinden ehl-i dîne tasallutları, doğrudan dîn-i mübîne yönelik bir belâ, bir musîbet. Dolayısıyla kadın-erkek ayırımı yapmadan hepimizi ilgilendiren bir musîbet. Aynı zamanda hepimiz açısından bir imtihan vesilesi.
Başörtüsü üzerinden kaderin bir gereği olarak tâbi tutulduğumuz bu imtihandan bazılarımız alnımızın akıyla başarıyla çıksak da, çoğumuz maalesef geçer not alamıyoruz. Çünkü şer kuvvetlerinin hücumlarına karşı çok cüz’î bir ehl-i din kesimi teslim olmayıp, gerekli olan direnci ve mukavemeti gösterirken; ehl-i dinin çoğunluğu herhangi bir mukavemet göstermeden, direnmeden, teslim bayrağını çekiveriyor maalesef. Hatta bir kısım etkili ve yetkili Müslümanların, ifsat komitelerinin işlerini kolaylaştırmaya yarayan, başörtüsü konusunda dinde yeri olmayan tekellüflü yorumlarla fetvalar vermekten çekinmedikleri de vâki. Böyle olmasaydı, bu ülkede azınlıkta olan malûm güçler böyle hiçbir kanunî, insânî yönü bulunmayan, keyfî icraatlarını sürdürebilirler miydi acaba?

Her ne ise… Başa gelen her musîbetten, her belâdan gerekli dersler çıkarabilir, olup bitenleri doğru okuyabilirsek, o musîbet ve belâların hem ömrü hem de bir daha tekerrür ihtimâli az olur. Olup bitenler doğru okunup, doğru tahlil edilmediğinde ise, musîbet ve belâların ardı arkası kesilmeyebilir… Dinî değerlerimize yönelik hücum ve tasallutların birisi bitmeden, bir başkası sökün edebilir. Meselâ gizli ifsat komitelerinin neden ille de başörtüsünü hedef tahtalarına koyduklarını hiç düşündük mü? Niçin öncelikle başörtüsü üzerinden hücumlarını yoğunlaştırdılar? Neden erkeklere değil de kızlarımıza, kadınlarımıza musallat oldular? Evet başta bu konuda mağdur ve malum duruma düşmüş hanımlar ve bizler bu durumu hiç düşündük mü?

Çünkü biz biliyoruz ki, başörtüsü baş örten bir bez parçasının çok ötesinde imanımızı, inancımızı açıkça ilân eden bir örtüdür; daha da önemlisi, dinin bir nişânesidir, bir sembolüdür, bir şeâirdir. Yerine getirilmesi farz olan bir vecibedir, bir sorumluluktur.

Hücumların neden özellikle başörtüsüne yapıldığını anlamış oluyoruz. Kimi odakların hedefinde yalnız başörtüsü değil; bütünü ile bütün kudsî değerlerimiz söz konusudur aslında. Bütün dinî değerlerimiz ifsat komitelerinin hedef tahtasıdır.
Ehl-i din, ifsat komitelerinin bu sinsî niyetlerini, bu gizli gayelerini fark edip, ona göre merdâne bir tavır içinde, lâzım gelen direnci gösterebilirse; onların hücumlarını geri püskürtüp, oyunlarını bozabilir. Başörtüsünün aynı zamanda inancımızın bir nişânesi, kudsî değerlerimizin bir sembolü, dinimizin öncelikli bir şeâiri olduğunun; bunun için ne pahasına olursa olsun ondan ferâgat edemeyeceğimizin şuurunda olduğumuz zaman, ifsat komitelerinin bütün oyun ve saldırıları boşa çıkacaktır İnşâallah. Bu güne kadar bu konuda üzerimize düşeni yerine getirdik mi bilemiyorum?
Bu konuda bize en iyi örnek, yine Bediüzzaman… Bugün başörtüsüne musallat olan zihniyet, o zaman da Üstadın sarığına musallat olmuştu. Ama Bediüzzaman onlara; “Bu sarık bu başla çıkar” diyerek mukabelede bulunmuştu.
Bugün ve her zaman böyle merdane duruşlara ihtiyaç var.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*