İslâmiyet, hayatın mihenk ve saadetidir

Image
Mübarek Ramazan ayı münasebetiyle sadece İslâm âlemine değil, bütün âlemlere ve gönüllere rahmet ve nur geldi. İnananların ruh, kalp ve gönül dünyalarını inşirah, rahmet ve bereket kapladı.

Sakinlik ve huzurun verdiği rahatlıkla, bu mübarek ayın ortalarında olduğumuz şu günlerde, dünkü gün “Câmiü’s-Sağîr” hadis kitabının dört bine yakın hadislerini şöyle hızlı bir şekilde taradım.

Bu araştırma neticesinde, bir defa daha gördüm ki, beşeriyetin saadeti için inzâl edilmiş olan Kur’ân-ı Azimüşşan’ın hükümleri ve âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Hz. Muhammed’in (asm) ifade, beyan ve yaşayışına dikkat etmeye çalıştım. Neticede kendi iç dünyamda, fert ve toplum olarak “İslâmî ve semavî” yaşayıştan maalesef bir hayli uzaklaşmış olduğumuzun bir defa daha tesbitini yaptım. Yine iç dünyamda bunun sebeplerini araştırmaya çalıştım. Taradığım bu dört bin civarındaki hakikatlerde Allah Resûlü’nün (asm) Müslümanlara mânâlı ve dehşetli ikazlarında: “Yahudilere benzememe” konusu dikkatimi çekti. O zaman ben âcizane–İslâmî şuura sahip insanların bildiği—şu hükme vardım:

Allah Resûlü’ne (asm) karşı sağlığında bu kadar aleni ve hilekâr davranan bu zihniyetin, bütün dünyada, İslâm âleminde ve Türkiye’de maneviyat ve semavilikle ilgili ne kadar hüküm, emir, düstur varsa bunların bir şekilde imhasına kararlı bir şekilde her vasıtayı kullanarak çalıştıklarını gördüm.

Yahudi zihniyetinin bütün dünyada ve özellikle İslâm yaşantısının olduğu her toplumda; cemiyet hayatının temel umdelerinden olan maneviyat, itimat, ahlâkî değerler, emniyet, tevekkül, kanaat, tasarruf, iktisat, iffet, fazilet ve samimiyet gibi kudsî değerlere rağmen; bunun tam aksine, dinsizliği, ahlâksızlığı, israfı, fuhşu, fitneyi, fesadı, kanaatsizliği ve hırsı inadına kendi menhus emel ve çıkarları için kullanmasına dikkat çekilmiş olması ayrı bir mu’cize olarak karşımızda duruyor.

Teknoloji ve medeniyetin bütün imkânlarını bu yolda kullanan bu zihniyet, başta dünyanın her yerinde elde ettiği “medya” sahası olmak üzere, diğer bütün imkânları menfî yönde kullanarak, başta âyet ve hadis hakikatlerinden inananları “sapma ve saptırma” tuzak ve plânını uygulamaktadır. Bu oyun ve tuzaklara karşı mutlaka hassas ve duyarlı olmamız gerekiyor. Dünyayı kana bulamaya teşne ve müheyya olan bu fesat şebekelerinin bütün kurgu ve faaliyetleri tam bir zındıka planının ve programının eseri. İslâm’ın ve Müslümanların hiçbir yönde uyanıp kuvvetlenmesini istemeyen bu zındıka komiteleri, maalesef argümanlarını çok “masumane” bir şekilde sözüm ona “medeniyetin gereği” olarak insanlığa yutturmaya çalışıyor. “Sanat” ve “medeniyet” adı altında en başta masum gençler olmak üzere bütün toplum üzerinde, ancak muhakeme ve idrak sahiplerinin fark edebileceği müthiş bir Bizans oyunu sergilenmekte. Strateji enstitülerinde hazırladıkları plânların en başında, İslâmî prensiplerin saptırılması var. Böylece haris menfaatleri yerine gelecek ve doymayan hırsları tatmin olacak.

Tesbitimiz bu! Peki çare var mı? Evet var Elhamdülillâh! Sünnet-i seniyyeye sarılmak, gün be gün “bir”den başlayarak kararlı bir şekilde kendi hayatımızda bire bir sünnetin birisini uygulayıp devamını sağlamak.

İslâmiyeti baş düşman olarak ajanda ve gündemine alan bu zihniyete karşı en büyük tedbir ve silâhımız da, en başta nefislerimizi ıslâh etmek, ondan sonra da kendi çocuklarımızdan başlayarak, dost, akraba ve komşularımızdan uygun olanlarla iyi münasebetler içersinde onların ve çocuklarının müsbet mânâda eğitilmelerine ve İslâmî şuura ulaşmalarına yardımcı olmak. Böylelikle, insanlığı bu manevî musîbet ve belâlara karşı muhafazaya çalışıp her an teyakkuzda bulunmak.

Yaşadığımız ortamda hiç zor olmayan ve çok basit, kolay fakat şahsî, ailevî ve toplum hayatımız için ise bir o kadar önemli olan bu tatbiki sünnetlerden derlediğimiz bir demeti de bu arada kısaca zikredelim:

“Elbiselerinizi yıkayınız. Saçlarınızın fazlalıklarını kesiniz. Misvak kullanınız. Süsleniniz ve temizleniniz. Çünkü İsrâiloğulları bunu yapmadıkları için kadınları zina etmişlerdir.” (Hadîs No: 1218)

“Dikkat edin! Cennete götüren amel sarp ve yokuştur. Cehennem ameli ise kolay ye düzlüktür. Nice bir anlık nefsanî istekler vardır ki uzun üzüntüleri netice verirler.” (Hadîs No: 2887)

“En hayırlılarınız, çoluk çocuğuna en hayırlı olanınızdır.” (Had. No: 3990)

“Aile fertlerine yapmış olduğun her iyilik onlara bir sadakadır.” (Hadîs No: 6339)

“Çocuklarınıza değer verin ve onları güzelce terbiye edin.” (Hadîs No: 1419)

“Evlerinizde Kur’ân’ı çok okuyunuz. Çünkü Kur’ân okunmayan evin hayrı az, şerri çok olur ve o ailenin geçimi daraltılır.” (Hadîs No: 1412)

“Açıktan günah işleyenleri anlatmaktan niçin çekiniyorsunuz? İnsanlar onları ne zaman tanıyacak? Onun vasıflarını anlatın ki, insanlar onlardan sakınsınlar.” (Had. No: 109)

“Ahde titizlikle vefa göstermek îmandandır.” (Hadîs No: 2264)

“Alış verişte çok yemin etmekten sakının. Çünkü bu malı sattırır, sonrada bereketini giderir.” (Hadîs No: 2904)

“En hayırlınız, en cömert olanınızdır ve başkasının hakkını en güzel şekilde ödeyendir.” (Hadîs No: 2270)

“‘Yarın yaparım, ertesi gün yaparım’ gibi düşünceler şeytanın prensibidir. Onu mü’minlerin kalblerine atar.” (Hadîs No: 3405)

“Ben insanlarla iyi geçinme özelliğiyle gönderildim.” (Hadîs No: 3151)

“Bir kötülük işlediğinde peşinden hemen bir iyilik yap ki onu silsin.” (Hadîs No: 764)

“Din kardeşi kendisine özür dilemek üzere gelen kişi, bunda ister samimî olsun, isterse olmasın, kabul etsin. Böyle yapmazsa Kevser Havuzunun başında yanıma varamaz.” (Hadîs No: 8292)

“Allah yardım isteyenin yardımına koşulmasını sever.” (Hadîs No: 1863)

“Yiyeceklerinizi ölçülü tartılı kullanın. Ki sizin için bereketlensin.” (Hadîs No: 6446)

“Yumuşak huyluluğa dört elle sarıl. Sertlikten ve hayasızlıktan uzak dur. Yumuşak huyluluk hikmetin başıdır.” (Hadîs No: 5504)

“Ben Rahmanım. Sıla-i rahmi [akrabalık haklarını] yarattım. Ve ondan kendime bir isim türettim. Kim sılâ-i rahmi devam ettirirse, Ben de ona iyilik ve ihsanımı sürdürürüm. Kim de onu koparırsa, Ben de ona olan iyilik ve ihsanımı keserim.” (Hadîs-i Kudsî No: 1765)

“Yemeği sıcakken yemeyin. Çünkü sıcak yemeğin bereketi yoktur.” (Hadis No: 50)

“Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak yemeğin bereketine vesiledir.” (Hadîs No: 3140)

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*