Kutlu Doğum

Zaman değişmiş, asır başkalaşmıştı…
Gaddarlık ve vahşetin en üst seviyesinde yaşıyordu insanlık.
Asırlar onun (asm) getirdiği nur ile aydınlanmıştı…
Zamanın en bedevî insanlarını âleme muallim yapmıştı.
Adlarına “Sahabi” denildi.
“Anam babam sana feda olsun” diyen kahramanlar ile doldu.
Bu haslet sadece zamanına has olmadı.
Dünyanın her kıt’asına ışığı ulaştı.
Bu gün 24 saat ezanları okunuyor dünyada.
Doğudan batıya, güneyden kuzeye…
Her asırda bir temsilcisi geldi…
İmamı Rabbani’den Abdulkadir-i Geylânî’ye, İmam-ı Azam’dan Mevlânâ Halid-i Bağdadi’ye…
Ve Bediüzzaman’a…
Bütün gelenler ilk Nur ve ışık aldı.
Her zirve maneviyat ehilleri neslinden geliyordu.
Zamanlar sahipsiz kalmadı.
Emir yüksek yerden verilmişti…
“İcaz-ı Kur’ân’ı beyan et!“
Emir yerine getirildi.
Bu Nur dünyanın yarısını, insanlığın beşte birisini sardı.
İstikbalde en yüksek gür sada İslâmiyetin sadası olacağı müjdesini verdi, emsâli dünyada görülmeyen maneviyat erenleri…
“Elde Kur’ân gibi mu’cize-i bâkî varken, başka bürhan aramak aklıma zaid görünür,
Elde Kur’ân bir bürhan-ı bâkî varken münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?”
Hak ve hakikat batıla meydan okudu.
Herkes mahşerde “nefsî, nefsî” dediği zaman, ilk doğdu zaman gibi onun “ümmetî, ümmetî” diyeceğini biliyoruz.
Ya Resûlallah!
Zamanın en felâketli bir döneminde yaşıyoruz.
Bizleri mahşerde unutma.
Kutlu doğumun mânâsı bunlardır.
Yolundan yürümek, her şeyin üstünde, her meşgalenin fevkinde…
İşte hayat bu Nur ile güzelleşti.
Onu sevdik, onun yolunda yürüdük.
Yol ancak bu yol idi.
Diğer yollar çok çetrefilli ve bulanık idi.
Günlere ve haftalara sığmadı.
Her gün onu andık ve onu sevdik.
Sünnetini hayatımıza mihenk ettik.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*