Neoconların son BOP seferi

sukru-bulutYa herru, ya merru… Ya devlet başa, olmadı kuzgun leşe…
Zamanın fırtınası, uluslar arası müdahaleci Troçkistlerin üzerindeki perdeleri uçurunca, Amerikan idaresi toptan sıkıntılı günlere girdi. Bir taraftan barışçı ve demokratik bir yüz, diğer yandan hedefteki ülkeleri içten kavramış kanlı bir pençe… İşte Amerika bugünlerde, bu yüzünün Suriye ve Irak’ta dünya kamuoyunca görünmesinden paniğe yakın bir durumu yaşıyor. Sertleşmeler, jestleşmeler ve Avrupalı neocon siyasetçilerle ekran muhabbetleri, hep bu paniği haber veriyor.

Seymour Hersch’in söyledikleri tamamen doğru çıktığı gibi, Amerikan hariciyesi ile savunmasının, bu doğrular üzerinde IŞİD’i inşaları tamamen netlik kazandı. Rakka’nın IŞİD’in başşehri değil, neocon teröristlerin bölgedeki idare merkezleri olduğu ortaya çıktı. Işid mensuplarının çoğunun İngilizce bilmeleri ve yüzde 90’ına yakınının ortaöğretimin üzerinde eğitim görmüş olmaları, IŞİD’in küresel boyutta bir terör organizasyonu olduğunu da açığa çıkardı. Suriye ve Rusya’nın IŞİD’i tamamen yok etmelerine fırsat vermemek için Fırat üzerindeki köprüleri tahrip eden Amerika’nın IŞİD yerine Suriye ordusuna yönelmesi, dünya kamuoyundaki hipnozu çözmüşe benziyor.

HÂLÂ ÖSO YALANI…

Azıcık hafızamızı yoklayalım. Beş sene önceki Özgür Suriye Ordusu teranelerini hatırlayalım. Afganistan’da savaşırken Libya ulusal cephe komutanlığına ve oradan da Özgür Suriye Ordusunu eğitmeye görevlendirilen varlıklarıyla ile, hakikaten biz de Suriye ordusunun dağıldığına inanacaktık. Komünist Prof. Burhan’ın Suriye muhaliflerinin başına getirildiği günlerdeki bu yalanların hepsi bugünlerde ortaya çıkıyor. Zaman Lavrov’u haklı çıkardı. Kerry’nin kızarmayan suratının arkasındaki esas maksat da belirmeye başladı. Barak Obama ÖSO projesine büyük paralar harcandığı halde tutmadığını defalarca itirafına rağmen Kerry ile Aston, yoldaşlarının verdikleri rolleri oynamaya devam ediyorlar. Fakat zaman, Şam-ı Şerif’in lehine işliyor. Deccaliyeti bu gün için sırtına yüklenmiş Amerika’nın, Suriye ve Irak’taki işleri iyice sarpa sarmaya başladı.

Rusya’nın IŞİD karargâhını basıp neoconların Amerika’da hazırladıkları vidyolara, dezinformasyon dolu belgelere ve Batı Avrupa’dan devşirdiği terör listelerine ulaşmaması için her tülü tehlikeyi göze almış Amerikan idaresinin burada neocon mengenesine sıkıştığını artık herkes görüyor ve biliyor. AB’yi içerden yıkmak üzere buralarda eğitilen Avrupa Birliği vatandaşlarının listesinin bir bölümü, Fransa ve Almanya’ya ulaşmış olsa da, neocon siyasetçiler son gayretleriyle resmin bütünlüğünü muhafazaya çalışıyorlar.

Burada Türkiye’nin eski hatalarından doğan ÖSO faktörüyle uluslar arası arenada gülünç duruma düşme ihtimalini bir kez daha hatırlatalım. Suriye’de Rusya ile müttefik olmuş Türkiye’nin Beşşar’a düşmanlığı, yalnızca oradaki başarısını azaltır ve bölge barışını geciktirir, düşüncesindeyiz.

RUSYA’NIN DURUMU

Suriye meselesinin Rusya için de hayatî öneme haiz olduğunu dikkatlice inceleyenler bilirler. Yine hafızalarımızı 11 Eylül’den önceki Kafkaslar meselesinde yoklayalım. Dağıstan’da, Osetya’da ve hatta Çeçenistan’da Ruslarla savaşanların arkasında kimler vardı? Neoconların Afganistan’da devşirdikleri bu insanları İslâm coğrafyasından getirdikleri bir vakıa idi. O günlerde de tamamen zihni bir karartma ile karşılaşmıştı, İslâm dünyası. Rusya’nın bu bölgesini komünizme düşman yeni Rusya’ya karşı kullanan Amerikalı Troçkistlerin hedefi, Rusya ile beraber Orta Asya’yı avuçlarına almaktı. Bu coğrafyada neoliberaller adına George Soros’un ve neoconlar adına Paul Wolfovitz ve ekibinin koordineli çalışmalarını, dönüp arşivlerden veya o zamanı az da olsa yazmaya başlayan Batılı araştırmacılardan öğrenebilirsiniz.

Yeni Marksist açık toplumcuların Kırgızistan, Gürcistan ve Ukraina’da gerçekleştirdikleri devrimleri, AB’ye henüz girmiş Çek, Slovakya, Macar ve Romen hükümetlerine verilen hibelerin iç edilmelerini, oğul Bush ile Soros’un Bratislava ve Tiflis seromonileri; neoconların ta o günden bugünkü Rusya için neler planladıklarını herkesin okuyabileceği şekilde ortaya koyuyor.

Arap baharı ile felâketin pimini çeken neoconlara (Kissenger’ın Troçkist şakirtleri) Libya’da karşı durmadığına pişman olan Rusya’nın Suriye’deki gayretlerinin arka cephesi, önümüzdeki zamanlarda daha genişçe ortaya çıkacaktır. Bediüzzaman’ın, “Rus da dinsiz kalamaz, geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile musalaha veya tabi olabilir” (Emirdağ Lâhikası. s. 311) ifadesiyle haber verdiği Rusya’nın yeni misyonunu bilmeyenler, hem Ukrayna, hem İran’da, hem Suriye ve hem de AB’deki derin analizlerde hep hata yapa geldiler.

TROÇKİSTLERİN BÖLGEDEKİ SON ŞANSLARI MI?

Yalan üzerine kurulu siyasetleri evvelâ Amerikan halkına ve sonra da dünyaya kabul ettirmeye çalışan neocon Troçkistlerin atakları, Türkiye demokrasiye geçene kadar devam edecek gibi. Evvelâ, Türkiye acilen demokratik çerçevede normalleşmeye gitmeli ve sonra da BOP’çuların bölgedeki ümitlerini kıracak şekilde Suriye’deki müdahalelere son verilmelidir. İstikrarsız bir Türkiye, demokrasisinin yara bere içinde olduğu bir Türkiye; Kemalist ve Troçkist ittifağının iştihasını çekmeye devam edecektir, kanaatindeyiz. Açıktan açığa silâhlandırdıkları PKK örgütü, Beşşar’a karşı başlattıkları yeni kampanyalar, bölgede daha çok kanın akması için yaptırılan operasyonlar, neoconların kolayca pes etmeyeceklerini gösteriyor. Daha önceki pozisyonları birbirine zıt görünen Beşşar ile Erdoğan bu dehşetli küresel çeteye karşı ittifak etmedikleri takdirde, her ikisinin de büyük sıkıntıya düçar olacağını tekrar belirtmiş olalım. Rusya ile kanlı bıçaklı iken ülkenin menfaati gereği barışan Erdoğan’ın, bölgesel düşmanlarını ters köşe yapacağı girişimlerle Suriye meselesindeki çözümü kolaylaştıracağı kanaatindeyiz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*