Oruç sayesinde sağlıklı beslenme düzeni

Ramazandaki orucun maddî-manevî, ruhî-bedenî, ferdî-umumî pek çok faydası var. İşte, o faydalardan biri de hiç şüphesiz doğru ve sağlıklı beslenmeyle ilgilidir.

“Rahmet ve bereket ayı” boyunca oruç tutan kimse, Ramazandan sonraki yemek alışkanlığını istediği şekilde ayarlayabilir.

Kaldı ki, başta yeme-içme-uyuma olmak üzere, birçok adet ve alışkanlığımızı zaman içinde değiştirmek, yeni baştan düzenlemek mümkündür.

Bu hususları, hem kaynağından okumaya, hem de tecrübeye dayalı olarak ifade ediyoruz.

Bilhassa Ramazandaki oruç, başta mide ve bağırsaklar olmak üzere, bütün beden için “hâzâ şifâ”dır. Aynı zamanda perhiz ve terapi gibidir.

Konuya dair sözlerini dinlediğimiz, yazılarını okuduğumuz güvenilir uzmanların hemen tamamı, “uzun süreli açlıklar”ın vücudun bütün organlarını rahatlattığını, fazla yağlar gibi birikmiş toksinleri de erittiğini, kilo problemini azalttığını, zararlı alışkanlıklardan uzak tutmaya vesile olduğunu ve bilhassa irade kuvvetini daha da arttırdığını beyan ediyorlar.

Tabiî, oruç tutma noktasında ciddi mâzereti olanları bu çerçevenin dışında ve haliyle istisna tutmak lâzım.

Eskiden, daha çok fakirlikten-yoksulluktan olsa gerek, insanların bir kısmı zaafiyet geçiriyor, verem oluyor ve yetersiz beslenmeden dolayı ölüyor, yahut ölüm derecesine geliyordu.

Hemen her şeyin bulunduğu şu zamanda ise, insanların çoğu, aşırı yemekten, yahut dengesiz beslenmekten dolayı hastalanıyor veya erken yaşta ölüme doğru gidiyor.

Bu durumda, doğru ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmanın ne kadar mühim ve hayatî olduğu kendiliğinden anlaşılmış oluyor.

Burada tekrâren ifade edelim: Biz konu uzmanı değiliz. Dolayısıyla ahkâm falan da kesmiyoruz. Ama, şuna inanıyoruz ki: En doğru beslenme şekli, Sünnet–i Seniyyeye uygun olan beslenme tarzıdır.

Aynı zamanda “Tıbb-î Nebevî” olarak da bilinen “Sünnete göre beslenme”nin nasıl olduğunu, nasıl olması gerektiğini anlatan güvenilir kaynaklar vardır. Bu kaynakların hemen tamamında aşağıdaki hususlar bilhassa nazara verilmeye çalışılıyor:

1. Acıkmadan yeme; tam doymadan sofradan kalk.

2. Yediğin vakit az ye, yedikten 4–5 saat kadar daha yeme.

3. Bil ki, şifâ hazımdadır.

4. Mideye-bedene en büyük eziyet, sık sık veya üst üste taam yemektir.

5. En güzel diyet: Sünnete riayet ederek beslenmektir.

6. Sünnete riayet eden, şişmanlık-obezite hastalığına düçâr olmaz.

“Hekim–i hâzık” denilen mütedeyyin, yani güvenilir uzmanların da tavsiye ettiği bu tarz beslenme alışkanlığının, hem duygulara, hem bedene faydalı ve şifâlı geldiği sayısız tecrübe ile da sâbittir.

Son bir hatırlatma: Klasik diyetisyenler ile bazı beslenme uzmanlarının “sık sık, az az yemek” şeklindeki tavsiyeleri, tâ başında beri hiç aklımıza yatmadığı gibi, sonradan birçok kimse bu yöndeki tavsiyeden vazgeçti, uygulayanlar da pişman oldu.

Çünkü, “sık sık, az az yemek” formülündeki beslenme tarzı, “Dolu midenin 4–5 saatte ancak boşaldığı, yağların ve proteinlerin de 4–8 saatte ancak sindirilebildiği” şeklindeki tıbbî-fennî gerçeklerle sûret-i kat’iyyede örtüşmüyor.

Buna göre, günde iki öğünlü yemek alışkanlığının (meselâ, sahur ve iftarda olduğu gibi) en doğru ve en ideal beslenme tarzı olduğu açıkça anlaşılmış oluyor. İşte, bu güzel alışkanlığı da Ramazandaki oruçla kazanmak pekâlâ mümkün görünüyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*