Risale-i Nur’a ekmek ve ilâç gibi ihtiyaç var

Risâle-i Nur’un en önemli özelliklerinden birisi, sadece iddia etmemesi, aklî, mantıkî, ilmî, vicdânî deliller ile ispat ve izah etmesidir:

“Risâle-i Nur, Kur’ân’ın bir mânevî mu’cizesi olarak imânın esâsâtını kurtarıyor. Mevcut imândan istifâde cihetine değil, belki çok deliller ve parlak bürhanlar ile imânın isbatına ve tahkikine, muhafazasına ve şübehattan kurtarmasına hizmet ettiğinden; herkes bu zamanda ekmek gibi, ilâç gibi lüzûmu var olduğunu dikkatle bakanlar hükmediyorlar.” (Kastamonu L., Yeni Asya Neş., s. 8)

Mânâsı genel/küllî ve bütün asırları tarayan Kur’ân, bitmez tükenmez bir hazinedir. Cisimleşmiş Kur’ân olan kâinat kitabı sırlarla; onun ezeli tercümesi olan Kur’ân da bir derya gibi inci ve mücevherle dolu. Mânâ âleminin dalgıçları olan müfessirler, mütefekkirler, muhakkikler; o uçsuz-bucaksız denize dalarak çapları miktarınca manevi inci-mücevher, antikalar çıkarırlar.

Hiç şüphesiz Risâle-i Nur Külliyatı da çağımızda; Kur’ân‘ın imân hakikatlerinin bürhanları, hüccetleri, izâhı,1 yâni delillere dayanan ikinci kısım tefsirlerin en kuvvetli ve en kıymetlisidir.2

Dipnotlar:
1- Kastamonu Lâhikası, s. 47.
2- Şuâlar, s. 368.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*