Sabır büyük bir imtihandır

Kuzey yarım kürede, Ramazan-ı Şerif’in en uzun gününü yaşadık ve uğurladık: 21 Haziran 2017, imsak 03:22, akşam ezanı 20:51’de okundu. Tam 17 saat 29 dakika süren en uzun orucu tuttuk, Allah kabul etsin.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (asm) “Oruç sabrın yarısıdır, sabır da imanın yarısıdır” sözünün ilk kısmını, Ramazan’da idrak etmek nasip oldu.

Sabır deyince akla, Hz. Eyyub (as) gelmektedir. Sabır, genellikle bir musîbete karşı bir duruş, bir disiplindir. “Sabrın sonu selâmettir/ Sabreden derviş muradına ermiş” gibi darb-ı mesellerle de anlaşılmaktadır ki, mü’min, sabır üzerine imtihan edilmektedir.

Oruç tutmak birçok kişinin nefsine zor gelmektedir. Ben de bunlardan biriyim. Ne mutlu bu topraklarda yaşıyoruz ki, yazın hararetinin başladığı, en uzun günlerde, cennetvarî bir rahmet ile gayet serin, yağmurlu, bereketli bir Ramazan ayı geçirdik.

Ne tevafuktur ki, havaların, İstanbul başta olmak üzere bütün memlekette kademeli olarak azalması, İstanbul’un şahs-ı manevisinin kerameti ile, mevsim normallerinin gayet altında bir hararetin Kocaeli’ni, Ankara’yı ve hatta baştan sona bütün İç Anadolu ve Karadeniz’i sarması, İlâhî bir lütuf olarak dikkat çekti. Kimileri bundan nasiplenirken, kimilerinin nasibine de zelzele düşebiliyor. İlâhî emir, Bayram’a kadar devam ediyor, Bayramda hava günlük güneşlik, sıcaklık da mevsim normallerine geri dönüyor.

Orucumuzu, kolaylaştıran Allah’a hamd olsun. Oruç tutan insan, başlangıç ve bitiş vakti belli olan bir zaman diliminde, elini, dilini, gözünü ve zihnini hayvanî fiillerden uzaklaştırır. Kalbi, zikir ve tefekkür ile dolarken, nefsi körelmeye yüz tutar.

Bu belirli zaman diliminde birçok olumsuz olayla karşılaşabilir, kesbi sebeplerden dolayı, davranışlarımızda ve hissiyatımızda değişiklikler hissedebiliriz.

Günahlar, hazır bir şekilde karşımızdadır ve takva sınavı ile karşı karşıyayızdır. İşte bütün bu ahvale sabır etmek gerekir.

Bu sabır, ancak ve ancak gerçek sabrın yarısı kadardır. Peki gerçek sabır nedir? Gerçek sabır, büyük bir imtihandır. Başlangıcı bir musîbet ve bir tokat ile gelerek kendini belli eder. Fakat bitiş vakti malûm değildir. Dolayısıyla, sabır bu bilinmesine rağmen dayanılan, beklenen, selâmete erene kadar süren bir disiplin, bir direniş, bir eylemdir.

II.

Sabır, imanın yarısıdır. Bu sözü anlamam, ilk kısmını anlamamdan daha güç oldu, fakat Allah’a hamd olsun, Ramazan bitmeden evvel bu kısmı da idrak edebildik.

İman, görmeden, duymadan, bilmeden, sadece kendine tebliğ edilene bakarak, düşünerek, kalbî olarak hissederek kavuşulan, çok uzun süren bir hayat biçimidir. İman insanı insan eden, belki insanı sultan eden ve hakikî imanı elde eden insanı kâinata meydan okutabilen bir kuvvettir.

Sabreden mü’min, belki ömrünün sonuna kadar bu sabır eylemine devam eder. Fakat öldükten sonra sabretmeyecektir. Ancak iman, ölüm, kabir, berzah, haşir, sırat ve Cennete girmeyi daha sonra Cemalullah’ı görmeyi elde edene kadar devam eden bir eylemdir.

İman çok daha uzun süren bir iştir. Biz, Allah’ın rızasına ulaşmayı hedeflemekteyiz. Dolayısıyla bütün bu merhalelelerden geçmeliyiz. Önce salih amel işlemeli, sonra imtihanlara sabretmeli ve sonra da hakikî imanı Cemalullah’a kadar taşımalıyız.

İşte bu yüzden, sabır ancak ve ancak imanın yarısı olabilir. Ramazan ayının bir fazileti de bizi bu iman ile imanlandırmak olsa gerektir.

Allah hepimize bu imanı Cemalullah’a kadar korumayı nasip etsin. Amin.

Abdullah Özgün

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*