Son adam son sözler

Konuşmuyoruz; bağırıp çağırıyoruz; bu yol, yol değil…

Zorlu dönemlerde okudum. Artık inceliriz sandım. Yok!

Sonuç: Yerimizde sayıyoruz. Ve geriye çok zaman…

Cenap Şehabeddin Tiryaki Sözleri’nde: “Yerinde sayanlar; yürüyenlerden daha çok gürültü çıkarır.” diyor.

Bana sorarsanız bundan böyle yol da köprü de pek istemiyorum.

Gönüllerden gönüllere köprü istiyorum. Bizim derdimiz köprü, havaalanı, tünel değil… miş ki işler bir türlü bu yollarla yoluna girmiyor; yolsuzlanıyor.

Maya yok edilmiş gibi…

Muhabbet, kardeşlik, tebessüm, kavgasızlık mayası…

Bu kavgalar, kabalıklar bitsin artık. Savaşta bile üslubunu bozmayanların torunları! Lütfen!

Eğitim en gerilerde…

Böyle olunca da fakirlik en önde…

Üç beş kişiye dağıtılmış servetimiz ve bir sarsıntıda yerle bir binalar gözünü aldatmasın. Altı boş…

Bütün o binaları satsan bir hemşehrim Koca Sinan etmiyor.

Bütün ne okul varsa sat; bir Emre’m Yunus tutmuyor.

Geç, geç; övünmeleri, hamaseti, riyaseti geç!

Kitap okunmuyor. Ağzı olan bağırmasın. Yunuslar şiir söylesin.

Karacaoğlanlar saza vursun.

Nasreddin Hocalar işi espriye bağlasın.

Hürriyet âşığı Namık Kemaller ateşîn nutuklar atsın.

Cem Karacalar bir gün uyanıp: “Allah yâr,” desin; beni de ağlatsın.

Mevlanalar sevgiye çağırsın.

Ve Bediüzzaman…

Siyasetten, paradan, makamdan uzak mı uzak Son Adam…

Ben demiyorum, değil; diyorum. Çünkü kaynaklar gürül gürül böyle birinin çağıl çağıl çağlayacağını diyor.

Hakikatin üzerine çekilen perdeyi o çekiyor. Çek, denmiş ona, o da: “Fesdağ bima tu’mer!” sırrınca çekmiş.

Ölümle burun buruna geliyor; hürriyetini zincire vurdurtmuyor.

Kalemi, kitabı, çayı…

Savaş meydanları, dağlar, hapisler…

İşi gücü kitaplarını bir ân önce insanlığa emanet edip gitmek…

Öyle de oldu. Yılmadı. Korkmadı. Korkutmadı. Aldanmadı. Aldatmadı. (Kitaplarının birkaçını Diyanet de neşretti fakat henüz hutbelere, kütüphanelere yansımadı. Bu korku niyeyse?! Geçelim!)

Onun İktisat Risalesi ekonominin ilacı… Hastalıkların ilacı Hastalar Risalesi’nde…

“Muallimleri değil; fenleri dinleyiniz.” diyorsa… okulların işi bitmiş gibi…

Yirmi Beşinci Lem’a’yı yazdığına ve doktora taşınmadığına göre; hastanelerin de hasta olduğunu görmüş.

Kararları bir kişi değil; Meclis versin diye Münazarat’ı ve diğer eski eserleri yazmış.

Kim istemez Japonya olmayı; olamadık bak. Ne “bizimkiler” becerdi bu işleri ne de bu başta “sizinkiler…”

Halk Partisi Genel Sekreteri Hilmi Uran’a da mektup yazıyor. Niye?

Bu kavgalar bitsin diye.

Said Nursî hilesiz bir adam…

Net, mert, cömert, cesur bir suret…

Her şeyi konuşalım da üslubumuzun kimliğimiz olduğunu unutmayalım.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*