“Taklitlerinden sakının”

Nur’un lisânını değiştirip tahrif ederek Risâleleri piyasaya sürenlerin iddialarına cevap mahiyetindeki yazılarımızı dikkatlice okuyup çokça istifade ettiğini söyleyen bir kardeşimiz, aynı tahrifatçılar tarafından dillendirilen aşağıdaki hususa da bir açıklık getirmemizi istiyor.

İşte sadeleştirme adı altında yapılan tahrifatın tesiriyle hareket eden kimselerin etrafa yaydıkları vehimli, sorunlu, arızalı fikir: “Risâle–i Nur’un aslı meydandadır. Aslı ortadan kalkmış değil. Buna alternatif olarak neşredilen sadeleştirmiş Lemalar’a karşı çıkmanın mantığı ne? İsteyen aslını okur, isteyen de alır bunu okur. Bunda yadırganacak ne var?”
İzâhlı cevap:

Gerçek altın ile gerçeğine benzetilerek piyasaya sürülen sahte altın arasındaki fark ne ise, gerçek Lem’alar ile içi tahrif edilmiş Lem’alar arasındaki fark da odur.

Sarraflar ve diğer ilgililer, gerçeğine benzetilen sahte altın konusunda vatandaşı sürekli şekilde ikaz edip duruyorlar.

“Sakının, dikkat edin” diyorlar ve ekliyorlar: “Kalpazanlar tarafından yapılmış sahte çeyrekler, sahte cumhuriyetler piyasaya sürülmüş. Altın alırken, mutlaka dikkat edin. Bunları güvenilir yerlerden alın. Aksi halde aldatılmış, kandırılmış olursunuz.”

Vatandaşın bu hususta aldanması, elbette ki gerçeğine benzetilen altınlar sebebiyledir. Üstelik, benzetmede ne derece maharet gösterilse, aldanma riski de o derece yüksek olur.

Zira, aslına zıt olan, yahut aslından farklı olan bir mal, bir para veya altın nüshası, müşteriyi aldatmaz, aldatamaz.

Demek ki, bu gibi konularda son derece dikkat göstermek, tedbirli davranmak ve duyarlılık sahibi olmak gerekir.

Aksi halde, altın ve para piyasasına güven kalmaz. Piyasa allak bullak olur.
* * *
Bir eserin aslını bozduktan sonra yine aynı isim ve imza ile o eserin piyasaya sürülmesi, kadim dost Mustafa Özcan’ın da tâbiriyle “kalpazanlık”tır.
Kalpazanlar, paranın aslını taklit ederek bastıkları sahte paraları piyasaya sürerler.

Bu yaptıklarıyla, kendileri belki nemâlanırlar; fakat piyasanın dengesini bozarlar. Şayet buna bir müdahale olmazsa, ortada güven diye bir şey kalmaz.

Acaba hiç mümkün müdür ve hiç akıl–vicdan kabul eder mi ki, sahte olarak üretilmiş para veya altın piyasada serbestçe dolaşıma girsin ve hiç müdahale görmesin?

Düşünün ki, tedavülden kalkmış ve tamamiyle tarihe mal olmuş eserlerin (hatta kalıntıların) taklit edilmesi dahi ahlâkî bir davranış olarak kabul edilemiyor; dahası şiddetle yadırganıyor ve birçok yerde yasaklanıyor.

Nerede kaldı, tedavülde olan kıymetli eser ve metaların taklitlerine göz yumulması…
* * *
İşte, asıl konumuz olan Risâlelerin aslı ve benzetilenleri arasındaki durum da aşağı yukarı aynıdır.
Evet, vehimli suâlde de ikrar ile ifade edildiği gibi, Nur Risâlelerinin aslı meydandadır; yani, hâlen tedavüldedir, dolaşımdadır…

Üstelik, buna duyulan ihtiyaç ve talepte de herhangi bir sıkıntı, bir zaaf emaresi yok: Seksen yıldır, Kur’ân hariç “Bütün zamanların en çok okunan eserleri”dir.

Yani, Nur Risâleleri “lisân–ı aslisi”yle bu derece okunuyor ve kabul görüyor iken, siz neden tutup bunların taklitlerini aynı “Nur piyasası”na sürme cihetine gidiyorsunuz?

Aslı ortada var iken, tutup tahrifat yapma hususundaki iddia ve gerekçeniz ne olursa olsun, neticesi zarardır, güvensizliği yaymaktır, aslı ile sahtesinin karışmasına hizmet etmektir, başka bir şey değil…

Böylesi bir tahrifata sessiz ve duyarsız kalmak ise, “hakkın hatırını âlî tutma” dâvâsını güdenlerin işi değildir ve olamaz.

Onlar, Nur dairesindeki emniyeti ihlâl eden, zihinlerde “Risâlenin aslı mı, yoksa taklidi mi?” tereddütlerine sebebiyet veren, zamanla daha ne gibi tahribata yol açacağı şimdiden kestirilemeyen bir dehşetli “kalpazanlık” furyası karsışında nemelâzım diyemez, sessiz–suskun bir vaziyette kalıp duramazlar.

İşte, burada bizlerin yaptığı da budur. Bizler her vesileyle “Aman dikkatli olun, müteyakkız davranın, taklitlerden sakının, hukuk–u Nuriyeyi muhafazaya ve müdafaaya tâ âhir ömre kadar devam edin, devam edelim” diyoruz ve bunları söylemek bizlere borç olsun demeyi de vazife telâkki ederek, sizleri hürmet ve muhabbetle selâmlıyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*