Yeni Asya: Pusula ve deniz feneri

Risale-i Nur’un “yasak kitap” muamelesi gördüğü, eserlerin gizlice basılıp dağıtıldığı, Nur sohbetlerinin polis ve jandarma baskınlarına uğrayıp Nurcuların karakol ve hapislerde eziyet gördüğü ve mahkemelerde yargılandığı bir dönemde yayın hayatına atılan Yeni Asya, yola çıktığı günden itibaren bu baskı ve yasaklarla mücadele etti.

Nurculara yapılan baskılara karşı çıktı ve onları savundu. Yöneltilen haksız suçlama ve iftiraları çürüttü. Risale-i Nur hakkındaki asılsız iddiaların geçersizliğini delilleriyle ispatladı.

İhtilâlci zihniyetin zalimane uygulamaları sebebiyle dağa taşa korku havasının sindiği; Said Nursî ve Risale-i Nur kelimelerini ağzına almanın dahi cesaret meselesi olduğu o dönemlerde gerçekleri ortaya koyan cesur yayınlarıyla korku perdelerini yırttı, tabuları yıktı.

Bediüzzaman’ın hayatını ve düşüncelerini anlatan yazı dizileri ve kitap neşriyatıyla, toplumu ve yeni nesilleri bilgilendirdi, aydınlattı.

Geniş çaplı dosyalar hazırlayarak entelektüel kitlenin dikkatini Said Nursî ve Risale-i Nur gerçeğine çekmeye çalıştı ve başardı da.

Böylece, tek parti rejiminin ve zihniyetinin, başından beri kendi hedefleri için en büyük engel ve tehdit olarak gördüğü Bediüzzaman ve Risale-i Nur hakkındaki—yalan ve iftiralara dayalı—propagandalarıyla zihinlerde oluşturmaya çalıştığı önyargıları dağıttı, parçaladı.

Daha önemlisi, aklı, kalbi ve vicdanı risalelerdeki hakikatlerle nurlanmış nesiller yetişmesine, neşriyatıyla çok büyük katkılar yaptı.

Keza hayatın ve hadiselerin akışı içinde sürekli değişen gündemleri, eserlerdeki Kur’anî ve değişmez ölçü ve hakikatler çerçevesinde yorumladı; toplumun selâmet, huzur ve mutluluğunun bu ölçülere uymakla sağlanabileceğini, aksi halde kriz ve sorunlardan hiçbir zaman başımızı alamayacağımızı vurguladı.

Siyasetle ilgili değerlendirmelerinde, demokrasi, hukuk, adalet, suç ve cezanın şahsîliği, dinin siyasî hedefler için araç ve basamak olarak kullanılamayacağı, siyasetin dine hizmetkâr kılınması gerektiği gibi temel değer ve ölçüleri öne çıkaran bir çizgi ortaya koydu.

Kapalı kapılar ardında hazırlanmış maksatlı toplum mühendisliği projelerine dayalı olarak estirilen konjonktürel rüzgârların aldatıcı cazibesine hiçbir zaman kapılmadı; ne pahasına olursa olsun yerinde sabit durarak, şaşmaz bir pusula ve her zaman parlayan bir deniz feneri gibi topluma yol göstermeye devam etti.

Şahs-ı manevîye dayanmanın ve istişareyi esas almanın verdiği ferasetle, Risale-i Nur’a, manevî hizmetlere ve demokrasiye kurulan tuzakları önceden sezerek ikazlarda bulundu.

Risale-i Nur’un “siyasal İslam” üzerinden kamulaştırılmak istenmesine karşı yaptığı uyarılar ve verdiği mücadele bunun son örneği.

tweet: M. Kemal devrinde cumhurbaşkanlığınin cumhurla bağı çok mu kuvvetliydi ki, Erdoğan ondan sonra bu bağın zayıfladığından söz ediyor?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*