Yüzleşmeyen, yüzsüzleşir

Yüzleşmek gerçeği hayatın her aşamasında kendini gösterir. Bu gözle bakıldığında yüzleşmenin yaşı yoktur.

Aklı başında her insan yaşadıkları ile yüzleşir.

Yüzleşmenin niteliği ise, yüzleşen kişinin derinliği ile alâkalıdır.
Nitekim asır ile yüzleşenler, insanlık ile yüzleşenler, toplumu ile yüzleşenler veya çok acı gerçekler ile yüzleşenler olarak tasnifler yapılabilir.

Onun için yüzleşmek biraz da cesaret gerektiren bir meseledir. Bilgi, birikim, tecrübe gerektiren bir meseledir.

O zaman diyebiliriz ki, herkes yüzleşemez. Zayıf insanlar, güçsüz, cesaretsiz, korkak, ürkek insanlar yüzleşmekten kaçar.

Ama korkunun da ecele faydası yoktur.

Büyük yüzleşmenin, büyük hesaplaşmanın provasıdır bu dünyada yüzleşmek.

Yaşadıklarımızın ne yıkımlar oluşturduğunu, ne derin etkiler yaptığını, ne yuvalar yıktığını, gönüller dağıttığını insan gerçek anlamda yüzleşince hissedebilir.

Yüzleşmek, biraz da empatidir.
Yaşattıklarımızı, hissettirdiklerimizi, dışladıklarımızı, ötekileştirdiklerimizi içimizde hissetmek, yaşamak ve o yaşananlara dokunmaktır.

İşte bu adeseden baktığımızda Bediüzzaman gibi ‘nefsimle beraber dinle’nin yaşandığı, ‘nefsimle beraber oku’nun yaşandığı bir hayat halidir yüzleşmek.

Yüzleşmek, nefsi dizginleyebilmektir.
Ona söz geçirebilmek ve onun istediği gibi değil, sana bağlı olanla senin istediğin gibi yaşamasını sağlamaktır.

Onun için yüzleşmek bir nefis terbiyesinin sonucudur.
Nefsini dizginleyemeyen yüzleşemez.
Yüzleşen insan, nefsini kontrolde tutabilen insandır.

İşte bu gerçeği yaşattığı için Risale-i Nur eserleri bu yüzleşmeye çağrıdır. Nurlar, yaşananlarla yüzleşme dersleridir. Nefisle yüzleşme meyveleridir.

Nefsine söz geçiremeyen, onun isteklerine, arzularına meydan okuyamayan bu yüzleşmeyi gerçekleştiremez.

Yani yüzleşmek sadece gerçeklerle karşılaşmak değildir. Karşılaşılan gerçeklerle yaşayabilmek ve atılması gereken adımları korkusuzca atabilmektir.

Nitekim bu çok da kolay bir hadise değildir.
İhtida öykülerinde, gerçekle yüzleşme sahneleri vardır.
Gerçeğin dâvetine, getirisi götürüsü ne olursa olsun, uyabilmek, icabet edebilmek vardır.
Yüzleşmek; şeytanı üzmek, meleği sevindirmek demektir.
Çünkü insan yüzleşmeden melekleşemez. Ala-yı illiyyine çıkamaz.
Yüzleşmemek, düşmektir. Yüzsüzleşmektir.
Esfel-i safiline yuvarlanmaktır.

Sukuttur.
O zaman insan-ı kâmiller, yüzleşenlerdir.
Yüzleşelim ve yükselelim.
Peygamberlik en güzel yüzleşmiş hayat halleridir.
İnzivalar, yüzleşme arenalarıdır.
Derinleşme, olgunlaşma, pişme seanslarıdır.
Hasılı ne şartlarda olursa olsun, ama kendimizle, yaşadıklarımızla, başımıza gelenlerle, hayatla, hayattakilerle yüzleşelim.

Yazarken, dinlerken, okurken, yaşarken yüzleşir insan.
Yüzleşelim ve hakikatin hatırına gereğini yapalım.
Çünkü yüzleşmeyen, yüzsüzleşir.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*