Dikkat çeken önemli bir husus ise, Bediüzzaman Said Nursî, Hutbe-i Şamiye’nin mukaddimesinde, “Neden bu kadar muârızlara karşı ve muannit feylesoflara ve ehl-i dalâlete mukabil Risâle-i Nur mağlûp olmuyor?” sorusuna Risâle-i Nur’un harika derslerini ve tesirâtını göstererek cevap veriyor. Yani Risale-i Nur’un içerisinde yer alan bu eser de, bütün Risale-i Nur Külliyatı gibi, kurtuluş çarelerini gösteriyor, ehemmiyeti böylece tezahür ediyor.
“Ben bu zaman ve zeminde, beşerin hayat-ı içtimâiye medresesinde ders aldım” diyen Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Hutbe-i Şamiye’nin tercümesine “Rahmet-i İlâhiyeden ümidinizi kesmeyiniz” diyerek başlıyor. Hayat-ı içtimaiyesi büyük çalkantılara maruz kalan ve ümitsizlik girdabında kıvranan âlem-i İslâm’a, istikamet yolunu göstererek, “Bir zamanlar üstatlarımız sizlerdiniz” diyerek, kuvve-i maneviyelerini arttırmaya çalışıyor.
Tedenni ve ihtilâllere maruz kalmamızın sebebinin İslâmiyet’ten uzaklaşmamız olduğunu söyleyen Bediüzzaman, saadet ve sükûnet ve musalâhanın ise İslâmiyet’e sarılmakla olacağını ifade ediyor. Bu asırda harplerin ve fenlerin ve dehşetli hadiselerin ikazatıyla beşerin dine yöneleceğini, onun için Müslümanların “doğru İslâmiyet’i ve İslâmiyet’e lâyık doğruluğu yaşayarak göstermeleri”nin gerekli olduğu Hutbe-i Şamiye’de ifade ediliyor.
“Siz de ibret alınız. Bu kırk beş senedeki bu dehşetli hadisattan ibret alınız. Tam aklınızı başınıza alınız” diyen Said Nursî, İslâm âleminde tarih boyunca tekrarlanan oyun ve fitnelere dikkat çekerek, aynı fitnelerin yaşanmaması için ibret almaya dâvet etmektedir. İslâmiyet güneşinin inkişafına ve beşeri tenvir etmesine mümanaat eden perdelerin açılmaya başladığını söyleyen Said Nursî, böyle bir zamanda Müslümanların vazifelerini hatırlatmaktadır.
Hutbe-i Şamiye’deki müjdelerin şarta bağlı olarak gerçekleşeceğini unutmadan hareket etmek, teşebbüssüz tevekkülden kurtulmak gerektir.
“Dünya herkese ve ecnebilere terakki dünyasıdır. Fakat, yalnız biçare ehl-i İslâm için tedennî dünyası oldu” demenin pek yanlış bir hata olduğunu söyleyen Said Nursî, “Hakikat-i İslâmiyenin güneşiyle, sulh-u umumî dairesinde hakikî medeniyeti görmeyi rahmet-i İlâhiyeden bekleyebilirsiniz” müjdesini veriyor.
“Yeis (ümitsizlik) en dehşetli bir hastalıktır ki, âlem-i İslâmın kalbine girmiş” diyen Said Nursî, “Zalim ecnebiler dört yüz seneden beri üç yüz milyon Müslümanı kendilerine esir etmiş” diyerek, esaret altına girmemizin sebebini yeis olarak teşhis ediyor. Tedaviyi “el-emel” olarak gösteriyor.
Hâsılı; âlem-i İslâm için Kur’ânî bir reçete olan Hutbe-i Şamiye, adeta “Kurtarıcınız benim!” diyerek Bediüzzaman Said Nursî’nin lisanından Müslümanlara sesleniyor.
Benzer konuda makaleler:
- Âlem-i İslâma bir müjde: Hutbe-i Şamiye
- Hutbe-i Şamiye Yılı
- Hutbe-i Şamiye Washington’da
- Hutbe-i şamiye’deki fikirler hâlâ taze
- Bediüzzaman Elbistan’da anıldı
- Said Nursî Allah inancını yaydı
- Hutbe-i Şamiye Suriye eğitim müfredatında
- Risale-i Nur’da fırkacılık dersleri
- Dünya barışının teminatı: Kur’an medeniyeti
- Hutbe-i Şamiye’den demokratik cumhuriyete
İlk yorum yapan olun