
Ortadoğu ile ateş kelimeleri yanyana geldiğinde daima ürperirim. İstikbâli Allah’ın müsaadesiyle net gören ve haber veren Peygamberimizin (asm) “istikbal hâdiseleri”ni anlatan sözlerinde “Ortadoğu Ateşi” yalnız Peygamberimizde değil, önceki peygamberler de ve bilhassa Hz. İsa ve Hz. Musa da aynı olayları haber verirler. Tarihte bir çok katliamı yaşamış, tehcirlere maruz kalmış ve ihtilallerin merkezinde yeralmış “Yahudî Milleti” de sözkonusu olunca, tehlikenin boyutları genişliyor ve insanlık adına ürperti ve korku duyuyoruz.
Yakın zamanda Amerika´lı “Yeni Muhafazakârların” servise sunduğu ve bizim yenilikçilerin (AKP) yakın durduğu BOP´un (Büyük Ortadoğu Projesi) dünden bugüne hazırlanmış bir proje olmadığını herkes biliyor. Amerika merkezli bir gücün İslam ülkelerine “demokrasi ihracı” fikrinin, Humeynî´nin İran´dan dünyaya “İslam rejimi” ihracı teşebbüsünün aynı zamanda ortaya çıktığını, Amerika´lıların projelerini olgunlaşmak üzere dolaba kaldırdıklarını tarihten öğreniyoruz. Amerika´nın resmî kuruluşu “Ulusal Demokrasi Vakfı”nın kuruluş gayesine ve tarihine baktığımızda (1980) papağan gibi demokrasi, demokrasi diyen Bush´un dersini yazılı metinlerden ezberlediğini anlıyorsunuz.
Varşova paktı dağılıncaya kadar dünya kamuoyu “Papa suikastını” doğuya yüklüyordu. Son araştırmalar bu cinayetin batılı odaklarda hazırlandığını ortaya koyuyor. Bu suikastı planlayanların hedefi Türk asıllı bir teröristin kurşunlarıyla İsevî Âlemin dinî liderini öldürerek bir taşla bir kaç kuş vurmaktı. Dinsizliğe ve sefahete karşı ittifaka geçmiş Hıristiyan – Müslümanları çatıştırmak ve dinsizliği temsil eden Varşova paktını dağıtan Papa´dan intikam almaktı. Allah´a şükürler olsun ki her iki dünya da akl-ı selimle hareket ettiler. Doğu – Batı çatışması fikri yalnızca Huntington´un fikri elbette değil. Gördüğümüz gibi 1980´lerde eyleme konulmuş plan değiştirilerek zındıka enstitülerince gündeme getiriliyor. Tahribatçı dinsizlerin gerçekleştiremedikleri plan, enstitülerde yeniden gözden geçirildi. Daha geniş, sistematik ve alenî bir şekilde uygulanmak üzere eksik ayakları giderildi, haritaları yenilendi ve kahramanları güncelleştirildi.
Türkiye tam yüz seneden beri bu zındıka planlarının merkezinde yer alır. Semavî dinlerle dinsizlik çatışmasının yeni bir taarruzu olan 11 Eylül´den önce bizdeki 12 Eylül´ün geldiğini daha önce de söylemiştik. Dinsizlikten doğan insanî felaketlerin önünde çin seddi gibi duran Anadolu Nur hareketini dağıtmakla başlayan zındıka, maddî – manevî felaketlere sebep olacak icraatına daha hızlı ve tehlikesizce devam etti.12 Eylül olmasaydı Türkiye demokratik olarak hürriyete kavuşacaktı. Ve bu yolda da İslâm Âlemine rehber olacaktı. Her şeyi tahrip etme mânâsına gelen “deccaliyetin” önünde o zaman durabilecekti. Bazı zihinler Bush´un dindarlığına takılabilir. Cumhuriyet Türkiye´sinde İslâmî şeairi tahripte “hocalar”ın nasıl kullanıldıklarını bilenler, ne 12 Eylül´ün dindar Özal´ına, ne de 28 Şubat´ın islamcı AKP´sine takılmazlar. Önemli olan projenin bütünüdür ve neticedir. Vitrindeki dindar manzara, yalnızca kamuoyunu iğfal ve tepkisiz bırakmak içindir.
Âlem-i İslâma musallat olmuş cehalet önümüzü kapatıyor. Şu yakın geçmişin hâdiselerini günümüz hâdiselerine entegre edemeyen ehl-i kaleminiz şu düşüncelere “komplo teorisi” diyebilir. Amerika ve İngiltere´deki “zındıka enstitüleri”nin karşılığı olarak bizde de “insaniyeti ve çevreyi kurtarma” enstitüleri olsaydı, alimlerimiz ulaşabildikleri bilgi – belgeleri oralarda değerlendirebilseydiler, kimsecikler bu hakikatlere “komplo teorisi” diyemezdi. Cehalet tabiatıyla fukaralığa dûçar olmuş, cahil ve fakir bırakılmış toplulukları ihtilafa düşürmek elbette zor değil. 12 Eylül öncesinde, bir çok mahfilde dayanışma, yardımlaşma ve meşveret içindeki dinî cemaatlerin ihtilalden bugüne kadar bir daha biraraya gelememeleri, zındıka adına 12 Eylül´ün büyük bir başarısıydı. İttihad-ı İslam çekirdeği olan Türkiye´deki dinî cemaatlere yapılmış bu müdahale, 11 Eylül´le daha geniş dairede yapılmaya başlandı. Neo – Con´ların bilgisi dışında iki İslam ülkesinin biraraya gelememeleri için BOP daha kapsamlı bir daire çiziyor.
Papa´yı öldürmek üzere Ağca´ya silahı verenlerle, Huntington´un adıyla piyasaya sürülen zındıka planını gerçekleştirmek isteyenlerin arasında “hedef” olarak fark görünmüyor. Deccaliyet, Nasraniyete kuvvet veren İslâmiyetin Anadolu´da teşkilâtlandığını Müslümanlardan iyi biliyordu. Kendisi her ne kadar “kuzu postuna” bürünse de, zamanın dehşetli fırtınası canavarın üzerindeki iğreti postu parçalıyor: “Demokrasi!… Demokrasi!” çığlıklarının “işgal, zulüm, kan ve ateşle” neticelendiğini kendileri de itiraf ediyorlar. Müslümanların şanlı direnişi maskelerini düşürünce; iğrenç ve korkunç suratlarını herkes gördü, fakat oyun devam ediyor.
Benzer konuda makaleler:
- Papa, Vatikan´la çelişti
- İslam, 2100’e kadar dünyanın en büyük din topluluğu olacak
- Yahudilerden Papa´ya eleştiri
- Türkiye önceliği
- Anglikan Kilisesinde bir Protestan İmam
- İslâm, Rusya’da kıyamet gününe kadar var olacak
- Kürt kimliğinden kaçış
- Beşşar ile demokrasiyi kimler istemiyor?
- Francesko Avrupa Kilisesini toparlıyor…
- “Kürt meselesi”

Almanya İslam Konseyi Din Şurası Sözcüsü / Eğitimci – Yazar
İlk yorum yapan olun